Sabah gazetesinin Ankara temsilcisi ve yazarı Okan Müderrisoğlu, Abdullah Gül’ün 100 bin imza toplayarak Cumhurbaşkanlığı’na aday olabileceğini yazdı. Abdullah Gül’ün çıkışının arkasında üç sebep olabileceğini sıralayan Müderrisoğlu, “100 bin imza ile daha bağımsız, hatta günlük polemik ve çekişmelerin dışında bir isim olarak konumlanacak” ifadelerini kullandı.
Okan Müderrisoğlu’nun yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Tartışmanın fitili beklenenden erken ateşlendiği için Ankara kulislerini de hareketlendirdi.
Yığınla hesap kitap içinden "üç konu"yu ayrıştırarak, bugünden analize tabi tutmakta fayda var.
Birincisi ve bana göre en önemlisi...
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçim arasında ustaca ayrım yapılması faaliyetleri.
Yani, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile genel başkanı olduğu AK Parti'yi ayrı ayrı değerlendirme gereğine ilişkin tuzak. Bir başka anlatımla "Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilir/ seçilsin" ama "AK Parti'ye mesaj verelim/ verilsin" taktiği. Böylece Cumhurbaşkanı'nı tahkim ediyor görüntüsü altında, partisini aşağıya çekmeye dönük senaryonun hayata geçirilmesi.
Seçmene bu yönde mesajlar gönderilmesi, bilinçaltının işlenmesi.
"Erdoğan nasılsa kalıyor, istikrar da sürüyor" algısını kuvvetlendirerek,Erdoğan'ın AK Parti'sine seçmenin ceza keseceğini alttan alta işleme numarası!
İkincisi...
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül üzerine kurulan denklemler. AK Parti'de, Gül'ün daha aktif olacağı, bunun altyapısını, hatta finansman ve kadro boyutunu da planladığı kanısı giderek pekişiyor. Burada da "iki ihtimal" öne çıkıyor. İlk görüşe göre, Gül bir partinin veya muhalif bloğun adayı olarak sahne almayacak.
Aksine, 100 bin imza ile daha bağımsız, hatta günlük polemik ve çekişmelerin dışında bir isim olarak konumlanacak.
"Toplumsal uzlaşma, demokrasi, insan hakları, refah" gibi kavramlar etrafında bir tür değerler siyasetinin temsilcisi olarak elini güçlendirecek.
İkinci görüşe göre, Gül ilk etapta pazarlık marjını artıracak. Erdoğan ve kurmaylarında, "Yarışa girebilirim, kazanamasam bile size kaybettirebilirim" etkisi uyandıracak.
Günün sonunda Erdoğan ile masaya oturarak, AK Parti'nin 2019-2023 şekillenmesinde yeniden söz sahibi olmayı deneyecek.
Ve üçüncüsü...
AK Parti ile MHP arasındaki ittifak arayışı. Bugünkü yakınlaşmanın, iç ve dış baskılara karşı Hükümet'e siyasal avantaj sağladığı kanaati hâkim.
MHP'nin fiili iktidar ortağı gibi davranacak düzeye geldiğini, bakanlık koridorlarında MHP'li aktörlerin daha görünür olduğunu söyleyenler de az değil. Buna karşın, yerleşik sermaye düzeni, dış ortakları ve medya versiyonları MHP ile AK Parti işbirliğini bozmaya pek hevesli.
AK Parti grubundaki Kürt kökenli vekillerin mesafesi de malum.”