Konya Gazeteciler Cemiyeti’nde güzel bir buluşma oldu…
Saadet Partisi Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Özkafa, Karatay Belediye Başkan Adayı Mehmet Şen, Selçuklu Belediye Başkan Adayı Mustafa Derbentli ve Meram Belediye Başkan Adayı Mehmet Demirel’le sohbet etme imkânı bulduk…
Başkan Özkafa gazetecileri özlemiş…
Daha önüne mikrofon konulmadan çok mühim sözler etti.
***
Partilerin bugün hazineden aldıkları desteğe işaret edip…
Refah Partisi hakkında açılan ‘Kayıp Trilyon’ davasını hatırlattı…
Şöyle ki:
Refah Partisi’ne 1998 senesinde kapatılmasından sonra; aldığı 869 milyar 300 milyon hazine yardımını devlete iade etmemesi üzerine dava açılmıştı… Tabi malum basın ‘milyarı’ da ‘trilyona’ yuvarlamayı ihmal etmemişti…
Müfettişlerin yaptığı incelemelerle paranın harcandığına dair belgeler sunulmuş…
Buna rağmen dava sonucu Refah Partisi Başkanı merhum Necmettin Erbakan, 2 yıl 4 ay hapse mahkûm olmuştu…
***
Merhum Erbakan hapis cezasına çarptırılırken benzer bir durum da CHP’de yaşandı…
Anayasa Mahkemesi, CHP’nin yine 1998 yılına ait kesin hesap incelemesinde, posta işletmesi alındıları üzerinde yapılan tahrifat yoluyla gider gösterilen 35 milyar 386 milyon 533 bin 328 lira tutarındaki parti mal varlığının Hazineye gelir kaydedilmesine karar verdi. Ayrıca CHP ile ilgili olarak 2004, 2005 ve 2006 yıllarında da hesaplarda usulsüzlük tespit edildi…
Ve…
İki aynı olayda ‘iki ayrı’ karar verilmesi Türkiye adalet sisteminin tarihine bu şekilde geçmiş oldu…
***
Türkiye’de dün de bugün de algılara dönük operasyonların arkası kesilmiyor…
Bakın size 2010 tarihli Aksiyon Dergisi’nden ‘Menderes, 26 Mayıs gecesini nasıl geçirdi?’ başlıklı yazıdan bölüm aktarayım…
26 Mayıs’ı 27 Mayıs’a bağlayan geceyi Adnan Menderes’le birlikte geçiren gazeteci Vedat Hazer, 26 Mayıs’ta Başbakan Menderes’e methiyeler düzen gazetelerin 27 Mayıs’ta karalama yarışına girmelerini bugün dahi öfkeyle anlatıyor: “Dört bir yandan hakaret ediliyordu Menderes’e. Bir gün önce övülen başbakan, bir gün sonra ‘altın kaçırıyordu’, ‘yurt dışına kaçacaktı’ gibi haberlerle karalanıyordu. ‘Hain’ diyorlardı. Meğer darbe denen şey önceki iktidarı acımasızca vurmakmış.”
***
“Dikkat, dikkat, dikkat! Vatanseverliğinize hitap ediyoruz. DP il, ilçe ve bucak başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif edilmelerini ve askeri kuvvetler gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim.” Eskişehir Örfi İdare Komutanı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe imzalı bu bildiri, 27 Mayıs’ın resmî ilanıydı aslında.
Bir gün önce Başbakan Menderes’i coşkuyla ağırlayan Eskişehirliler, ihtilal anonslarıyla uyanmıştı. Asker kararlıydı ve kararlılığını bu kısa metinde hissettiriyordu: “Ankara’da bütün hükümet erkânı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar. Sabık Başbakan Adnan Menderes ve sabık Reisicumhur Celal Bayar, askeri kumandanlık tarafından tevkif edilmiştir. Eskişehir’de matbaası olan herkes bu havadisi basıp yayınlamalıdır.”
***
Oysa Menderes, Kütahya’da yakalanmıştı… Ortada 12 uçak dolusu altın olmadığı gibi, yurt dışına kaçılmak üzere hazırlanan ‘bir tek’ uçak dahi yoktu…
***
Dün merhum Adnan Menderes’e ne yapılmak istenmişse bugün de Başbakan Erdoğan’a aynı şeyler yapılmak isteniyor…
Şimdi Bilal Erdoğan’ın evinde ‘1 milyar dolar’ bulunduğunu iddia edenler de meşhur fıkradaki gibi ya saymayı bilmiyorlar, ya da hiç dayak yemişler…
1 milyar dolar dediğin eski parayla 2 kat trilyon falan yapar herhalde…
Bu hangi evin hangi odasında tutulur, hangi araçlarla, nereye kaçırılabilir?
***
Türkiye merhum Menderes’in yaşadıklarını unutmadı…
Merhum Erbakan’ın yaşadıklarını da unutmadı…
Şimdi yaşananları da unutmayacak.
Üstelik çekirge 3. defa zıplayamayacak!
***
Vedat Hazer’in “Meğer darbe denen şey önceki iktidarı acımasızca vurmakmış” sözlerini de unutmayalım…
TWİTTER: @malikoseoglu