Ramazan ayında Konya’nın dilenciler için de bir cazibe merkezi olduğunu biliyor muydunuz?
Duyumlarıma göre günlük kazançlarıyla otelde kalıyor, yeme, içme ve gezme masrafları haricinde yeterli birikim yapıp memleketlerine dönüyorlarmış.
Şimdi bu iyi mi kötü mü? Ona siz karar verin. Sömürüldüğünüzü düşünürseniz kötü. Haklısınız. istismar ediliyorsunuz
Bir yandan da cazibe merkezisiniz. Veren elsiniz. Merhametlisiniz. Duyarlısınız. İstismar edenler bile kimi istismar edelim, kimi kandıralım derken akıllarına siz geliyorsunuz. Bu insani vasıflarınızın hala canlı olduğunu da gösteriyor.
Hadis_i Şerif’i biliyorsunuz: ‘Aldatan ya da aldanan olacaksanız aldanan olmayı seçin.’ Nihai adalet zaten şaşmaz.
Ben kişisel olarak dilencilere bir şey vermeye karşıyım. Eğer birisine bir şey verilecekse güvendiğim kuruluşları tercih ediyorum. Kendim araştırmayı yeğliyorum. Çok çok nadirdir dilencilere bir şey verdiğim. Buna rağmen insanımızdaki o duyarlı kısmı görüyorum ve insanlar verdiği zaman da bir şey diyemiyorum. Cuma hutbesinde de daha önce dile getirilmişti. Dilencilik meslek olmasın diye. Bir şehrin yollarına ve kaldırımlarına el açmış çocuklar ve ihtiyarlar yakışmıyor. Eğer o insanlar gerçekten o haldeyse bize yazıklar olsun. Değil de meslek icabı sömürülüyorsak yine yazıklar olsun.
Peki ne yapılabilir bu insanlarla ilgili diye düşününce biraz da karamizah yapalım Ramazan nasılsa.
Dilencilerin özenilecek tarafları da yok değil. Ancak kamil insanlarda bulunan nefsi ayaklar altına alma maharetleri takdire şayan. El açmak, istemek nefsin en hoşlanmadığı davranışlardan, bunu başardıklarına göre her biri bu manada eğitmen olarak kullanılabilir.
Kendilerini ifade etmedeki başarıları görülmeye değer. Her birisi gerçek birer sanatçı. Beden dili, sözlü ve görsel uyarıcılar, musikinin her türü, oyunculuk, o mahur bakışlar mesela.
Sonra adalet ve hakkaniyet arayışları, öylesine yüksek özgüvenleri var ki, verdiğin parayı geri verip dilenciye mi veriyorsun arkadaş bile diyenleri var. Büyükşehirlerde özellikle iyi organize olanların en yüksek gelir elde eden iş kollarından sayıldığı söyleniyor.
Dilencilere de birkaç laf söyleyelim hatta Abdülkadir Geylani söylesin:
Dilencilik huyunu bırakan insanda şu yüksek vasıflar mevcuttur:
Allah’ın, kendi halini bildiğine inanır.
ilm-i ilahinin her şeyi kuşatmış olduğuna yakîni vardır.
Her an iman yolunda ilerleme kaydeder.
Yaratanını hiçbir zaman unutmaz, her an onu tefekkür etmekten hoşlanır ve daima huzurla:
- “beni benden daha iyi bilen var.” der, günlerini böyle bitirir…
Neticeyi Peygamber sav belirlesin:
Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hâle düşüren, 70 şeye muhtaç olur.) [Tirmizi]
(Muhtaç olmadan dilenen, ateş koru yutan kimse gibidir.) [Beyheki]
(Mal biriktirmek için dilenen, ateş koru dilenmiş olur.) [Müslim]
İslam ulemasının icması da şu yöndedir:
Bir günlük yiyeceği bulunan kimsenin dilenmesi haramdır.