Dilipak CHP kavgayı yorumladı: Abdestli Kemalizm!

"Dikkat ederseniz, artık Laiklikten, irticadan, şeriattan, başörtüsünden, tek parti döneminden, ilke ve inkılaplardan, 6 ok’tan sözetmiyorlar. Onu bocalayıp “Seküler bir Kutsal” olarak “tarih sandığı”na gömmeye hazırlanıyorlar."

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, CHP'deki koltuk savaşını köşesine taşıdı. Dilipak, "CHP’de gelinen nokta tarihi bir kırılma anına işaret ediyor" dedi. İşte Dilipak'ın yazısı

 

"Abdestli Kemalizm!"

Eskiden yoğ idi, iş bu rivayet yeni çıktı. Eren Erdem MS 2011’de “ABDestli Kapitalizm”den söz etmişti. Alpay da Erdem’e gönderme yaparak “ABDestsiz Kemalizm”den sözetmişti. Ne bilebilirdi ki, bir gün bir CHP’li çıkıp “ABDestli Kemalizm”,” Yeşil Kemalizm” dönemini başlatacaktı. Kırmızısı, moru oluyorsa, sarısı oluyorsa, niye yeşili olmasın ki. Haydar Baş “koyu yeşil” der, bir başkası “açık yeşil”, olacak bunlar. Muharrem İnce’yi tebrik etmek lazım. Bu konuda onun kadar başarılı olmasa da Kılıçdaroğlu’nu da tebrik etmek lazım. Birlikte başardılar “Çok renkli Kemalizm”i..

Dikkat ederseniz, artık Laiklikten, irticadan, şeriattan, başörtüsünden, tek parti döneminden, ilke ve inkılaplardan, 6 ok’tan sözetmiyorlar. Onu bocalayıp “Seküler bir Kutsal” olarak “tarih sandığı”na gömmeye hazırlanıyorlar. Çünkü o eski söylemle 40 yıldır 40 adım yol katedemediler. Kazanmak için halkın duymak istediği şeyleri söylemeleri gerekiyor. Başarıya odaklanmaları gerekiyor. Bu yol rasyonal, pragmatik bir yol. Sonunda oportünizme varsa da başka çıkar yol yok. Hem zaten Mustafa Kemal, Vahdeddin’e, Ankara’ya dönüşünde “Heyeti Temsiliye” adına gönderdiği “Halife ve Hakan efendimiz” diye başladığı arzını “Kullarınız” diye bitirmiyor mu idi?

CHP’de gelinen nokta tarihi bir kırılma anına işaret ediyor. Böyle devam edemez, ama Kılıçdaroğlu delegelere hakim, yapacak bir şey de yok. CHP’nin bir seçmen tabanı var, bir delegeler ve teşkilat var, bir grup var. Kılıçdaroğlu belediyeler üzerinden teşkilat ve delegeleri kendine bağlamış. Bu delegelere dayanan genel merkez, milletvekili adaylarını kendileri belirlemişler. Şimdi de yerel yöneticileri belirlemeye hazırlanıyorlar. İki kanat birbirinin varlığının dayanağı oluyor. Şimdi İnce başkanlık seçiminde aldığı oyla partisini geride bıraktı. Bunun parti yönetimine yansımasını istiyor. Bunun böyle olacağı belli idi. Ama Kılıçdaroğlu bir tezgâh hazırladı, bu şekilde İnce’den kurtulmak istiyordu, ama o tezgah başına iş açtı. Gelinen noktada durum şu, İnce’siz olmuyor, İnce’yle de olmuyor. O zaman bırakın İnce’ldiği yerden kopsun.

CHP’nin aldığı oy % 22.6. CHP’lilerin % 53,9’u Muharrem İnce’yi CHP Genel Başkanı olarak görmek istiyor, Kemal Kılıçdaroğlu diyenler % 41,4’te kaldı. (kararsız % 4.6). Ama CHP Genel Başkanı’nın Muharrem İnce olması halinde, Türkiye genelinde oy verecek seçmen sayısının % 66,7’si İnce’ye oy vermeyecek. Yani % 22.6’nın % 30’u İnce’ye oy vermeyecek. Kılıçdaroğlu için de yaklaşık benzer bir durum olduğuna göre, bu hesaba göre CHP tabanında % 12’lik bir desteğe sahip ama, onların da kendi arasında görüş birliği yok. Bu da CHP’nin 3 ana gruba ayrıldığını gösteriyor. % 10’u Kılıçdaroğlu ve İnce paylaşırken, % 12.6’yı gayrimemnunlar paylaşmak durumunda. 

Her ikisinin dışında, bugünkü şartlarda 3. bir tercih ya delegeye, ya tabana uymuyor, taban deseniz delegeye uymuyor. Ortada bir kan uyuşmazlığı var. % 53’ün % 67’si Kılıçdaroğlu başta kalırsa da bir o kadar seçmen CHP’ye oy vermeyecek. Bu partinin bölünmeye gittiği anlamına geliyor. O zaman CHP’nin ve yeni kurulacak siyasi oluşumun kendi rotasını belirlemesi gerek. Sol mu, Sosyal Demokrat mı, Sosyalist mi, Demokratik Sol mu, Kemalist mi, Laikçi mi, Devletçi mi, Karma Ekonomici mi, Liberal Ekonomiden yana mı? PKK konusunda nasıl bakıyor, FETÖ’ye nasıl bakıyor, BÇG’ye nasıl bakıyor. Sadece liderlik yetmez, nasıl bir kadro olacak. Kim kimi dışarıda bırakırsa ötekiler onu sahiplenecek. Bakalım ABD, AB, Rusya kime göz kırpacak. 

CHP bölünürse herhalde biri % 15, ötekisi % 10’da kalır. % 10’da kalan baraj altına da düşebilir. Düşmemek için ittifak yapma gereği duyabilir. Bu iki kanat daha sonra kendi aralarında seçim ittifakı yapabilir mi? Peki “ne Kılıçdaroğlu, ne İnce” diyenler ne yapacak? O belli değil.

Bir yandan “N’olacak bu CHP’nin hali” tartışılıyor, öte yandan yerel seçimlerin erkene alınması konuşuluyor. Seçimler Kasım’a alınacaksa, CHP Kongresi ne zaman yapılacak! Kongreye gidilmeyecekse bu iki başlılıkla parti nereye gidecek!

CHP içinde tek sorun Kılıçdaroğlu-İnce krizi değil. Her kafadan bir ses. CHP böyle giderse, CHP içindeki “Harici”ler kendilerine yeni bir siyasi adres arayışına girebilirler. Çünkü onlar böyle bir tartışmanın hiçbir yerinde olmak istemeyeceklerdir.

CHP içinde başlayan ağız dalaşı, bel altı vuruşlar, hakaretlerin bugünden yarına bitmesi de beklenmiyor. Bu durumda CHP iç hesaplaşmayı bitirmek için kendine dış bir tehdit bulma ihtiyacı duyabilir. Ama bu şartlarda bu da geri tepebilir, o zaman bu yola başvuran kanat kendi oyununa gelebilir. Bundan da parti içi rakip kanat istifade edebilir.

Şunu da görelim, evet Kılıçdaroğlu delegelere bugün için hakim, fakat, bunlar Kılıçdaroğlu ile çıkar temelli bir ittifak kurdukları için, bu mücadele sonucunda ciddi bir kayıp sözkonusu olacağından kaybeden tarafta olmamak için hem delege, hem teşkilat, hem de yerel yönetimler olarak taraflarını yeniden belirleyecekler.. Hatta milletvekilleri de kendileri açısından gelecek gördükleri tarafı seçeceklerdir. Yoksa kimsenin Atatürkçülük ya da Laiklik derdinde olduğunu sanmıyorum.

Kılıçdaroğlu’nun oluşturduğu ekip, kadro, ne derseniz deyin, Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği karaktere uygun. Onun için güç, iktidar, kazanma umudu olan her projede ittifak yapma şansları var.. Yoksa onun kişiliği, zihniyeti, ideolojisi çok da önemli değil. Kılıçdaroğlu “ABDestli Kemalizm”e bile evet dedikten sonra, SP, İyi Parti ve örtülü de olsa HDP ile bile ittifaka ses çıkartmadıktan sonra her şey mümkün. CHP Kılıçdaroğlu ile İnce’nin eline kalmışsa, söyleyecek fazla bir söz yok zaten.

İşin aslı şu: CHP ölmüş de ağlayanı yok! Öfkeleri akıllarından büyük bir kalabalıkla nereye kadar gidebilirler ki. En iyi bildikleri şey yakıp, yıkmak!

Ha, son günlerde CHP’nin tek parti döneminde eroin, rakı ve bira konusundaki politikalarına yönelik eleştirilerim üzerinden bana yüklenmeye çalışıyor, sosyal medya üzerinden birileri. Kendi aralarında kavga etmekten yorulmuşlar, dışarıdan birilerine saldırıp stres atacaklar akıllarınca, ama bunlar bilmiyorlar, bilmediklerini de bilmiyorlar, öğrenmek de istemiyorlar, bilene de düşmanlık ediyorlar.. Ya hu, zahmet edin, girin internete, bir arama motoruna “CHP eroin, bira” yazın mesela, bakın bakalım ne çıkıyor karşınıza. Bir de görsellere bakın. İnternet diye bir şey var. Böyle tartışmalara giriyorsunuz da, sonuçta siz şecaat arzedeyim derken, o duyulmasını istemediğiniz bilgileri herkes duyuyor, öğreniyor. CHP aklı bu işte! Bu akılla da varılacak yer burası.. Bakalım bundan sonra bu iş nereye varacak. Herkes gibi ben de merak ediyorum; hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam mı edecekler, partiyi İnce mi ele geçirecek, parti bölünecek mi? Bekleyip göreceğiz. Selam ve dua ile. 

Medya Haberleri

Ölünce Beni Kim Yıkayacak? Afişlerinin Gizemi Çözüldü
Ebru Şallı’nın eşi Uğur Akkuş’a uzaklaştırma kararı
Diyarbakır'da Çekilen 'Cintihar' Filmi Vizyona Giriyor
Konya'da Şubesi Olan Selin Ciğerci'ye Yurtdışı Yasağı
Mahsun Kırmızıgül’ün annesi son yolculuğuna uğurlandı