BURSA (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Bağdat'ın yıkılmasından endişe etmiyorum. Bağdat, yeniden imar edilir, yeniden Medinet'üs-Selam olur. Şam-ı Şerif'in yıkılmasından sadece endişe etmiyorum. Şam-ı Şerif, yenden ayağa kalkar. Hikmetin yurdu olan Yemen, yeniden ayağa kalkar. Ancak bütün bu mezalim yaşanırken en büyük endişemiz, bu toplumların bilinçaltında sakladıkları cahiliye hastalıklarının nüksetmesidir." dedi.
Görmez, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) gerçekleştirilen "Din Gönüllüleri Buluşması"nda yaptığı konuşmada, İslam aleminin zor zamanlardan geçtiğini söyledi.
İnananların bütün zorlukların üstesinden gelecek güce sahip olduğunu ifade eden Görmez, "Bugün insanlık, büyük meşakkatlerle karşı karşıya ama herkes bilsin ki en büyük zorluk, Allah'ın lütfettiği en büyük kolaylığı kaybetmektir. Cehalet, üstesinden gelinebilecek bir kötülüktür." diye konuştu.
- "En büyük kötülüklerden biri"
Görmez, zulümle mücadelenin kolay olduğunu fakat zulmü ortadan kaldıracak nuru kaybetmenin zor olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Herkes bilmeli ki o nur, Din-i Mübin-i İslam'dır. Bütün bunları kaybetmekten kaynaklanan büyük zorluklarla karşı karşıyayız. Cenab-ı Hakk'ın 'İnsanların yapıp ettiklerinden dolayı denizler ve karalar, bütün yeryüzü fesada uğradı' ayeti, her gün haberleri dinlerken, sanki o anda nazil olmuş gibi insanlığa hitap ediyor. En büyük kötülük, 'ıslah' adı altında yapılandır. Yeryüzünde en büyük kötülük, 'iyilik' adı altında yapılan kötülüklerdir. En büyük çirkinlikler, 'güzellik' süsü verilerek, meydana getirilen çirkinliklerdir. Bütün bu fesadın, zorlukların ötesinde, İslam alemini, coğrafyamızı kuşatan bütün bu zorluklardan sonra en büyük kötülüklerden biri, milletlerin, toplulukların bilinçaltında sakladığı bütün hastalıkların nüksetmeye başlamasıdır. Bağdat'ın yıkılmasından endişe etmiyorum. Bağdat, yeniden imar edilir, yeniden Medinet'üs-Selam olur. Şam-ı Şerif'in yıkılmasından sadece endişe etmiyorum. Şam-ı Şerif, yenden ayağa kalkar. Hikmetin yurdu olan Yemen, yeniden ayağa kalkar. Ancak bütün bu mezalim yaşanırken en büyük endişemiz, bu toplumların bilinçaltında sakladıkları cahiliye hastalıklarının nüksetmesidir. Irkçılık, mezhepçilik, meşrepçilik, cinsiyetçilik gibi hastalıkların, insanı dışlayan, insanı eşref-i mahluk olarak görmeyen yanlışlıkların ve kötülüklerin nüksetmesi."
Görmez, "Küçük mensubiyetlerin Din-i Mübin-i İslam'ın, Kur'an-ı Mübin'e, Muhammed Mustafa'ya mensubiyyetin önüne geçmesi, çok daha korkulacak büyük bir felakettir." ifadelerini kullandı.
- "Binlerce evladımızı noktada şehit verdik"
İslam alemini kuşatan kötülüklerin Türkiye'yi de etkisi altına almaya çalıştığını dile getiren Görmez, "Her türlü terörün bu ülkeyi umut olmaktan çıkarmak için nasıl bir kavga verdiğini, nasıl çirkin bir kavgaya giriştiğini hepimiz müşahede ediyoruz. Binlerce evladımızı bu noktada şehit verdik. Sonra 15 Temmuz gibi işgal, ihanet ve darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık. O sadece bir darbe teşebbüsü falan değildi. O, bir katliam teşebbüsüydü." değerlendirmesinde bulundu.
Görmez, yaşanan acı tecrübelerin Müslüman bir ülkenin barışı, huzur ve istikrarı için dini istikrarın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğunu, bir ülkenin dini istikrarı, bütünlüğü ve din güvenliği kaybolduğunda her türlü istikrarını da kaybedeceğini aktardı.
- "Yeni nesille hasbihal edeceksiniz"
Dinin kalpleri birbirine bağladığını vurgulayan Görmez, "Bizi kardeş kılan din, bizi birbirimizden ayırmaya başlarsa, her birimiz bir fırkaya bölünürsek, her birimiz birbirimizi tekfir, takvil etmeye başlarsak o taktirde orada dini istikrardan söz etmek mümkün olmaz." dedi.
Yeni nesle hitap edecek dili bulmak ve onların kalbine dokunmak gerektiğini anlatan Görmez, "Yeni nesil konuşmayı seven bir nesil. O zaman onlarla konuşacak, hasbihal edeceksiniz." görüşünü dile getirdi.
Görmez, atanmış din görevlisi değil, adanmış din gönüllüsü olmak gerektiğini de sözlerine ekledi.
AA