Geçen günlerde “Kertenkele” isimli bir dizi yayınlandı… Dizideki imam figürü rahatsızlık uyandırdı… Haklı olarak imamlar rahatsız oldu… Diyanet rahatsızlığını basın açıklaması ile duyurdu… Sendikalar diziyi kınadı… RTÜK’e şikâyet telefonları yağdı… Dizi yapımcısı açıklama yapmak zorunda kaldı… İmamlar hakkında yanlış bir algı oluşturuyor ve imamların imajını sarsıyor diye gösterilen bu tepkilerin binde biri din tahrifine ve tahfifine maalesef gösterilmedi, gösterilmiyor…
Adnan Oktar, A9 isimli televizyonunda “inşallah, maşallah” sözleri eşliğinde kediciklerini ekranda oynatıyor, dinle alay ediyor, İslam ve Müslümanlar hakkında yanlış algıların oluşmasına yol açıyor ama maalesef sivil toplum kuruluşları, dini hassasiyeti olan sendikalar ve Diyanet herhangi bir tepkide bulunmuyor…
“Kertenkele” dizisine gösterilen tepkinin bir benzeri Adanan Oktar’ın programlarına gösterilemez miydi? Bülent Arınç Beyin yaptığı eleştiri dışında kayda değer eleştiriler yapılmadı… Bu konuda yazıları ile tepkisini gösterenlerde mahkemelerle susturuluyor… Mahkemelerle susturulmak istenenlerden biri de benim…
Türkiye’nin her yerinde Tasavvuf ismini kullanarak örgütlenen, halkın tasavvufi eğilimini kullanarak her hafta ülkenin her bir şehrinde lüks düğün ve toplantı salonlarında büyük kalabalıklara resullüğünü ilan edip kendine inananlar toplayan yalancı resul İskender Ali Mihr’i ve ona bağlı sinsi nifak yapılanmasını halka duyurmak, halkı bu konuda bilgilendirmek gerekmez mi?
Diyanet başta olmak üzere yetkili kurum ve sendikalar ne zamana kadar olan bitene kayıtsız kalacaklar? Sahabelerin yalancı peygamberlere takındıkları tavrı günümüz Müslümanları neden örnek almıyor? Şehir şehir farklı isimler altında örgütlenen dış güç destekli yalancı resul İskender Evrenesoğlu kanunlardaki boşluğu kullanmaktadır…
Bu ülkede din herkesin istediği gibi at oynatacağı bir alan değildir… İslam düşmanları artık Müslümanların algısındaki din anlayışını yıkmaya, dini laçkalaştırmaya, temel kaynak olan Kur’an’ı meal yolu ile tahrif ve sünneti inkâr yolu islam’ın temelini dinamitlemeye çalışıyorlar… Bunun için kendilerine sığınanlara kol kanat geriyorlar, maddi destek sunuyorlar… İşimize, eşimize, aşımıza verdiğimiz değerin az bir kısmını dinimize verip dini tahrife yeltenenlere tepki göstermezsek Allah bunun hesabını dünya ve ahirette mutlaka soracaktır…
1000 ayeti yanlış çeviren, Peygamberimizi kadın düşkünü gösteren, Allaha benzer isnat eden, ayetleri tahrif eden, yanlışlarını düzeltmekten kaçınan ve mealin İngilizcesini de basıp dünyaya dağıtan Rayiha Yayıncılığın mealini toplatması gerekirken tepkisizlik nedeni ile hiçbir geri adım atmadığını aksine hatalarında ısrarcı olduğunu görüyoruz… Diyanetin bu konuya eğilmemesi kınanmayı hak eden bir davranıştır… İsteyen istediği gibi Kur’an üzerinden kazanç sağlayacak mı? Yalan yanlış hikâyeleri Müslümanlar arasında yayan kıssacıları tehdit edip susturan Hz. Ömer’in tavrı tarihte mi kalacak?
İnternet ortamında, iş yerlerinde, kitap fuarlarında vs. birçok yerde herkese ücretsiz dağıtılan, atmasyon mahsulü olan, dış güçlerin desteklediği Ahmet Hulusi’nin kaleme aldığı yanlışlar mecmuası meali hakkında Sayın Diyanet halkını uyarmayacak mı? Abdulaziz Bayındır’ın iddiaları reddedilmeyi hak ediyor da bu muharrif güçler tenkidi, reddi ve kınanmayı hak etmiyor mu? Sorusunu Diyanet İşleri Başkanlığına yöneltmek gerekiyor…
Artık Kur’an’a meal yolu ile saldırıldığını gözlerimiz görmeyecek mi? Türkiye’de en çok tıklanan “kuranmeali.org” sitesinin yalancı resul İskender Ali Mihr’e ait olduğunu ve bu sitede resullüğünü ispatlamaya çalıştığını, ilk sıradaki mealin kendi meali olduğunu halkım nerden bilsin… Arapça bilmeyen İskender Ali Mihr, Ahmet Hulusi, Rayiha gibilerinin çakma meal yaptıklarını, tahrif amaçlı meal yayınladıklarını söylemek; yetkili ağızlardan bunları halka duyurmak çok mu zor?
Sağlık Bakanlığı sağlığa zarar veren ilaçlar hakkında toplatma kararı çıkarıp, açıklamada bulunuyor, Tarım Bakanlığı sağlığa zararlı ürünleri ve firmaları teşhir ediyor ama her nedense Diyanet İşleri Başkanlığı, halkın ruh sağlığını bozan, dini tahrif eden kişi, kurum ve yayınlarla ilgili hiçbir açıklama yapma gereği duymuyor…
Unutmayın! Bu din kimsenin tekelinde değildir… Hiçbir güç İslamı tahrif edemez… İslam Allah’ın dini ve onun koruması altındadır… Dolayısı ile Rabbin gücü tüm hesapları altüst edecektir… Ancak bu süreçte biz Müslümanların üzerine düşeni yapıp yapmadığı önemlidir…
Tepkisizlik zillete giden yolun başıdır… Tepkimizi göstermemiz ve izzeti yaşamamız dileği ile…