Bugün, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin kuruluşunun 50. yıldönümü münasebetiyle “Uluslar arası Dini Araştırmalar ve Küresel Barış Sempozyumu” başlıyor. İki gün sürecek olan bu sempozyuma yerli ve yabancı çok sayıda bilim adamı katılarak bildiriler sunacaktır. Hem dünyayı ve hem de İslam dünyasını yakından ilgilendiren pek çok sorun masaya yatırılacaktır. Umarım gerekli alaka gösterilir. Burada sunulacak bildiriler bir ömrün hâsılasıdır. Erbabı tarafından kaçırılmaması gerekir. Ayrıca, uzak diyarlardan gelen bilim adamlarından hem üniversitelerimiz, hem basın-yayın organlarımız istifade etmeli ve hem de şehrimiz tarihinde az görülecek olan bu tür manevi ziyafeti coşkulu bir şekilde yaşamalıdır.
İlahiyat Fakültemizin web sitesinde yer alan sempozyumun gerekçesiyle ilgili bir tanıtım ve sunum yazısında bu sempozyumun niçin yapıldığı ve hangi konuların işleneceğine dair geniş bilgiler verilmektedir. Bu nedenle, okuyucularımıza sempozyumla ilgili özet bilgi olsun diye bu tanıtım yazısını alıntılayarak aktarmak istiyorum:
Dünyamızın her zamankinden daha çok barış ve huzura ihtiyacının bulunduğunu hissetmeyen yoktur. Birçok bölgede yaşanan sıcak çatışmalar, her saniye ölen insanlar başka bir şeye ihtiyaç bırakmayacak ölçüde barış çabalarının önemine işaret etmektedir.
Dünyamız, sadece bu gün değil tarihi süreç içinde de dini, siyasi ve etnik motif ve ideolojilerden kaynaklanan çatışmalara, savaşlara ve bunların neticesinde binlerce insanın hayatına mal olan acı tecrübelere tanıklık etmektedir. Çeşitli uluslar arası metinlerde önemli ölçüde bundan ders çıkarıldığının etkisi görülse de uygulamada hala eksikliklerin bulunduğu dikkati çekmektedir. Bu çelişkinin nereden kaynaklandığının tespiti, barışın tesisi ve kalıcılığı açısından önem arz etmektedir.
Dini prensiplerin ve ahlaki değerlerin, günümüz insanının hem bireysel hem de toplumsal hayatını yönlendirmede ne kadar önemli olduğu bilinen bir gerçektir. O halde tekrar üzerinde düşünülmesi gereken, bu prensiplerin ve değerlerin ana kaynakları olan kutsal metinlerin anlaşılması, yorumlanması ve insan hayatıyla bağlantısının kurulmasında sağlıklı yöntem nedir? Eğitim kurumlarında uygulanan esaslar bununla ne kadar uyumludur? gibi sorulara cevap aranmasıdır.
Dinin, insanı, duygularıyla ve sezgileriyle kısaca maddi ve manevi dünyasıyla bir bütün halinde kavradığı, kuşattığı dikkate alınırsa, küresel sorunların çözümünde dinlerin bu gücünün katkısı inkâr edilemez. O zaman, dinlerin en önemli amacı olan insan huzur ve mutluluğunu, küresel düzeyde gerçekleştirmek için dinlerin barış odaklı buyruklarının öne çıkarılmasına, hatalı şekilde şiddete âlet edilen kaynaklarının doğru anlaşılmasında sağlıklı yöntemlerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu sempozyumun amaçlarından birisi budur.
Tarihi süreç içinde farklı dinlere inanan insanların; bir din içinde o dinin ilke ve esaslarının farklı yorumlanmasının ortaya çıkardığı çeşitli ekol ve akımların (mezhep, tarikat vs.) bu doğal farklılıklarıyla barış içinde bir arada yaşamaları konusundaki tecrübelerin bugün tekrar incelenmesine önemle ihtiyaç vardır. Günümüzün sorunlarına ışık tutacak zenginlik ve derinlikteki mirasın aktüel sorunlara katkı sağlayabilmesi için günün diliyle gündeme taşınması büyük önem taşımaktadır.