ANKARA (AA) - NAZLI YÜZBAŞIOĞLU - Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız'ın eşi Emine Yıldız, diplomat eşlerinin Türkiye'nin ve Türk kadının temsilini yurt dışında bir görev edindiğini ve bunu başlı başına kariyer olarak gördüğünü vurgulayarak, "Diplomat eşi olmak zaten bir meslek. Maddi getirisi olmayan ama maneviyatı çok büyük bir meslek." dedi.
Yıldız, Dışişleri Bakanlığında görevli diplomat ve personel eşlerinin Türkiye'nin yurt dışında temsilinde oynadığı rolü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle AA muhabirine değerlendirdi.
Eşinin Bosna Hersek'teki üç buçuk yıllık görevinin ardından Ankara'ya geldiklerini belirten Yıldız, Suriye, Suudi Arabistan, Almanya, ABD, Libya, Irak gibi ülkelerde de bulunduklarını kaydetti.
Ankara'da biri kız, ikisi erkek çocuklarıyla yaşadıklarını belirten Yıldız, "Kızımız 14, oğullarımız 11 ve 8 yaşındalar. Ankara'da okullarına devam ediyorlar. Çocuklarımızın üçü de sporcu. Hepsinin de güzel dereceleri var, kendilerini destekliyoruz. Ankara'da üçüncü yılımızdayız. İlk iki yılımızda eşim Sayın Cumhurbaşkanımızın Dış İlişkiler Başdanışmanlığını yaptı. Çok güzel, çok harika bir görevdi. Bizim için çok büyük bir onurdu." diye konuştu.
- "Diplomat eşi olmak zaten bir meslek"
Yıldız, diplomatik yaşamın temposuna aile bütünlüğünü koruyarak uyum sağlamak için diplomat eşlerinin de büyükelçiler, başkonsoloslar, dış temsilcilik personeli gibi çalıştığına dikkati çekti.
Kendi öyküsünden yola çıkarak bu durumu örneklendiren Yıldız, ailesiyle birlikte 23 yaşına kadar Libya'da yaşadığını, ileri seviyede Arapça konuştuğu için Dışişleri Bakanlığının sınavına girerek mütercim sekreter sınavını kazandığını anlattı.
İlk tayin yerinin Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği olduğunu belirten Yıldız, "Eşim ABD'de görevliyken, 'Ben Ortadoğu'ya gitmek istiyorum' diyerek rotasyonunu Suriye'ye talep etmiş. O da Suriye'ye geldiğinde tanıştık." dedi.
İki yıl çalışmaya devam ettiğini, daha sonra kızının dünyaya geldiğini belirten Yıldız, "O zamanlar yalnızdık, ailemizden kimse yanımızda yoktu. Diplomat hayatının zorlukları burada başlıyor. Türkiye'ye dönünce işimi bırakmak zorunda kaldım, kızım çok küçüktü." diye konuştu.
Diplomat eşlerinin yurt dışındaki görevlerde kendi kariyerlerinin yanı sıra başlı başına yeni bir kariyer edindiğini vurgulayan Yıldız, şöyle devam etti:
"Diplomat eşi olmak zaten bir meslek. Maddi getirisi olmayan ama maneviyatı çok büyük bir meslek. Bir dönem ev hanımı olarak anılmak bizlere çok ağır geliyordu. Çünkü genel izlenim 'ne güzel, eşinizle beraber oradan oraya gidiyorsunuz. Güzel güzel yerlerde bulunuyorsunuz' şeklinde. Elbette devletimizin desteği her zaman bizimle, ancak her meslekte olduğu gibi diplomatlığın da zorlukları var."
Eşi Musul'da görevliyken Bosna Hersek'e tayinlerinin çıktığını, okul kayıtları nedeniyle çocuklarla birlikte eşinden 3 ay önce yeni görev yerine gitmek zorunda kaldığını anlatan Yıldız, "Yeni görev yerimize yerleştiğimiz daha ilk gün çocuğumuz oyun oynarken düştü ve başından yaralandı. Hiç kimseyi bilmiyorsunuz, hastane nerede, ne yapmak gerek bilmiyorsunuz. Hemen diplomat arkadaşınızı arıyorsunuz. Sağ olsunlar geldiler ve bizi hastaneye götürdüler. Zorluk demeyeyim ama bu ve benzeri durumlarda tek başınıza kalabiliyorsunuz." diye konuştu.
- "Diplomat eşleri dışarıda azımsanmayacak kadar güçlü"
Büyükelçi eşlerinin, Dışişleri Bakanlığı haricinde farklı kurum ve kuruluşlardan yurt dışı temsilciliklerde görevlendirilen personel eşlerine de rehberlik ettiğini vurgulayan Yıldız, büyükelçiler ve başkonsoloslar siyasi gündemler ile meşgulken eşlerin Türkiye'nin ve Türk kültürünün tanıtımına yönelik faaliyetleri yönettiğini belirtti.
Yıldız, diplomat eşlerinin, farklı kültürden misafirlerin katılımıyla farklı coğrafyalarda düzenlenen davet ve buluşmaları Türk kültürü, Türk motifleri ve Türk yemekleriyle süslemek için olağanüstü bir gayret gösterdiğini ifade etti.
Diplomatlığın eşler ve hatta çocuklarla icra edilen bir meslek olduğunu, güzelliklerinin ve zorluklarının aile ile müşterek yaşanarak öğrenildiğini belirten Yıldız, yaşanan zorlu ya da eğlenceli birçok anın bir ömür unutulmayan hatıralara dönüştüğünü kaydetti.
Buna örnek olarak eşi Musul'da Başkonsolos olarak görev yaptığı dönemde, tüm tehlikelere rağmen, dayanamayarak eşini görmek için çocuklarıyla birlikte iki kez Musul'a gittiğini anlatan Yıldız, Musul'a vardıkları günden itibaren yüksek duvarlar içindeki bir yerleşkede yüksek güvenlik önlemleri altında bir hayat sürdüklerini belirtti. Bu süre zarfında şehirde günde 5 ila 10 patlama sesi duyulduğunu ve başkonsolosluk binasının ciddi şekilde sallandığını söyleyen Yıldız, tüm bunlara rağmen Musul'un Türkiye için önemi nedeniyle bu görevden ve Musul'da bulunmuş olmaktan gurur duyduklarını vurguladı.
Diplomat eşlerinin heyet kabullerinde programları organize ettiklerine, yabancı heyetlerin ağırlanmasında önemli rol oynadıklarına dikkati çeken Yıldız, şunları söyledi:
"Bazen eşiniz yokken de bunu yapmanız gerekebiliyor. Bu, size resmi olarak tebliğ edilmemiş bir görev. Gittiğimiz ülkelerde vatandaşlar ve soydaş toplulukları da var, diğer ülke misyonlarındaki eşler de var. Genelde her gittiğimiz ülkede diplomatik gruplar içinde çalışmalar yürütüyoruz, kermesler düzenliyoruz. Kendi ülkelerimizi de tanıtan çeşitli faaliyetlerde bulunuyoruz. Düzenlediğimiz buluşmalarla, sergi, defile, müzik dinletisi ve film gösterimleriyle ülkemizi tanıtmaya gayret ediyoruz. Keza, temsilciliklerimizin düzenledikleri faaliyetleri de tanıtarak, etkinliklerimize katılım düzeyinin artırılmasına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Diplomat eşleri yurt dışında azımsanmayacak kadar güçlü." diye konuştu.
Yıldız, büyükelçi eşlerinin de cumhurbaşkanı, başbakan, bakan düzeyindeki ziyaretlerde eşlere yönelik özel programlar hazırladığını ve bu programlara katıldığının da altını çizdi.
- "Benzersiz bir kariyer elde ediyorsunuz"
Diplomat eşlerinin profesyonel kariyerlerinden uzak kaldıkları dönemlerde dahi Türkiye'nin temsiline hizmet ettiklerini, bu sebeple "kariyer"in yalnızca maddiyat temelli ilerlenen bir yol gibi görülmemesi gerektiğini dile getiren Yıldız, "Aslında benzersiz bir kariyer elde ediyorsunuz. Dünyanın çeşitli ülkelerine gidiyorsunuz, en üst seviyede yetkililerle görüşüyorsunuz ve onlarla iletişim halinde oluyorsunuz. Ülkenizin temsili için yemekler düzenliyorsunuz, faaliyetler yapıyorsunuz. Bunların herhangi bir maddi getirisi olmasa da diplomat eşi olmak bir meslek." şeklinde konuştu.
Eşleri zor bölgelere görevlendirildiği zaman çocukların okulu ya da güvenlik gerekçeleriyle aile yaşamlarını ayrı yerlerde sürdürmek zorunda kaldıklarını da hatırlatan Yıldız, "Bu süreçlerden en çok çocuklarımız etkileniyor. Kızımız bu zorluklara artık alıştı ama küçük oğlumuz bazı durumlardan olumsuz etkilenebiliyor. Oğlum 6 yaşındaydı, bir gün parkta oynarken babaları yanında olan çocuklara gidip 'biliyor musunuz benim babam da gelecek' dedi. Oğlumun baba özlemini görünce duygulandım, ne diyeceğimi bilemedim. Eşlerimiz de yoğun tempoda çocuklarını çok özlüyorlar." diye konuştu.
- "Özgürlük ve haklarımız için mücadele etmek zorundayız"
Türk kadınının cefakar olduğunu, diplomat eşlerinin de bir çok alanda özveri gösterdiğini belirten Yıldız, şu ifadeleri kullandı:
"Zorunlu değiller ama bir şekilde kendi kariyerlerinden, özel hayatlarından fedakarlıklar yapıyorlar. Düşünün, her şeyi geride bırakıyorsunuz. Hayatınız boyunca elde etmek ya da yapmak istediğiniz bir şey için uğraş veriyorsunuz, yıllarca okuyorsunuz. Sonra eşinizin mesleği uğruna her şeyi bir kenara itiyorsunuz ve Türkiye'nin temsilini görev ediniyorsunuz. Türk kadınına tavsiyem şudur: Hiçbir şey kolay değil. Özgürlük ve haklarımız için mücadele etmek zorundayız. Evde oturup beklemekle hiçbir şey elde edilmez. Mutlaka çalışacağız. Sadece para için değil, kendimiz için çalışacağız. Diplomat hayatı 'bir eliniz yağda bir eliniz balda' bir hayat değil. Zorlukları da bir o kadar fazla olan bir hayat. Yine de dönüp baktığınız zaman bu zorluklar edindiğiniz deneyimlerin yanında bir hiç kalıyor."
AA