Ölü bir zihinle Kuran’ı okuyanlara Yasin suresinin cevabı:
Yeryüzünde en çok okunan kitap Kur’an, en çok okunan surede hiç şüphesiz ki Yasin suresidir… Kur’an’ın, yüz on dört suresinin içinde en çok okunan ama en az idrak edilen suredir de aynı zamanda… Uydurma bir rivayete dayanarak “Kur’an’ın kalbi” ilan edilmiş bu sureye halk diğer surelerden daha çok teveccüh göstermiştir…
Sarihliği ve sahihliği tartışmalı olan “ Ölülerinize Yasin suresini okuyun” hadisi, muhaddisler arasında farklı yorum ve değerlendirmelere konu olmuştur… Kimi hadis şarihlerince, hadisin metninde geçen “mevteküm” kelimesi, “ölmek üzere olanlarınıza” şeklinde anlaşılmış ve hadis, “ölmek üzere olanlarınıza Yasin suresini okuyun” şeklinde anlamlandırılmıştır…
Sıhhati tartışmalı söz konusu hadis, mütevatir bir rivayet gibi kabul görmüş ve ümmetin amel dünyasında sarsılmaz bir yere oturmuştur… Hz. Peygamberin 23 yıllık davet hayatında, bu sözün uygulaması olarak ne ölülere ve ne de ölmekte olanlara Yasin suresi okunmuş değildir… Bu ahad rivayetin, peygamber hayatında ve sahabeler arasında uygulandığına dair tek bir rivayet dahi yoktur… Buna rağmen söz konusu hadis, ümmet arasında büyük bir kabul görmüş ve adeta islamın bir farizası gibi algılanmıştır…
Ölülerin gölgesinde kalmış Yasin süresinin “tevhidi diriliş ve direnişi” konu aldığı maalesef gözlerden kaçmış ve “yaşayan ölüleri diriltmek” için geldiğini söyleyen aynı surenin 70. ayetinin tersine “ölüleri diriltmek(sevapla ihya etmek)” için okuna gelmiştir… Kur’an’la dirilmeyen ölü kalplerin, ortadan kaldıramadıkları Kur’an’ın, mesajını öldürmeye çalışmalarının sonucu olmalıdır yaşananlar… Yani bu işte kasdi bir sapma ve saptırma var…
Her bir ayeti; “haydi ne duruyorsun, neyi bekliyorsun, neden yerinde sayıyorsun? ” dercesine, hareketli ve bereketli bir dile sahip olan “diriliş ve direniş kitabını” pasifize kitabı yaptı Müslümanlar… Uyarmak ve uyandırmak için gelen kitabı, raflarda, camilerde, duvarlarda, hafızalarda, mezarlıklarda uyuttular… Kur’an’ın gerçekleştirmek istediği hayat devrimini maalesef Ebu Cehil ve Ebu Lehepler kadar anlamadılar…
Onun içindir ki Müslümanlar; bugün var olmalarına rağmen yoklar, zillet içinde yaşıyorlar, darbelerle darp ediliyorlar, haklarından mahrum yaşıyorlar, zalimlerin oyunlarında oyuncak oluyorlar, suyun üstündeki çer çöpe benziyorlar, her gün öldürülüyorlar, haksızlığa karşı tek yumruk olmuyorlar, menfaatlerinden dolayı birleşemiyorlar, hesaplarını ahirete göre yapmıyorlar… Cennetle neticelenecek ölümden korkuyorlar, dünyayı cennet gibi yaşama cinnetinde bulunuyorlar… Kitaplarından hiç utanmıyorlar… Çünkü onu sadece biliyorlar, tanımıyorlar, anlamıyorlar…
İnananlar, artık Kur’an’ı sadece sevap merkezli okuyorlar, su diye seraba koşuyorlar… Din üzerinden para kazanmayı nehyeden ve din üzerinden para kazanmayı en kötü kazanç olarak niteleyen Kur’an, bugün mezarlıklarda para kazanma aracı olarak kullanılmakta ve insanlar Kur’an’la, Yasin’le dolandırılmaktalar… Mezarlıklarda “Taze Yasin” ve “Hazır okunmuş Hatimler” satılmakta ve adeta Kur’an ve Müslümanlarla alay edilmektedir…
Kendi değerleri ile alay edildiğinde harekete geçenler! Kur’an sizin değeriniz değil mi? Tarih boyunca size değer katan, sizleri değerli kılan, diğer hiçbir din ve medeniyette bulunmayan bu kitap sizin ana kaynağınız değil mi? O halde bu ahlaksızlığa ve din bezirgânlığına neden susuyorsun? Kur’an okuyup sevap satanları neden durdurmuyorsun?
Yasin suresinde; şehrin en uzak yerinden, Allah’ın elçilerinin tevhid davetine icabet etmek ve onlara destek çıkmak için koşa koşa gelen, imanını korkusuzca haykıran, müstekbirlerin saldırısı sonucu şehid düşen ve cennetten, geride kalanlara “Keşke kavmim, rabbimin beni bağışladığını ve ikramlarda bulunduğunu bilseydi…” diye seslenen, “Tevhidi diriliş ve direnişin” simgesi, İsrailiyat dili ile “Habib en-Neccar’ın “ hikâyesi anlatılır…
Cennetten, geride kalanlara seslenen bu tevhidi direniş fedaisi, Allah’a davet edenleri katleden her bir zalime şunu söylemektedir: “Siz bizi öldürürsünüz, davetimizi bitirdiğinizi sanırsınız. Hâlbuki biz öldükten sonrada davamızdan vazgeçmeyiz… Cennette dahi olsak davamızlayız… Siz bizleri öldürseniz de biz sizi diriltmek için dua ederiz… Bizim hikâyemiz cennette biter… Siz bizi öldürünce unutabilirsiniz ama biz sizi bizi öldürenleri unutmayız, kin taşımayız, keşke iman etseler diye dua ederiz…”
Yasin suresinin kalbi mesabesinde olan bu hikâye, ölü bekçilerine, kalbi ölmüşlere, sinmiş yüreklere, ölü zihinlere, korkaklara, tevhidten uzak kalanlara; “ARTIK DİRİLİN VE DİRENİN” çağrısını yapar ve ”Hak yolunda ölmek cennette dirilmektir… Gerçek diriliş Vahiyle dirilmektir…” mesajını verir…
Cennette yürüyen bu Allah erinin hikâyesinin hikâyemiz olması dileği ile…