Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: "Ailenin bütününü merkeze alan bir yapıyı önemsiyoruz"

"Bir yerde aile kurumu çözülmeye başladığında adli suçlar, madde bağımlılığı, şiddet, psikolojik ve sosyolojik problemlerin arttığı müşahede edilmektedir"

ANTALYA (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, kadın ya da erkeği önceleyen bir yapıyı değil, ailenin bütününü merkeze alan bir yapıyı önemsediklerini bildirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığının Mevlid-i Nebi Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlediği uluslararası "Peygamberimiz ve Aile" konulu sempozyum, Alanya ilçesinde bir otelde başladı.

Sempozyumun açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, cehaletin ve zulmün hüküm sürdüğü, merhametin, erdemin ve hikmetin kaybolduğu karanlık bir dönemin, son peygamberin gelişiyle ilmin ve adaletin aydınlığında asrı saadete dönüştüğünü söyledi.

Peygamber'in sünnetinin, Kuran'ın hayata dönüşmüş şekli olduğunu belirten Erbaş, "Sünnet-i Nebi, Kur'an'dan sonra İslam'ın ikinci temel kaynağıdır. Onu göz ardı ederek İslam'ın anlaşılması ve yaşanması mümkün olmadığı gibi Allah resulüne saygısızlık olarak algılanacak, tavır ve üslupların da mümin tavrıyla bağdaştırılabilmesi mümkün değildir." dedi.

İnsanlığın özlediği huzur ve güvenin, ancak Peygamber'in insanlığa tebliğ ettiği bilgi, bilinç, ahlak ve sistemin hayata geçirilmesiyle mümkün olacağını kaydeden Erbaş, şöyle konuştu:

"Bugün insanlığın en büyük sorunu, ahlak krizidir. Yani insanlığın huzurunu temin edecek olan İslami erdemlerin yitirilmesidir. Allah resulünün sünnetinden ve mirası olan güzel ahlak ilkelerinden uzak bir hayat yaşanıyor olmasıdır. İnsanlık, yüzünü yeniden Hz. Peygamberin örnekliğine çevirmediği sürece hiçbir insani ve vicdani değeri muhafaza edemeyecektir. Yeryüzü ancak onun getirdiği değerlerle buluşursa huzuru bulacaktır."

- "Aile bizim geçmişimizi geleceğimize bağlayan bir köprüdür"

Aile kavramının önemine değinen Erbaş, ailenin, sadece maddi bir beraberlik değil, bedenlerin yanı sıra kalpleri ve duyguları birleştiren, ruhları sükunete erdiren muhteşem bir birliktelik olduğunu kaydetti.

İnsanın ilk eğitimini aldığı en temel eğitim yuvası ailenin, maddi ve manevi tehlikelere karşı bir sığınak, fertlerin hayatın hakikatlerini yaşayarak fark ettiği bir sevgi ocağı olduğunu anlatan Erbaş, şunları söyledi:

"Aile bizim geçmişimizi geleceğimize bağlayan bir köprüdür. Zira ailenin, nesli muhafaza etmek gibi önemli ve vazgeçilmez bir işlevi vardır. Ailenin nesli muhafaza etme bilinciyle kurulduğu toplumlar, gelişmiş ve medeni toplumlardır. Dine, hayata, topluma ve insanın var oluşuna dair sağlıklı bir zihniyet, aileden başka hiçbir içtimai kurum veya kuruluşta doğup gelişemez. Güçlü toplum, ancak güçlü aile bağları ile kurulur. Huzurlu toplum, ancak ailede huzurun tesisiyle oluşur."

Millet olarak aile yapılarının, milli ve manevi değerler üzerine kurulu ve köklü bir yapıya sahip olduğunun altını çizen Erbaş, "Aile, dayanışma bilincinin hakim olduğu bir yapı arz etmektedir. Ne kadını ne de erkeği üstün tutar. Bizim ailemiz, Allah'ın adı üzere yapılan bir akitle kurulduğu için erkeğin de kadının da diğer tüm aile üyelerinin de hakkını her zaman teslim eder. Bu yüzden biz, kadın ya da erkeği önceleyen bir yapıyı değil, ailenin bütününü merkeze alan bir yapıyı önemsiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Modernite ile birlikte hızlanan toplumsal değişimden en fazla etkilenen kurumların başında ailenin geldiğini dile getiren Erbaş, son zamanlarda, ilgisizlik, boşanma, aile içi şiddet ve huzursuzluk gibi pek çok ciddi sorunların yaşandığını kaydetti.

Bu sorunların çoğunun temelinde de Peygamber ahlakından uzaklaşmanın yer aldığını ifade eden Erbaş, "Ailenin çözülmeye başlaması, toplumumuz için büyük bir tehlike arz edeceği gibi çok ciddi problemleri de beraberinde getirecektir. Nitekim bir yerde aile kurumu çözülmeye başladığında adli suçlar, madde bağımlılığı, şiddet, psikolojik ve sosyolojik problemlerin arttığı müşahede edilmektedir. Nihayetinde bireysel ve toplumsal huzur kaybolur. Eğer toplumsal hayatımızda bunların varlığından sıkça bahseder hale gelmişsek, bunun altında yatan sebebin aile değerlerinde ve bağlarında meydana gelen zayıflama olduğu göz ardı edilmemelidir." dedi.

Kitle iletişim araçlarının gelişimi ve sınır tanımazlığının tüm değerlerin zedelenmesine sebebiyet verdiğini ve aile mahremiyetini ihlal eder hale geldiğini anlatan Erbaş, hayatın her alanına nüfuz eden medyaya önemli görevlerin düştüğünü bildirdi.

Aileyi kuşatan sorunların sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik tüm boyutlarıyla araştırılmasına ve kalıcı çözümler bulunması için yapılacak çalışmalara her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunun altını çizen Erbaş, "Sonuç olarak hangi açıdan düşünürsek düşünelim hiçbir gerekçe ya da meşgale aile olmayı ertelemeye ve aileyi ihmal etmeye mazeret olamaz. Hiçbir meslek ya da hedef, aile kurmaktan, anne-baba olmaktan daha önemli kabul edilemez. Hiçbir makam ve mevki, anne-baba olma şerefinden ve sorumluluğundan daha büyük olamaz. Toplumsal yapımızın temel taşı olan aile kurumunu güçlendirecek ve sağlam temeller üzerine oturtacak bir sorumluluğu kuşanmamız gerektiği kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.

"Aileyi Ayakta Tutan Değerler", "Aile Sorunlarına Kur'an ve Sünnetten Çözümler", "Günümüz Dünyasında Aileyi Kuşatan Risk Alanları", "Aileye Yönelik Tehditler ve Çözüm Önerileri" gibi konuların ele alınacağı oturumlarla devam eden sempozyum, 24 Kasım Pazar günü sona erecek.

Gündem Haberleri

NöroGenesis Projesi Tamamlandı: Yeni Nesil Yetkinlikler Kazanıldı
Poşet 50 kuruş oldu
Kapadokya geceye hazır: Kuş uçurtulmayacak
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı, Genel Sekreterlik oldu
Yurt dışına Çıkış Harcı Uygulama Genel Tebliği Resmi Gazete’de