Diyanetteki FETÖ'ye ne zaman dokunulacak?

Türkiye iki gündür Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetva sayfasında yıllar önce yayınlanmış bir fetvanın yeni bir haber gibi çarpıtılarak FETÖ ve PKK medyasından servis edilmesini konuşuyor. Bakan Bekir Bozdağ’ın bu iftira kampanyasında FETÖ’yü işaret etmes

Türkiye iki gündür Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetva sayfasında yıllar önce yayınlanmış bir fetvanın yeni bir haber gibi çarpıtılarak FETÖ ve PKK medyasından servis edilmesini konuşuyor. Bakan Bekir Bozdağ’ın bu iftira kampanyasında FETÖ’yü işaret etmesi tartışmayı başka bir yöne kaydırdı. Peki FETÖ neden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile uğraşıyor. İşte cevabı…

 

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yıllar önce yayınladığı bir fetva çarpıtılarak FETÖ ve PKK medyasında yeralması yeni bir tartışma yarattı. Bakan Bekir Bozdağ bu iftira kampanyasını FETÖ’ye dayandırarak tartışmayı başka bir yöne kaydırdı. Peki Fetullahçı Terör Örgütü Diyanet’ten ve Başkan Mehmet Görmez’den ne istiyor. FETÖ’nün sosyal medyadaki tetikçileri neden sürekli Görmez’e ve Türkiye’deki din hizmetine saldırıyor. Bu sorunun cevabı biraz eskilere dayanıyor.

FETÖ 40 YILDIR DİYANET’TE KADROLAŞIYOR

Fetullahçı örgüt’ün Diyanet’e sızması 40 yıl öncesine dayanıyor. O dönemde İlahiyat Fakültelerine, İmam hatiplere ve Diyanet teşkilatına sızmaya çalışan örgüt, bu amacında başarılı oluyor. 1970′li yılların başında Başkan Yardımcısı Yaşar Turnagör zamanında bu kadrolaşma zirveye ulaşıyor. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı’nda FETÖ’ye yakın üst yönetim pasifize edildiyse de Anadolu’da FETÖ etkisi yoğun olarak hissediliyor. Özellikle iki gün önce fetva iftirasının servis edildiği Din İşleri Yüksek Kurulu’nda FETÖ’nün çok etkili olduğunun altı çiziliyor.

EN BÜYÜK KADROLAŞMA MEHMET NURİ YILMAZ DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞİYOR

En büyük kadrolaşma ise aynı zamanda Fetullah Gülen’in yakın arkadaşı olan dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz döneminde gerçekleştiriliyor. O dönemde Diyanet kadrosuna giren FETÖ’ye yakın isimler bugün üst düzey yönetici, müfettiş, müftü, vaiz ve imam olarak görev yapıyor. Hatta o dönemde yurtdışına kaçan FETÖ’cü ilahiyatçılardan Suat Yıldırım’ın Diyanet İşleri Başkanı olması da gündeme geliyor.

DİYANET’TE FETÖ OPERASYONU YAPILMADI

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda üst düzey yönetim pasifize edilirken alt kadrolarda önemli bir operasyon yapılmadı. Yasal zorluklar ve bu isimlerin tehlikeli görülmemesi nedeniyle geciken Diyanet operasyonu, son fetva iftirasında görüldüğü gibi artık bir zorunluluk haline geldi. Bu konuda bilgisini almaya çalıştığımız Diyanet görevlileri “FETÖ’cü kadrolaşmanın yoğun olduğu bazı illere gönderilen müfettişlerin bile FETÖ’cü çıkmasından” yakınıyor.

HER BÖLGEDE DİYANET GÖREVLİLERİ İÇİN FETÖ’CÜ SOHBET HALKALARI VAR

FETÖ’den ayrılan bazı önemli isimler ise her bölgede, bölge ve şehir imamları tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosunda görev yapan vaiz, müftü, imam ve müezzinlere özel sohbet ortamlarının oluşturulduğuna dikkat çekiyor. Esnaf ve mütevelli sohbetleri sonlandırılmış olsa da din hizmetine yönelik FETÖ’cü sohbet halkalarının hala devam ettiğine dikkat çekiliyor.

FETÖ’NÜN DİYANET İMAMLARI MUSTAFA ÖZCAN VE AHMET KURUCAN

FETÖ’nün Diyanet imamı ise iki önemli isim. Bunlardan birincisi geçtiğimiz aylarda yurtdışına kaçan Mustafa Özcan. Birçok kirli ilişkide adı ön plana çıkan Mustafa Özcan’ın yardımcısı ile Fetullah Gülen’in yeğeninin kocası olan Ahmet Kurucan. Gülen ile FETÖ medyası arasında elçilik görevini yürüten Ahmet Kurucan, sık sık Gülen’in sohbetlerini köşesine taşıyarak tartışma yaratan yazılara imza atıyor.

FETÖ GÖRMEZ’E VE DİN HİZMETİNE NEDEN SALDIRIYOR? BU SORUNUN CEVABI NUH ALBAYRAK’IN YAZISINDAKİ AYRINTILARDA GİZLİ!

Peki FETÖ Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e ve din hizmetine neden saldırıyor? Bu sorunun cevabı Star Gazetesi yazarı Nuh Albayrak’ın birkaç ay önce kaleme aldığı bir yazıda gizli. İşte o yazıdan bazı başlıklar:

FETÖ DİYANET’TEN HER İSTEDİĞİNİ ALABİLİYORDU ANCAK…

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkanı günlerdir bombalanıyor. Seçim maratonunun koşulduğu şu günlerde özellikle barajdan çıkmak için çırpınan bir partinin öncülüğünü yaptığı bu saldırıların sandıkla-seçimle hiçbir ilgisi olamaz. Çünkü, Anayasal bir kurumu kapatmak gibi, pratiği olmayan salvolardan oy çıkmaz.

Aleviler Diyanet’i eleştiriyor ama ortadan kaldırmaktan değil, hizmet almaktan bahsediyor. Peki o zaman, bu meydan okumaların amacı ne?
Kritik nokta Paralelin, Diyanet ilişkileri…

Paralel yapı, her devlet kurumunda olduğu gibi Diyanet’te de teşkilatını kurmuştu ve istediği her şeyi alabiliyordu.
Ama ayrışma döneminden itibaren aynı ‘yakınlığı’ görmemeleri canlarını sıkıyordu…

GÖRMEZ GELİNCE AYRIŞMA BAŞLADI

İşte, sert uyarılardan savaşa kadar uzanan süreci özetleyen bazı ilginç anekdotlar…

Paralel yapının önde gelen isimlerinden olup son dönemde bazı yanlışlıklara itiraz ettiği için dışlanan Prof. Dr. Kemalettin Özdemir, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e müracaat ederek, “Hocam bunaldım artık. Gittiğim her kapıyı yüzüme kapattırıyorlar” diye yakınır ve yurt dışında bir görev talep eder.

Görmez de, Suudi Arabistan’da Din Hizmetleri Müşavirliği’ne tayin edebileceklerini söyler.
Bu görüşme saat 18.00 civarında Başkan Mehmet Görmez’in makam odasında gerçekleşmiştir. Aynı gün saat 20.00′de, Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Özcan, Mehmet Görmez’i arar ve “Hocaefendi’nin çok önemli bir mesajını iletmek için acil görüşme” talep eder.
Çankaya’daki konuşma Pensilvanya’dan duyulmuş!..

Ertesi gün 09.00′da sayın Görmez’in makamında buluşurlar.

DİYANET İMAMI MUSTAFA ÖZCAN GÖRMEZ’DEN NE İSTEDİ?

Mustafa Özcan’ın ilettiği mesaj şok edicidir.

Dün akşamki görüşme Pensilvanya’ya gitmiş, hatta cevabı bile gelmiştir…

“Kemalettin bey ile ilgili bir atama planlıyormuşsunuz. Konu hocamızın kulağına gitmiş. Bu adam çok sakıncalıdır, yol yakınken uyarmak istedi” der.

Mehmet Görmez, eski bir Diyanet mensubu olan haberciye, “Mustafacığım, Kemalettin benim doktora arkadaşımdır; yakından tanırım, bu vazifeye layıktır” der ama o ısrar eder… “Yok hocam… Onun kadınlarla ilişkisi var, o mübarek yerlerde Diyanet’i temsil edecek birisi değil…”

GÖRMEZ KEMALETTİN ÖZDEMİR’İ FETÖ’YE YEDİRMEDİ

Görmez Hoca, Mustafa Özcan’ı lisan-ı münasiple uğurlar. Ama az sonra da İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek arar ve acilen görüşmeleri gerektiğini söyler. Aynı gün saat 16.00′ya randevu verilir.

Görüşmeye, Akyürek’in yardımcısı gelir ve “Dini İstismarla Mücadele Masası kuracakları” bilgisini verir.
Görmez Hoca buna bir anlam verememiş olacak ki istihbaratçı misafir, açıklamalarına devam eder. “Kemalettin Özdemir’in de içinde olduğu bazı tanınmış İslamî şahsiyetler kadınlarla düşüp kalkıyor…”

Görmez Hoca, “Bu dedikleriniz doğru bile olsa o kendileriyle ilgili bir keyfiyettir, dini istismarla ne ilgisi var? Ayrıca Kemalettin Özdemir’den de böyle şeyler sadır olmaz” der.

Ama elemanın pes etmeye niyeti yoktur. Yanında getirdiği laptopu açar ve “Bunları gördükten sonra karar verin isterseniz” der ama Görmez Hoca hemen “Burası Diyanet makamı, burada böyle ahlaksız şeyler seyredilmez. Görüşme bitmiştir” diyerek buna engel olur.
Görmez hâlâ işin vehametini göremez!..
Derken, 17/25 Aralık süreci de başlamıştır….

GÖRMEZ’E 17 ARALIK ÖNCESİ FETÖ NOTU: AMELİYAT BAŞLADI ARTIK DÖNÜŞÜ YOK

Diyanet İşleri Başkanı olmanın yüklediği vebalin de etkisiyle gidişattan çok rahatsız olan Görmez Hoca hâlâ sağduyu ümidi taşımakta, “Camiadan makul insanlara durum izah edilirse daha fazla tahribat olmadan bu ateş söndürülür” diye düşünmektedir.

Bazı ön görüşmelerden sonra Görmez Hoca, Ali Bardakoğlu, Hayrettin Karaman, eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman, Prof. Dr. Suat Yıldırım ve Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan bir araya gelirler.

Karşılıklı mütealalardan sonra paralel yapı temsilcileri, “Durumu hocaefendiye ileteceklerini” belirterek ayrılırlar.

Birkaç gün sonra cevap, Görmez Hoca’ya iletilir: “Ameliyat başladı artık ilaç tedavisine geri dönülmez…”

Zaten sayın Görmez, sayısı yüzleri bulan beyanlarında, Müslümanların kalbine hançer gibi sokulan bu fitnenin camilere girmemesi için âdeta yalvarmış ama paralel yapıdan bu gayretlere mukabil en küçük adım görememişti.
Bu cevap sayın Görmez’in, tahribatı durdurma ümitlerini de büyük ölçüde bitirir.

DİYANET’İN İNFAZINA KARAR VERİLİYOR

Ve Diyanet’in infazına karar veriliyor…

Görmez Hoca suhulet tavsiye ededursun, onlar da, Fethullah Gülen’in meşhur bedduasına “Beddua deme” ısrarlarını sürdürüyor, Görmez Hoca’nın, “Köydeki imamın bile beddua olduğunu bildiği bir şeye ben nasıl beddua demem” şeklinde itirazına bozuluyorlardı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 25 Ocak 2014 tarihinde düzenlediği, “Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri” töreninde Cumhurbaşkanı (dönemin başbakanı) Erdoğan’ın konuşmasında yer alan, “Bu medeniyet yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş, kalbi boş, zihni boş alim müsveddelerini reddetmiştir. Bunlar, ilmi güç ve şantaj için kullanıyor” ifadeleri Fethullah Gülen’i çok kızdırır.

Nitekim bir süre sonra Görmez Hoca’yı ziyaret eden Paralel Yapı Yönetim Kurulu Başkanı’nın oğlu, Fethullah Gülen’in, ateş yüklü mesajını bir vasıta ile iletir:

“Her şeyi unutabilirdim ama o kadar alim önünde bana hakaret edilirken sessiz kalmasını aslâ unutmayacağım…”
Diyanet Vakfı, Paralel’in ayağına bastı
Artık yapılacak bir şey kalmadığı kesin olarak anlaşılmış, Diyanet İşleri Başkanlığı da 25 Mart 2014 tarihinde yayınladığı deklarasyonla, “İslâmiyeti, dünyevi bir güç devşirme adına istismar eden” bu yapıya en net tavrını ilan etmiştir.

GÖRMEZ’E İTİBARSIZLAŞTIRMA KAMPANYASI BAŞLIYOR

Zaten bundan sonrasını çok iyi biliyorsunuz…

Medyadan siyasete kadar uzanan yandaş tetikçiler harekete geçer ve “Diyanet İslam Ansiklopedisi’ndeki hatalar”dan, “Başkan Görmez’in bindiği milyonluk Mercedes”e, önlerine gelene sıvadıkları “Muta nikahı”na kadar, en zalim müfteri sınırlarına bile sığmayan iftiralar peş peşe gelmeye başlar…

Tabii Diyanet Vakfı’nın Latin Amerika’dan Rusya, Balkanlar ve Afrika’ya kadar farklı coğrafyalarda yürüttüğü ve paralel yapının anlayışına pek uymayan hizmetlerden duydukları rahatsızlık da bu kin ve öfkenin en önemli sebeplerinden biriydi.

Netice itibariyle durum bu noktaya gelmişse bu vahim ayrıntıları yaşayanlar neden hâlâ susmaktadır?

Hiçbir gerekçe, millî ve manevi değerlerimizin katledilmesi karşısında sessiz kalmanın verdiği vicdan azabından daha ağır olamaz.
Son günlerde yine şantaj malzemesi yapılan Kemalettin Özdemir Hoca, İslamî ahlâkın gereği olarak gerçeklerin ortaya çıkması için üzerine düşeni yapmalıdır.

(Sabah.com.tr) 

Medya Haberleri

Ölünce Beni Kim Yıkayacak? Afişlerinin Gizemi Çözüldü
Ebru Şallı’nın eşi Uğur Akkuş’a uzaklaştırma kararı
Diyarbakır'da Çekilen 'Cintihar' Filmi Vizyona Giriyor
Konya'da Şubesi Olan Selin Ciğerci'ye Yurtdışı Yasağı
Mahsun Kırmızıgül’ün annesi son yolculuğuna uğurlandı