İslam coğrafyasının diğer bölgelerinde olduğu gibi dünyanın görmezden geldiği, zulmün bir başka adresi Doğu Türkistan’dır. Dinî, millî ve kültürel köklerinden kopartılmak istenen, yıllardır Çin işkencesi altında inim inim inleyen Müslüman Uygur Türklerinin yaşadığı bir işgal ülkesi Doğu Türkistan… Anasından yeni doğmuş çocukların gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren hatta henüz ana karnındaki bebeklerin bile zulümle tanıştığı tutsaklar ülkesi Doğu Türkistan…
Doğu Türkistan’da şu anda oruç tutmak yasak, Kur’an okumak ve evlerde Kur’an bulundurmak yasak, namaz kılmak yasak, tesettür yasak… Yani İslâm’a dair ne varsa hepsi yasak… Gece sahur vaktinde ışığı yanan evlere baskın düzenleniyor ve o ev halkı tümden tutuklanıyor. Kur’an okumak ve öğrenmek isteyenler hapislerde çile çekmeye mahkûmlar…
Çocuklar daha doğmadan yasaklarla karşılaşıyor, doğmamış bebekler annelerinin karınlarından zorla çıkartılıp öldürülüyorlar. Halkın kendi dilini, dinini, tarihini öğrenme hakkı yok. Müslüman Uygurlar sorgusuz sualsiz götürülüyor, hesapsızca işkence görüyor, hapishanelerde ölüme terk ediliyorlar.
Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan’ı hâkimiyeti altına aldığı 1940 lı yıllardan bu yana, Uygurlara yönelik etnik temizlik uygulamaktadır. Nitekim Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmen işgal ettiği 1949 yılından bu yana toplam 35 milyon Doğu Türkistanlı Müslüman katledilmiştir. Sadece son iki hafta içinde 100 civarında Müslüman Uygur Türkü, zalim Çin polisi tarafından öldürülmüştür.
Yıllardır Çin zulmü altında olan Doğu Türkistan’da, bir yandan Çin yönetimi tarafından devlet terörü uygulanırken, diğer yandan Çinli çeteler eliyle katliamlar gerçekleştirilmektedir. Öyle ki, bu çeteler sokakta gördükleri Müslüman Uygur çocuklarını hiç acımadan döverek hatta adeta bir böcek gibi ezerek katletmekteler. Göz göre göre bir soykırım yapılmakta Doğu Türkistan’da…
Oyuncağı ile evlerinin önünde oynamakta olan 4-5 yaşlarında bir Uygur çocuğun, insanlıktan zerre kadar nasibini almamış, vicdanı kara, kalbi kapkara olan bir Çinli tarafından tekmelerle dövüldüğü ve ayaklarının altında ezilerek katledildiği, daha sonra da elini kolunu sallayarak rahat rahat çekip gittiği bir ülke Doğu Türkistan…
Yine 8-10 yaşlarında bir Müslüman çocuğun etrafını saran ve sayıları 20 - 30 kadar olan Çinli çeteler tarafından sırayla tekmelenerek ve top gibi bir o yana bir bu yana acı ile kıvranarak savrulan yavrumuzun o durumunun zevkten dört köşe bir halde kahkahalarla hem seyredildiği hem de öldüresiye vurmaya devam edildiği bir ülke Doğu Türkistan…
Doğu Türkistan’da çocuk olmak; Çin yönetiminin göz yummasıyla Çinli çeteler eliyle her an kurban edilmeyi beklemek demektir. Şimdi bu çocukların kendi çocuklarımız olduğunu bir düşünelim. Bu kansız, vicdansız, duygusuz, acımasız uygulamaların kendi çocuğumuza yapıldığı zaman ki acımızı, feryadımızı, içimizin parça parça olma halini bu çocuklarda yaşayamıyorsak Müslümanlığımızı sorgulamamız gerekiyor. Başka bir söze gerek var mı?
Unutulmasın ki zalimlerin bir hesabı varsa, Allah’ın da elbette bir hesabı vardır. Zalimler için iyi ki cehennem var. Yoksa bu yürek yangını nasıl sönerdi.
*** *** ***
Meclis Başkanlığı seçimi tamamlandı ve Ak Parti adayı İsmet Yılmaz TBMM Başkanı oldu. MHP’nin son turda geçersiz oy kullanması Ak Parti adayının başkan olmasını sağladı. Kilit parti konumunda olan MHP şayet son tura kalan CHP adayına oy vermiş olsa idi, Deniz Baykal Meclis Başkanı olacaktı.
Meclis Başkanlığı seçiminde olduğu gibi Hükümetin kurulmasında da MHP kilit parti konumundadır. Şu anda Mecliste iki blok oluşmuş durumdadır. Ak Parti ve CHP + HDP bloğu… MHP bu iki bloktan hangisine yanaşırsa o blokla hükümet kurabilir. Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalara bakılırsa, MHP’nin hiçbir partiyle hükümet kurması söz konusu olmayacak.
Halbuki MHP tabanı büyük bir ekseriyetle Ak Parti ile hükümet kurulmasını istemektedir. Hakeza Ak Parti tabanı da aynı şekilde MHP ile hükümet olma isteğindedir. Ak Parti bu talebe sıcak yaklaşırken, MHP Genel Başkanının kendi tabanının isteğine zıt bir şekilde davranması ve Ak Parti ile koalisyonu mümkün kılmayacak açıklamalarda bulunması, kendi partisini sıkıntıya sokmaktadır.
Seçimlerden hemen sonra yazdığımı şimdi tekrar ediyorum. Şayet MHP 1999 seçiminden sonra yaptığı hatayı yine yapar ve kendi tabanının isteğine rağmen Ak Parti ile hükümet kurmaktan kaçınırsa ilk seçimlerde bozguna uğrayacaktır. 99 da Fazilet Partisi ve DYP’nin kendisine Başbakanlığı vermesine rağmen, Devlet Bahçeli onlar dinlensinler diyerek Ecevit’in DSP sine mahkûm olmuştu da MHP 2002 seçiminde baraj altında kalmıştı.
Şimdi de MHP, tabanının ve milletimizin büyük ekseriyetinin isteği olan Ak Parti ile koalisyona yanaşmaz ise ilk seçimde sandığa gömülecektir. Meclis Başkanlığı seçiminde Ak Parti adayının başkan olmasını sağlayan MHP’den hükümet kurulmasında da olumlu bir adım bekliyoruz. Bu adım hem kendisi için hem de Vatan - Millet için gereklidir.
Ak Parti, MHP ile hükümet kuramaz ise bazı güçlerin planı olan CHP ile hükümet kurma yanlışına girmez İnşallah… CHP ile kurulacak bir hükümet Ak Parti’yi bitişe götürür. HDP ile koalisyon oluşturma planını yazmıyorum bile… Bu durumda yapılacak tek şey seçimin tekrarlanmasıdır. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.
NOT: Kanal 42 TV HASBİHAL programımda Pazar saat 11.00 de Meram Müftüsü Sabri Kütükçü hocamızla birlikte olacağız İnşallah… Dualarınızla bekliyoruz efendim.