Donsuz geceler dilerim

Memleketi Kurtaran Adam

Donsuz geceler dilerim / Portakallar üşümesin!

 

Yıllar önce özel televizyonların mantar gibi türediği yıllarda her gün dört gözle beklediğimiz hava durumu sunucusu bir adamcağız vardı. Hemen her gün kendince şaklabanlıklar yapıp, hava raporu haberlerini şenlikli hale getirmişti. Günlerden bir gün vazifesini yaptıktan sonra iyi geceler dileyip ayrılacağı an, “donsuz geceler dilerim” deyivermişti de ipini kesmişlerdi hemen. İyi niyetinden şüphe etmediğim bu temenniyi hangi aklıevvel kötü manaya çekti bilmiyorum, ama olan olmuş kendisini bir daha ekranlarda görememiştik...

Aslında donsuz geceler dileği ne kadar samimi değil mi? Öyle ya, donsa çeşmeler, güneş enerjileri ne halt edeceğiz. Sonra patlasa saatler, su depoları... Kuru kuruya iyi geceler demek yerine bir değişiklik yapıp donsuz geceler dilemesinden dolayı onu tebrik etmek gerekirdi...

...

Dün bizim gazetede bir haber ve haberde kullanılan fotoğraf dikkatimi çekti. Manav reyonu... Portakallar dizilmiş... Üzerine de ‘DON-ÜŞÜK BULANA 500 MİLYON’ yazılmış...

Diyor ki mealen, ‘benim malımda donmuş portakal yok. İddiamı teyit için böyle bir rezalet yaşatırsam şayet birine 500 lira vermeye razıyım.’

Yaklaşık on sene evveliydi. Bir Pazar günü Muhacir Pazarına gittim evin eksiğini gediğini alıyım diye. Bir kamyonun kasasını yandan açmışlar, dizmişler portakalları hem de güya donmasın diye bir kâğıda sarmışlar. İlk bakışta göze çok güzel görünen bu manzara karşısında vakti geçtiği için alma niyetinde olmadığım halde durup beş kilo portakal aldım...

Eve gelince de hacı yingenize eziyet olmasın diye kâğıtlarından çıkararak buzdolabına dizmeye kalkıştım ki bir de ne göreyim. Açtığım portakalların çoğunu ‘yenmez’ diyerek kenara ayırıyorum. Kâğıtlarından çözüp bitirdiğimde hilafsız aldığım portakalın üçte ikisini çöpe atacaktım ki niyetimi değiştirdim. Üşenmeden tekrar portakalları kâğıtlarına sarıp sarmalayıp satın aldığım ‘esnaf’ın yanına gittim. Kim buranın sabısı dedim. Birisi benim diyerek çıkıştı. Al şu portakalları, vazgeçtim, paramı geriye ver dedim. Olmaz falan diyecek oldu. Zabıtayı çağırırım zabıt tuttururum dedim. Adam, beş kilo portakal parası için yüzgöz olmaya değmez dedi ki fazla zorluk çıkarmadan paramı verdi...

O günden sonra pazar esnafına güvenim sarsıldı...

Daha evvel ve daha sonra da pek çok kere yol üzeri veya fişsiz faturasız pazarcıdan aldığım mallardan canım çok yandığı için son yıllarda yönümü çevirdim büyük marketlere. Seçiyor, beğeniyor, gönlüme göre alıyorum şimdilerde. Yıllar oldu sokaklardan alış veriş yapmayalı...

Eğer bir pazarcı işlerinin kötülüğünden yakınırsa da ciddiye almam, kimse kusura bakmasın. Çünkü yıllar boyunca kendi işlerini kendileri bu hale getirdiler. İçlerindeki çürükleri temizlemeyenler, kendileri çürürler...

...

Konya Pazarcılar Odası Başkanı Tahsin Öz ve Konya Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Halil İbrahim Gürbüz’ü Konya’ya kaliteli sebze ve meyve getirme ve satma noktasında birlikte çalışmaya davet ediyorum.

Gelelim, donsuz portakal satan abimize. Kendisini tebrik ediyorum, tabi donsuzsa...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.