Dört nikâh mı, dört laiklik vurgusu mu?
Tam dört kez vurgu yapmış. Laikliğe…
Haberi NTV’den izliyorum, “eşi türban takan Haşim Kılıç” diye giriyor habere. Fazilet ve Refah partilerinin kapatma kararlarına aleyhte, Komünist partisinin kapatılması davasına ise lehte oy vermiş. Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararına da karşı oy kullanmış…
Adamın bir sefer yasak savmak babından laiklik lafı etmesine takarsınız ya, adam korkmuş, doğal olarak altını ısrarla çizmiş. Başkan seçilmesi dolayısıyla basının karşısına çıkıp teşekkür konuşması yapan Kılıç başına gelecekleri bildiği için dört kez laikliği vurgulamış.
Bir, iki, üç, dört hatta on kez laiklik üzerine cümle kursaydı, üşenmeyip sayacaktınız. Zaten üşenmemiş saymışsınız. Eee şimdi ne olacak? Dört kez söyleyince irticacı yaftasını üzerinden atabildi mi? 50 kez deseydi ne olurdu? Veya bir kez deseydi. Veya hiç demeseydi?...
İnsanları bu kadar basit yargılarsanız, yaftalarsanız, korkutursanız, kişiliğini, kimliğini kaybeder, belki de istemeyerek böyle saçma sapan tekrarlarla konuşmasının insicamını bozar…
Haşim Kılıç’ı rahmetli cumhurbaşkanımız Turgut Özal atamış yüksek mahkeme üyeliğine. Muhafazakâr birisini atadı diye eleştiri oklarına maruz kalan Özal günahıyla sevabıyla öldü gitti. Ama aradan geçen 17 seneye rağmen Haşim Kılıç hala yan gözle bakılan birisi. Oysa bu kadar sene karısının başörtüsü mahkemeye ne zarar vermiş? Namazlı niyazlı olmasından kim ne zarar görmüş? Bunlar önemli değil mi? Önemli olan adamı sürekli sindirmek, aslı gibi davranmasını engellemeye çalışmak mıdır? Öyle ya, tüm yüksek mahkeme üyeleri aynı düşünmeli. Farklı düşünmek onlara yakışmaz!..
Basın toplantısından sonra bir gazeteci kalkıp dört nikâh yapacak mısınız? Şuan bilmediğimiz gizli bi eşiniz var mı falan diye sorsa iyi giderdi. Ne de olsa irticacılar dört eşliliği savunurlar ya! İrticacılar içki içmezler, içilmesini de istemezler ya, acaba Kılıç resepsiyonlarda içki içecek mi onlar gibi görünmek için. Onlara beleş içki servisi yaptıracak mı? Bir sürü soru var daha…
Yav bu eşinin başı örtülü olanlar ne diye yüksek mahkemeye üye olurlar ki? Başbakan, cumhurbaşkanı, bakan falan olurlar ki? Gidip camide namaz kılsalar ya diyorsunuzdur içinizden. Size göre yüksek makamlarda ne işleri var bunların öyle değil mi?
Emre Kongar kılıklı, her şeyi bildiğini sanan ama aslında gözünün önünü bile göremeyen adamlar gelmeli yüksek yerlere. İki de bi her fırsatta laiklik sakızı çiğneyen, çağdaşlığı kimseye bırakmayan, şarabın iyisinden anlayan Paris’te falan bulunmuş tipler yani…
Haşim Kılıç umarım tadında bırakır ve her basının karşısına çıktığında iki de bir laiklik, laiklik deyip durmaz. Uygulamalarında adam gibi bir laiklik görmek istediğimizi de ayrıca belirtelim ve kendisine başarılı bir başkanlık dönemi dileyelim…