"Dövme ve manikür hepatit sebebi olabilir"

Doç. Dr. Çetinkaya: "Yeterli hijyenin sağlanmadığı ortamlarda diş çekimi, dövme, manikür ve pedikür yapılması hastalığın bulaşması açısından risk yaratır"

İSTANBUL (AA) - Medical Park Gastroentereloji ve Hepatoloji Uzmanı Doç. Dr. Züleyha Akkan Çetinkaya, yeterli hijyenin sağlanmadığı ortamlarda diş çekimi, dövme, manikür ve pedikür yapılmasının hepatit virüsünün bulaşması açısından risk yarattığını bildirdi.

Çetinkaya, yaptığı yazılı açıklamada, kan, cinsel ilişki ve vücut sıvılarıyla buluşan hepatit nedeniyle her yıl 1 milyon kişinin yaşamını kaybettiğini belirterek, hepatit B virüsünün gerekli önlemler alınmazsa hamile bir anneden bebeğe de geçebileceğini aktardı. 

Hemodiyaliz hastaları veya sık kan nakli yapılması gerekenlerin de risk grupları arasında olduğunu vurgulayan Çetinkaya, "Yeterli hijyenin sağlanmadığı ortamlarda diş çekimi, dövme, manikür ve pedikür yapılması hastalığın bulaşması açısından risk yaratır. Bunun yanı sıra bazı hastaların öykülerinde herhangi bir risk faktörü bulunmuyor. Hangi yolla olduğu tam belli olmaz. Ama genellikle virüs içeren kan, tükürük gibi sıvıların açık yarası olan cilde teması sonucu olduğu düşünülüyor" değerlendirmesinde bulundu. 

Çetinkaya, tüm dünyada 350 milyondan fazla hepatit B, 185 milyondan fazla kişide de hepatit C virüsüne rastlandığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu oran Kuzey Amerika, Asya Pasifik Bölgesi'nde düşükken, Orta Doğu, Doğu Asya ve Kuzey Afrika'da yüksektir. Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği'nin yapmış olduğu TURKHEP 2010 çalışmasına göre ise Türkiye'de hepatit B taşıyıcılığı oranı yüzde 4, hepatit C oranı 0.95 olarak bulundu." 

- "Erişkinlerde yüzde 3, yeni doğan yüzde 90 kronikleşiyor"

Hepatit B'nin kuluçka döneminin 1-6 ay arasında olduğuna, genelde virüs alındıktan 2 ay sonra hastalığın başladığına, hepatit C'de ise  bu sürenin daha kısa olabildiğine dikkati çeken Çetinkaya, şöyle devam etti:

"Erişkin bir kişi virüsü aldıktan sonra akut hepatit B gelişir. Çoğunlukla hiçbir şikayet vermeden geçer. Bazen hafif grip benzeri semptomlar, eklem ağrıları, kırgınlık olabilir. Ancak binde bir oranında çok ağır geçirilip, karaciğer nakli gerektiren klinik duruma da sebep olabilir. Akut hepatit B erişkinlerde yüzde 3-5 kronikleşir. Ancak hepatit B yeni doğan döneminde alınırsa yüzde 90 kronikleşir. Kişide hepatit B varsa ve inaktif taşıyıcılık denen durum oluşmuşsa, kişi çoğunlukla tesadüfen yapılan bir kan testinde ortaya çıkana kadar durumdan haberdar olmaz. Bazen de kronik hepatit veya siroz ilerlemişse, halsizlik, vücutta sararma, idrar renginde koyulaşma, vücutta morluklar, karın şişliği, yemek borusu varislerinden kanama gibi ağır tablolarla da ortaya çıkabilir.

Hepatit C'nin ise kronikleşme oranı çok yüksektir. Erişkin bir kişi bu virüsü alırsa yüzde 70-80 kronikleşir. Genelde şikayetsiz olurken, bir kısım hastada halsizlik, yorgunluk, göz aklarında sararma, idrar renginde koyulaşma gibi, tüm hepatitlerde görülebilecek bulgulara da rastlanabilir. Kronikleşme hepatit C için sessiz ve sinsidir. Genelde ileri hastalık haline gelene kadar bir bulgu vermez." 

Çetinkaya, hastada taşıyıcılık saptanmışsa durumuna göre belirlenen periyotlarda takip gerektiğini anlatarak, tedavide yeni çıkan ilaçlarla yüzde 90'ların üzerinde başarı elde edildiğini bildirdi. 

Sağlık Haberleri

Beslenme Uzmanından Dubai Çikolatası Uyarısı
Türk Kızılay’dan AIDS iddialarına ilişkin açıklama
Koenzim Q10 Yok Sakatat Tüketin
Karapınar’da Dünya Diyabet Günü etkinliği
Mantarların Sağlık Üzerindeki Mucizevi Etkileri