Geçen ay içericinde Sabah gazetesinde bir yorum okudum. Dikkatle incelenmesi gereken bir yazı. Batılıların nasıl çift standartlarla ülkemi sıkıntıya sokmaya çalıştıklarının bir özeti. Özellikle de en son 15 şehitten sonra.
Sayın Erdal Şafak yazmıştı. 6 Ekim 2007 Sabah Gazetesi
“İspanyol polisi önceki gece Bask bölgesindeki Segura kasabasında bir toplantıyı basıp 22 kişiyi tutukladı. Kelepçelenip götürülenler Batasuna partisinin yöneticileriydi. Batasuna, Bask bölgesini İspanya'dan koparmak isteyen ayrılıkçı terör örgütü ETA'nın siyasal kolu.
Operasyon emrini yargıç Baltasar Garzon verdi. Hani şu 16 Ekim 1998'de Londra'da tedavi görmekte olan Şili eski diktatörü Augusto Pinochet hakkında çıkardığı uluslararası tutuklama kararıyla dünya çapında ünlenen yargıç. Pinochet 503 gün hastanede tutuklu kalmış, sonunda ülkesine iade edilmişti.
Garzon daha sonra kendini terörle mücadeleye adadı. İşte önceki geceki operasyon da bu mücadelesinin uzun zincirine eklenen son halka oldu. Tutuklananlar arasında Batasuna'nın sözcüsü Joseba Permach, iletişim sorumlusu Juan Jose Petrikorena, medyada sık sık boy gösteren Rufino Etxeberria ve Marije Fulluondo gibi Batasuna'nın önde gelen isimleri de bulunuyor. Garzon'un tutuklama kararının gerekçesi: "Yasağa rağmen siyasi faaliyette bulunmaları!"
Brüksel'den "Çıt" yok
Hiçbiri de terör eylemine karışmamış, üstelik geçen yıl ETA'nın ilan ettiği ateşkes sonrası Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero'nun başlattığı Bask sorununa çözüm müzakerelerine katılan bu Batasuna yöneticilerinin tutuklanmasını Avrupa Birliği tam bir suskunlukla karşıladı. Beş gün önce Batasuna'nın sözcüsü ve uluslararası ilişkiler sorumlusu Jose Alvarez'ı tutuklanmasına da AB'den "Çıt" çıkmadı.
Daha önce, geçen 8 Haziran'da Batasuna'nın bir numaralı yöneticisi Araldo Ortegi'nin tutuklanmasında da AB tam sessizliğe gömüldü. Bu suskunluk epey eskiye gidiyor. ETA'nın siyasal kanadı önce Herri Batasuna adıyla kuruldu. Yasaklandı. Euskal Herriarrok adıyla sahneye çıktı. Kapatıldı. Sozialista Abertzaleak adıyla yeniden kuruldu. Kapatıldı. Ezker Abertzaleak adıyla tekrar örgütlendi. Kapatıldı. Aukera Guztiak adıyla denedi. Kapatıldı. Son kez 2001'de Batasuna adıyla örgütlendi. O da 2003'te yine yargı kararıyla kapatıldı ve tüm yöneticilerine siyaset yasağı getirildi. Nedeni: "Terör örgütünü açıkça kınamamak ve teröristi terörist diye nitelememek." (Hayır, "Kardeşlerimize terörist demeyiz" gibi yaklaşımları kesinlikle yoktu.)
Batasuna yasağı delmek için geçen Mayıs'taki seçimlere "Yurttaş listeleri" adını verdiği bağımsız adaylarla ("Bin umut adayları" gibi bir şey) katılmaya kalktı, İspanyol adaleti hepsini yasakladı.
AB tüm bu gelişmelerde ağzını bile açmadı. O kadarla kalmadı, ETA'nın ateşkes ilanından sonra Zapatero hükümeti diyalog kapısını araladığında, AB'nin yasama organı Avrupa Parlamentosu'nun Avrupa Halkçı Parti grubu yayınladığı bildiride "Şiddetin durdurulması karşılığı siyasal talepler öne sürmek asla kabul edilemez. Bu, AB'nin dayandığı ilkelerin ve değerlerin ağır ihlali olur" dedi. Yani, "Ateşkese karşılık siyasi pazarlık" koşulunu veya beklentisini şiddetle reddetti.
Yani Genelkurmay Başkanımıza Barış düşmanı diyen ve ateşkesten bahseden Roth gibilerine rağmen”
DTP kongresinde yaşananlar herhangi bir ülkede yaşansa yer yerinden oynar. Teröre verilen bu destek o ülkeyi ayağa kaldırır. Anlaşılan bizim henüz ayranımız kabarmadı…..