Tavandan tabana, karşılıklı sorgulama ve dualaşma bilinci
Peygamberimizin hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiğinizden sorumlusunuz hadisi ışığında yönetici kavramını en geniş anlamıyla anlamalıyız. Durumuna ve konumuna göre her insan yöneticidir. Bir kinse aynı zamanda hem yönetici hem yönetilen olabilir. Sözgelimi evin reisi gibi, kadın da evinin yöneticisidir ve ondan sorumludur. Hizmetli, hizmet ettiği alanda yöneticidir. Hizmetli hem yönetilen ve hem de yönetici konumundadır. Aynı şekilde tavandan tabana herkes yönetim sanatının içerisinde bir rol alır. Örneğin amir memur, işveren işçi, öğretmen talebe vb.
Masum imam/yönetici anlayışı şiada vardır, ancak Sünnilerde de teoride olmasa bile pratikte vardır. Şöyle ki bizde yöneticiler pek sorgulanmazlar, zira onlar hep sorgulama makamındadırlar. Oların yaptıklarının ve söylediklerinin bir izahı yahut hikmeti vardır. Hâlbuki sorgulanmaz olan (Lâyüsel), her eylediğinde ve söylediğinde sayısız hikmet olan yalnızca Yüce Allah’tır. Zira O, dilediği her şeyi yapma hak ve yetkisine sahiptir, kimseye de hesap vermek durumunda değildir.
İslam’da ise, konumu ne olursa olsun yöneticiler de tıpkı teba gibi sorgulanır ve sorgulanmaya hazır olmalıdırlar. Hz. Ömer, Hudeybiyye dönüşü, imza attığı anlaşma sebebiyle peygamberimizi ağır bir şekilde sorgulamıştı. Bir peygamber olarak nasıl bu anlaşmaya imza koyarsın diyerek sonradan kendisinin de pişmanlık duyacağı bir şekilde Allah Rasülüne çıkışmıştı.
Her konuda en güzel örnek olan Peygamberimiz de bu imkânı ashabına tanımıştı. Bedir’de karargâh kurarken, kendi görüşünden vazgeçmiş ve ashabının görüşüne uymuştu. Hurma aşılaması konusunda, siz dünya işlerini benden daha iyi bilirsiniz, bildiğiniz gibi yapın buyurarak yine kendi görüşünden vazgeçmişti.
Halife olduğu zaman devriye gezen Hz. Ömer’e kocakarının verdiği cevap da aynı anlayışın ürünü idi. Ömer, halkının durumunu bilmeyecekti de ne diye o makama çıktı?
Nitekim aynı Ömer, halife seçildiğinde, yanlış yaparsan seni kılıçlarımızla düzeltiriz dedikleri için, yanlış yaptığı zaman kendisini kılıçları ile düzeltecek arkadaşları olduğu için Allah’a hamd ediyordu.
Bu meyanda bir yanlış uygulama da dualaşma ile ilgilidir. Genelde yöneticilere dua edilir, ama yönetici konumunda olanların maiyetlerine dua etmeleri pek yaygın değildir.
Hâlbuki Kur’ân, tüm müminleri Peygamberimize salat-selam okumaya/ona dua etmeye çağıırken, aynı şekilde peygamberimizin de ümmetine dua etmesini emreden ayetlerle doludur.
Sözgelimi, salavatı emreden ayette şöyle buyurulur: Ey iman edenler, içtenlik ve tam bir teslimiyetle peygambere siz de salat ve selam edin.[1]
Bunun gibi müminlerin zekatlarını toplamakla görevlendirilen peygamberimize hitap eden ayette, onlara dua etmesi özellikle emredilir: Onların mallarından, kendilerini onunla temizleyip arındıracağı bir sadaka al ve onlara dua et; çünkü senin duan, onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.[2]
Aynı şekilde ayetlerde[3] müminler için dua ve istiğfar emirleri yer alır.
Demek ki sorgulamak da karşılıklıdır, dualaşmak da. Hangi konumda olursa olsun her yönetici sorgulanmaya da hazır olmalı, maiyetindekilere dua etmeyi de ihmal etmemelidir. Evde, evin yöneticisi; iş yerinde işyeri yöneticisi, dairede amir ve diğer bütün yöneticiler, sorgulanmaya da dualaşmayı da bilmelidirler. Bu, yönetici tebaa adabı cümlesindendir.
[1] 33 Ahzab56.
[2] 9 Tevbe 103.
[3] Bkz. 3/159, 24/62, 60/12.