Dünya değişiyor. Hem de öyle bölge, bölge, kısmi olarak bir değişim söz konusu değil.
Dünya topyekün bir şekilde değişiyor. Bu değişimin baş kahramanı şüphesiz teknoloji.
Yirminci yüzyılın başında da dünya değişiyor deniyordu, ancak yirmi birinci yüzyıldaki değişim çok hızlı, çok baş döndürücü ve sarsıcı…
Bir insan elinde yüz gramlık bir telefonla yirminci yüzyılın başında onlarca kişinin emek vererek sarfettiği işleri birkaç tuşla yapıyor.
İktisatçılar buna emek yoğun ekonomiden bilgi yoğun ekonomiye geçmek diyorlar.
Bilgi yoğun ekonomi emeğin işgücünde kullanılmasını giderek azaltıyor.
Bu pandemi süreci ise bu değişim hızının adeta tetikleyicisi oldu.
Telefona yüklediğiniz pek çok uygulamayla ülkenin dört bir yanından her türlü malzemeyi kapınıza getirtebiliyorsunuz.
Bu getirtebildiğiniz eşyalar bir tırnak makası olabileceği gibi koskocaman bir prefabrik ev de olabiliyor.
Bu işlem öyle bundan elli altmış yıl önceki gibi onlarca kişinin emeğiyle gerçekleşmiyor.
Birkaç kişi milyarlarca liralık ticaret hacmini oluşturabiliyor.
Bunun anlamı daha az insana ihtiyaç duyulan bir ekonomi, bir sosyal ortam demek.
Bunun anlamı emeğinden başka verebileceği bir şeyi olmayan insanların giderek işsizlik halini yaşaması, işiz kalması demek.
Biz bu durumu 18. Yüzyılda görmüştük… Buhar gücüyle birlikte emek yoğun ekonomi sanayi yoğun ekonomiye doğru evrildiğinde…
Ancak yaşanan bu gelişme insan emeğine olan ihtiyacı daha da artırmıştı.
Şimdi ise insan emeğine duyulan ihtiyaç azalıyor.
Binlerce insanın yapacağı sıva işini bir işi bir çimento makinesi yaparken, on binlerce insanın yapacağı bankacılık finans işlemini şimdi bir telefon tuşu yapabilmektedir…
Bir lokantada onlarca garson çalışırken şimdi kurye uygulamalarıyla bir kurye ile onlarca garsonun, kominin yapacağı iş yapılabilmekte….
Teknoloji bir yandan kolaylığı getirirken öbür yandan insan hayatındaki en önemli şeylerden biri olan çalışma hayatını tamamen ve insan aleyhine bir şekilde dönüştürmektedir…
Bu yeni duruma uyum sağlamak muhakkak ki sancılı da olacak.
Çünkü yeni teknolojik kolaylıklar artık birilerinin eve ekmek götürmesinin önünde engel.
Toplumlar, devletler bu negatif durumu insan emeğinin kutsallığı ibaresi üzerinden yeniden inşa etmek durumunda.