İSTANBUL (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, turizmin barış ve kardeşlik için çok önemli bir sektör, önemli bir faaliyet olduğunu belirterek, "Bu yolda çaba gösteren herkesi aynı zamanda gönüllü bir barış elçisi olarak kabul ediyorum ve tebrik ediyorum." dedi.
Yıldırım, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Dünya Turizm Forumu'nun açılışındaki konuşmasında, turizmin farklı coğrafyalar, farklı kültürler arasındaki iletişimi artırdığını, bu anlamda küresel barışa ve kardeşliğe de çok büyük katkı sağladığını söyledi.
"Kişi bilmediğine düşmandır." diyen Yıldırım, insanlar bir araya gelirse, konuşursa, kardeş olursa, arkadaş olursa, güzel anılar bırakırsa, kavga, karışıklık ve anlaşmazlık olmayacağını kaydetti.
Başbakan Yıldırım, kişinin daha önce gittiği bir ülke hakkında karar alma durumunda kaldığında, önce o ülkeyi zihninde canlandırdığını, hatıraları tekrarladığını, alacağı kararı da bunlara göre oluşturduğunu vurgulayarak, "O bakımdan turizm, barış için, kardeşlik için çok önemli bir sektördür, önemli bir faaliyettir. Bu yolda çaba gösteren herkesi, aynı zamanda gönüllü bir barış elçisi olarak kabul ediyorum ve tebrik ediyorum." diye konuştu.
Eşsiz tabii, tarihi ve kültürel potansiyele sahip olan Türkiye'de turizm sektörünün yıllar boyunca gelişmeye, büyümeye devam ettiğini belirten Yıldırım, nereden nereye gelindiği ancak bu rakamlarla anlaşılacağı için birkaç göstergeyi paylaşmak istediğini söyledi.
Yıldırım, 2002'de Türkiye'ye gelen toplam turist sayısının 13 milyon civarında olduğunu dile getirerek, önceki yılda bu sayının 40 milyona yaklaştığını anlattı.
Turizm gelirlerinin 12 milyar dolardan 30 milyar doların üzerine çıktığını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Biz bu 2002'yi niye referans alıyoruz? Biz 2002'den beri Türkiye'de iş başındayız, AK Parti hükümetleri olarak. Dolayısıyla 15 yıllık bir süre içerisinde, kendi performansımızı kıyaslama imkanına sahibiz. Hükümet olarak, turizmi sadece ekonomik kalkınmaya katkı sağlayan bir sektör olarak görmüyoruz. Yalnızca ekonomik bir bakışla turizmi değerlendirmek eksik kalır, yetersiz kalır. Turizm, bunların ötesinde öncelikle kültürlerin buluşmasıdır, medeniyetlerin buluşmasıdır. Kültürlerin buluşmasını tesis ettiğimiz ölçüde, kültürlerin kaynaşmasını ve karşılıklı ön yargıların da kırılmasını sağlamış oluyoruz. Turizmi, kültürel etkileşime, milletlerin birbiriyle kaynaşmasına güç katan bir değer olarak görüyoruz. Uluslararası ilişkilerin pekişmesine, farklı toplumlar arasındaki güçlü dostlukların kurulmasına önemli bir araçtır, turizm. Kültürel yakınlaşmalar, ekonomik ve siyasi ilişkilerin de ivme kazanması turizm faaliyetleriyle yakından ilişkilidir."
- "5 bin eser ihya edildi"
Başbakan Yıldırım, her ülke gibi Türkiye'nin de turizmin ekonomik imkanlarından yararlanmayı isteyeceğini ifade ederek, bu doğrultuda eserleri yenilemeye, korumaya, gelecek kuşaklara aktarmaya çok büyük önem verdiklerini vurguladı.
Özellikle birçok medeniyete ev sahipliği yapan ülkede tarihin korunması ile restorasyonun büyük önem arz ettiğini ve tarihle bugünü buluşturmak için çok büyük çaba sarf ettiklerini dile getiren Yıldırım, 15 yıl içerisinde ecdat yadigarı 5 bin eseri ihya ettiklerini, onardıklarını ve bugünlere getirdiklerini kaydetti.
Yıldırım, 2002'de 198 olan müze sayısının bugün 220'ye ulaştığını, her yıl dev organizasyonlara ev sahipliği yapıldığını ve kültürel buluşmaların sağlandığının altını çizdi.
UNESCO tarafından 2007'nin Mevlana yılı olarak kabul edildiğini, Mevlana Celalettin Rumi'yi bilmeyen olmadığını aktaran Yıldırım, Mevlana'nın "Gel, gel kim olursan ol yine gel/Bizim dergahımız, umutsuzluk dergahı değildir." sözlerini anımsattı.
Binali Yıldırım, İstanbul'un 2010'da Avrupa Kültür Başkenti ilan edildiğini, 2011'de Erzurum'da Dünya Üniversiteler Kış Oyunları'nın düzenlendiği, 2013'te Akdeniz Oyunlarının Mersin'de gerçekleştirildiğini, aynı yıl Eskişehir'in Türk Dünyası Kültür Başkenti yapıldığını hatırlattı.
Botanik Expo 2016'nın Antalya'da başarıyla gerçekleştirildiğini, nihayet G20 Zirvesi'yle dünyanın 20 büyük ekonomisinin liderlerinin Antalya'da misafir edildiğini kaydeden Yıldırım, BM Dünya İnsani Zirvesi'nin de İstanbul'da gerçekleştiğini, İstanbul'un 2015'te ev sahipliği yaptığı 148 kongre ile turizmde dünyanın önde gelen şehri haline geldiğini belirtti.
Başbakan Yıldırım, ülke olarak turizmin her alanında merkezi konumu güçlendirmeye devam ettirmeye kararlı olduklarını, her ilin kendi kültürel ve doğal zenginlikleriyle bir cazibe merkezine dönüştürüldüğünü söyledi.
- "Bu topraklar, bu ülke kardeşliğin önemini bilir"
Başbakan Yıldırım, Türkiye'de ulaşımı kolaylaştırmak için birçok dev proje gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Son 15 yılda ülkenin her yerinde 6 bin 100 kilometre bölünmüş yolu 23 bin 500 kilometreye çıkardıklarını aktaran Yıldırım, "Havalimanı sayımızı, 26'dan 55'e yükselttik, bununla da yetinmedik şu anda yıllık yolcu kapasitesi 150 milyon olan dünyanın en büyük havalimanını da yapıyoruz. İlk etabını da 2018 Şubat'ında, seneye bu vakitte açmış olacağız." dedi.
Havacılıkta sloganlarının "Hava yolu, halkın yolu" olduğunu belirten Yıldırım, "Bu ülkede 2002'de uçakla seyahat eden yurt içinde yolcu sayısı, sadece 8 milyondu. Geçtiğimiz yıl bu sayı 86 milyona çıktı. Toplamda 160 milyonu geçtik, iç hatlar, dış hatlar... Eğer 3. havalimanının kapasitesi, dünyanın en büyük havalimanının kapasitesi 150 milyonun anlamı nedir diye düşünürseniz, bugün dünyadaki en büyük havalimanın kapasitesi 90 milyon. Ondan demek ki 60 milyon daha fazla kapasitesi var. (Dünyanın en büyük havalimanı) ABD'de Atlanta'dır, 90 milyon." ifadelerini kullandı.
İstanbul'a üçüncü havalimanını yaparken, "Ne gerek var bu kadar büyük havalimanına? Bu kadar yolcuyu nereden bulacaksınız?" şeklinde sorularla karşılaştıklarını aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bakın ben size söyleyeyim neden gerek olduğunu; 2002 yılında İstanbul Atatürk Havalimanı'nda sadece transit yolcu 1 milyonun altındaydı, geçen sene 40 milyon oldu. Transit yolcudan bahsediyorum. Geliyor, İstanbul'a, Afrika'dan geliyor, Avrupa'ya geliyor, Afrika'dan geliyor Uzakdoğu'ya gidiyor, Rusya'ya gidiyor veya tersi. 70'li yıllarda havacılığın merkezi Amerika'daydı. 80'li yıllarda Avrupa'nın batısına doğru geldi. 90'lı yıllarda Avrupa oldu. 2000'li yıllarda artık doğuya doğru devam ediyor, Türkiye. Şu anda havacılığın merkezi Türkiye'ye kayıyor. Bu tarihin tekerrürüdür. Bir zamanlar İpek Yolu ile Baharat Yolu ile doğudan batıya zenginlik için göç vardı. Şimdi artık zenginlik doğuya tekrar döndü, dolayısıyla da hicret batıdan doğuya doğru olmaya başladı. İster doğuya gidin, ister batıya gidin Anadolu'dan geçeceksiniz. Başka yolu yok. Bu topraklar, tarih boyunca bir buluşma noktası olmuştur. Kuzey ile güneyin, doğu ile batının buluştuğu medeniyetlerin kucaklaştığı topraklardı. Onun için bu topraklar, bu ülke kardeşliğin önemini bilir, krizlerin de ne olduğunu acı tecrübelerle bilir."
(Sürecek)
AA