“Dünyaları parçalayan ölüm oldum ben”
“Tarihte bugün ne olmuş” gibi bir merakım çocukluğumdan beri hep vardır. Bundan on yıl önce, yüz yıl önce tarihte bugün ne olmuş? Hatta bu oturduğum mekanda yüz yıl önce neler yaşanmış… Hep merak ederim. Mekan ve zaman arasındaki ilişki hep çeker beni... Mekan ve zamanın insandan bağımsız bir varlık olmadığını düşünürüm. Tarihlerin de öyle bahsedilip geçilen bir zaman dilimi olmadığına inanırım.
Mesela bugün 22 Nisan… 22 Nisan’da daha önce neler olmuş? Bundan on yıl, elli yıl ya da yüzyıl önce 22 Nisan sabahı insanlar neye uyanmışlar sizi hiç meraklandırmıyor mu?
Şöyle tarihin sayfalarını karıştırdığımızda 22 Nisan 1870 yılında dünya tarihini değiştirecek Sovyet Rusya’nın kurucusu Lenin’in doğduğunu görüyoruz. O sabah Lenin’in annesi herhalde böylesine önemli bir çocuğu dünyaya getirdiğini bilmiyordu. O çocuğun Rus İmparatorluğunu yıkıp, sınıf temelli bir devlet inşa edeceğini, komünizmin somut bir şekilde bir ülkede hayat bulmasını sağlayacak bir ihtilalin yaratıcısı olacağını düşünmemiştir. Tabi o çocuğun yarattığı iki kutuplu bir dünya sisteminin insanlığı büyük acılara sürükleyeceğini de bilemezdi. Sovyet Steplerinde, Kolhozlarında milyonlarca masum insanın kanına girecek bir rejimin temelini atacağından da hiç mi hiç haberi yoktu, kendisine masum gülücüklerle karşılık veren küçük Vladimir İlyiç Lenin’in böyle biri olacağını hiç mi hiç hesap edemezdi.
22 Nisan 1904 tarihinde de dünya tarihinin en önemli fizikçilerinden biri dünyaya gelir…O da tıpkı Lenin gibi insanoğlunun yeryüzü macerasının çok mühim bir yerinde yer alır. J. Robert Oppenheimer’ı 22 Nisan’da dünyaya getiren annesi tabiî ki böyle dahi bir çocuğu dünyaya getirdiğini o gün bilemeyecektir. Gerçi genetiğe inanıyorsak Fizikçi babasından bazı özellikler alabileceğini düşünebiliriz küçük Oppenheimer’in. Ancak o klasik bir fizikçi değildir… Tıpkı o da Lenin gibi tarihi değiştirir. Tarihi değiştirecek büyük ama bir o kadar da vahim bir buluşun mimarı olur. O gelecekte ilk atom bombasının öncüsü ve manhattan projesinin mimarı ünlü fizikçi J. Robert Oppenheimer olacaktır. Oppenheimer 16 temmuz 1945 günü new mexico çölünde dalgın dalgın yürürken, önüne ters dönmüş bir kaplumbağa çıkar, onu alır ve düzeltir, sonra usulca mırıldanır; "hiç olmazsa bunu yapabildim." o gün ilk atom bombası denemesi başarıyla sonuçlanmış patlama sonucu nükleer çağ başlamıştır. oppenheimer'in karşısına çıkan kaplumbağa patlamanın 0 noktasından kilometrelerce uzaklıktaki yerinde bombanın şok dalgasına maruz kalmıştır. Atom mantarından yayılan ışık tüm çölü aydınlattığından tirinty (kutsal teslis) adlı projenin ilk yöneticisi kennet bainebridge sabah karanlığında yayılan ışığa bakıp elinde olmadan; "işte şimdi hepimiz ....... çocukları olduk" demiştir, çevresindekilere. 6 Ağustos 1945 sabahı ilk atom bombası Enola Gay isimli bir bombardıman uçağı ile Hiroşima’ya atılır, 3 gün sonra ise Nagazaki’de etkisi onlarca yıl sürecek atom bombası patlar… Oppenheimer ise anılarında bhagavad-gita'dan şu dizeyi tekrarladığını söyler; "dünyaları parçalayan/ölüm oldum ben."
Evet tarihte bugün nelerin olduğuna dair merakım beni bu iki mühim adama, ama bir o kadar da vahim sonuçlara yol açan, bir çağa damgasını vuran bu iki ünlüye götürdü. Bizler gelecekte kimlerin neler yapabileceğini bilemeyiz, ancak geçmişte yapılanlara bakarak geleceğe dair yapmamız ya da yapmamamız gerekenler üzerine düşünebiliriz ne dersiniz?