İçimiz dışımıza sığmadığında ve hatta dışımız içimizi taşıyamadığında, dahası içimiz evrene sığmadığında koşun hızla koşun soluğu Zümer Suresi’nde alın.
Son zamanlarda şahit olduğumuz pek çok olay gösteriyor ki; insan insanlığını bir yerlere bırakmış durumda. Alışveriş çılgınlığının gün be gün arttığı zamanlardayız, öyle zamanlar ki ne acı sağımızda-solumuzda ihtiyaç sahibi kim var diye bakamayacak kadar kalınlaşmış boyunlarımız, tutulmuş. Dünya öylesi sımsıkı tutmuş.
İnsan, insanlığı ile olan alakasını kesmiş, hem de nasıl kesmiş yanlış yapan bir insanı gördüğümüzde durup tebliğ etmek nefsimize nasıl da ağır geliyor. Sanırım sırtımızdan sırıtan şeytan çalışmamaktan kilo almış olmalı. Artık bir şey yapmasına gerek yok. Uyarmadığımız insanları eleştirme hakkımız var mı? Hayır! Gördüğümüz ne kadar nahoş görüntü var ise bu bizim tebliğden bir olan Allah’ın dinine davet edemeyişimizden deyip içimizi inlettik mi?
Ahh, insan…
Bir çocuğun üzerinde bırakılan ahlaksız ne kadar iz varsa; bir ölüm, bir taciz, bir tecavüz, bir kötü söz! Ne varsa yani susuyorsak hala bu utanç olarak bir ömür yeter bize ve altını çize çize söylüyoruz eğitilmeli insanımız, eğitilmeli insanlığımız!
İnşa edilmesi gereken beton binalar değil, insanlık olmalı. Bana ne yahu, bilmem kaç albümü satmış sanatçılardan?! Bana ne, bunları güzelmiş gibi gösteren TV. Kanallarından?! Bana ne yahu! Hem bir de sana ne..! TV. Kanalları ahlaksız dizileri yayımlamaya, RTÜK uyamaya devam etsin bu olaylar da artmaya! Uyanmalı artık! İnsanlık elden gidiyor! Silahla yapılan savaştan daha tehlikeli medyanın savaşı!
Anlayabildik mi?
Anlatabildik mi?
***
O çok sevdiğimiz pembemsi dediğimiz, geçici her ne varsa, geçip gidecektir. Bizi ısrarla oyalıyorlar! Bizi ısrarla ekranlara, ahlaksızlıklara monteliyorlar! Biz ısrarla uyanmamak için direniyoruz…!
Düşünmek zahmetli bir iş sanki düşünmeye üşeniyoruz.
Allah’ım sen bizi bize bırakma!
Bizi topyekun kör kuyulara çekiliyoruz...