Ahmet Çakmak 16 yıl önce yaptığı sıra dışı eylemle, Türkiye'nin beceriksiz koalisyon hükümetlerinin pençesinde kıvrandığı, esnafın vergi ve enflasyon yüküyle ezildiği, hastane önlerinde, emekli maaşı kuyruklarında vatandaşın can çekiştiği bir döneme isyanın sembolü oldu.
4 Nisan 2001'de dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in önüne 'Sayın başbakanım al, ben bir esnafım' diye bağırarak yazar kasa fırlatan Çakmak'ın dünyada da ses getiren bu eylemi, tek partili güçlü iktidar döneminin önünü açan dönüm noktalarından biriydi.
Hafızalara kazınan o eylemin kahramanı olan 51 yaşındaki Çakmak'ın Ankara Etlik'teki evine konuk olduk. İki çocuk babası Çakmak'la o dönem yaşadıklarını ve referandum sürecinin konuştuk;
ENFLASYON EZİYORDU
Koalisyon döneminde esnaflık zor mu?
1997'de yapay çiçek satıyordum. Ama öyle bir enflasyon vardı ki, kazandığım para yeniden aynı malı almaya yetmiyordu. Her gün daha da dibe batıyordum. Bir gecede dolar iki katına fırladı. Dükkanı kapatıp malzemelerin hepsini sattım. Yazar kasayı da evde bir köşeye koydum.
Eylem kararını o zaman mı verdin?
Evet. Arkadaşlarım 'Seni vururlar' diyordu. Eylemden bir ay önce 155'i aradım, kendimi tanıtıp 'Başbakanlık binasında bir eylem yapacağım' dedim. 'Emniyete gel çay içelim' dediler.
O gün ölebilirdin, korkmadın mı?
Dibe vurmuş bir insanın psikolojisiyle hareket ediyordum. Gusül abdesti aldım. 'Allah'ım yanlış bir şey yapıyorsam engelle, doğru bir şey yapıyorsam yardım et' diye dua ettim. Eşime 'Hakkını helal et' dedim.
'Sayın başbakanım al, ben bir esnafım' diyerek yazar kasayı fırlattım. Çünkü durumu anlatan en iyi cümle buydu. Beni o dönemde herkes sevdi.
Çünkü saygısızca bir eylem değildi, son derece nazikçe yapılmış bir eylemdi.
EMEKLİ KUYRUKTA ÖLÜYORDU
11 saniyelik bir eylemdi ama etkisi büyük oldu değil mi?
Eylemim dünyada ekonomik krizin, ilk kez 'ekonomi diliyle' protesto edildiği bir eylem olarak kayıtlara geçti. Benim için 11 saniyelik bir olaydı.
Ve bugün 16 yıl geçmesine rağmen insanlar hala yazar kasa olayını konuşuyor. Ama artık 'yazar kasa' kelimesini duymaktan nefret ediyorum.
O dönem ile bu dönemi kıyaslar mısın?
Ben o günlerde para ödeyemediğim için hastanede rehin kaldım Emekliler kuyruklarda ölüyordu. Çocuğuma kitap defter alamıyordum.
Bu hükümetin yaptıkları çatılacak değil, takdir edilecek şeyler. Otobüse bedava binme hakkı verilen annemin gözünün içindeki o sevinci anlatamam.
Mesela eşimi ilk çocuğuma hamileyken hastaneye götürmüştüm. Kadın doktor 'Başını aç kadın' dedi eşime. Dayanamayıp üzerine yürüdüm. Şimdi bunlar aşıldı.
TABİİ Kİ 'EVET' DİYECEĞİM
Sizce yazar kasa eylemi Yeni Türkiye'nin miladı mı?
15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla dışarı çıktım. Bu halk öyle sokaklara sık çıkmaz. O dönemin 15 Temmuz'u yazar kasayı fırlattığım 4 Nisan günüydü. Esnaf sokaklara döküldü. Milletin canına tak etmişti ekonomik kriz.
Oyunuzun rengi belli mi peki?
Referandumda tabii ki 'Evet' diyeceğim. Bir kişinin dahi 'Evet' demesini sağlamak için herkesin elinden geleni yapmalı. Şu anki sistemle bir yere gidilmez.
7 Haziran'dan sonra gördük. Koalisyon dönemlerine geri dönmeyi kimse istemez artık. Bir daha bu ülkede yazar kasa atılmayacak.
O dönem bitmiştir. Mehmet Akif,'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın' diyor. Ben de 'Allah bu milletebir daha yazar kasa da attırmasın' diyorum.
'AFERİN' DİYEN ÇOK, İŞ VEREN YOKTU
Eylemden sonra ne yaptınız?
İşsiz günlerim çok oldu. Herkes 'aferin' diyor ama iş vermiyordu. Bir belediyede 7 gün çöpçülük yaptım. Ekonomik sıkıntımı dile getirdim.
Bunu hükümete karşı kullanmaya kalktılar. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde işe girince bu kez 'yandaş' dediler.
SABAH