“Toplum olarak okumuyoruz.” Klişe cümlesiyle başlarız her zaman konunun okumak olduğu her yazıya… Oysa toplum olarak okumak gibi bir eylem zaten mümkün olamaz. Aslında bu okumaktan bahsedenin bile ne kadar okuduğunu ele veren bir cümledir. İşin “edebiyatını yapma” ya gelince düzenli düzensiz sentaksta pek çok lafazanlık yapılabiliyor. Ha bu arada Edebiyat yapılır mı? O da ayrı bir tartışma konusu ki daha çok, “halkın seviyesine in-”en ya da “halka doğru” gidenlerin maharetlerinin neticelerini ortaya koyan en somut bir örnektir. Elde kargı kılıç, Köroğlu türküleri ile ortaya konulan edebiyat retorikleri ile bu iş, bu kadar olur. Ama konu bu değil…
Bu hafta kısaca Edebiyat dergileri üzerinde durmak istiyorum. Zira toplum olarak değil, fert olarak edebiyat dergilerini okumaya başladığımız zaman anlarız, okumanın önemini ve o zaman başlarız, popülizm adı verilen mankutlaştırmanın ürünü olan şeyleri okumanın entelektüellik olmadığını. O zaman anlarız, asırlardır dağa bayıra kuşa kediye türkü yakmanın literatürde yer almasının edebî bir birikim olmadığını… Her ne ise Harry Potter sihirleriyle büyüleye dursun kendi klasiğinden habersiz körpe zihinleri ve gelinler köprünün altında geçip saç bağını aça dursun biz köklü kültürün saklı olduğu iklimimizde süreli yayınlara bir göz atalım. Bakalım yeni şeyler söyleme azminde olan süreli yayınlardan neler var, okumanın ahkamını kesen kaç kişi haberdar ve kaçını takip edebiliyoruz bunların…
Aykırı Edebiyat: İlk kez Erol Kızıl ve Ali Genç tarafından çıkarılan edebi yapraktır (fanzin).
Daha sonraları Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı 1993 kayıtlı diğer öğrencilerin katılımlarıyla daha geniş kapsamlı olarak okuyucuya hitap etmeye devam etti. İlk sayıları A4 kağıda arkalı önlü fotokopi kağıdıdır.
1997 yılında 18. sayıdan itibaren 1994 girişli öğrenciler olan Ahmet Koçak, Bilal İbileme ve Erdal Can tarafından devam ettirilen "aykırı" A3 fotokopi kağıdı dörde katlanmış şekilde 8 sayfa çıkmaya devam etti. Asıl ününe bu zaman kavuşan "Aykırı", 28. sayıya kadar adı geçen ekip tarafından çıkarıldı.
"Aykırı" dergisini çıkaranlar daha sonraları Müsvedde Gibi[1], Açağ, bAŞKayOL[2], ayrı[3], Poem, Barbar, Dışardakiler, Taşra, La Poette Travielle gibi fanzin ve dergilerde kendilerini gösterdiler.
Derginin dağıtımı gönüllüler tarafından yapılıyordu. Kimlik bölümünde derginin sahibi: okuyucuları, yazılıydı. Daha çok sahafların bulunduğu mekanlarda herkesin görebileceği yerlere bırakılıyordu.
18. sayıdan itibaren yurt çapında yayılan "Aykırı" artık okur mektupları da alan ve Anadolu'ya posta pulu karşılığı yollanan bir dergi olmuştu. Bu sürede birçok dergi ve gazetede derginin tanıtımı çıkmış, söyleşiler yapılmış ve hatta bir radyo programında canlı yayına katılınmıştır.
Aykırı 29. sayısıyla Eylül 2006'da Emrah Ayhan ve Ahmet Koçak'ın editörlüğünde yeniden canlandırıldı. Derginin eski isimleri bir araya geldiler: Erol K., M. Ahmet Özyapıcı, Tarkan Başer, Emrah Ayhan ve Ahmet Koçak. Dergi artık elle yazılmamakta ve İnternette de yayınlanmaktadır. Yeni sloganları: "Sayfalar dolunca çıkar, kafa konforunu bozar." Yurt çapında yine gönüllüler tarafından çeşitli merkezlere bırakılan dergi, artık A4 kağıdının dikey olarak ikiye katlanmasıyla oluşan 12 sayfa olarak çıkmaktadır.
Aykırı, Ve Edebiyat Yayınları tarafından yakın bir gelecekte kitaplaştırılacak. "Aykırı Üçlemesi" adıyla 3 cilt halinde okuyucuya sunulacak olan kitaplardan ilkinde "Aykırı" dergisinin ilk 28 sayısı; ikincisinde Müsvedde Gibi, Poem, Açağ, bAŞKayOL, Barbar, Dışardakiler, Kuyu, Taşra edebiyat dergileri; üçüncü ciltte ise "Aykırı"nın 29. sayıdan sonrası kitaplaştırılacak. Proje Editörü M. Ahmet Özyapıcı'dır.(1)
Önümüzdeki hafta konumuza devam edeceğiz.