Allah’tan edebe muvafık olmayı dileyelim, edebi olmayan kimse Allah’ın lütfundan mahrumdur.
Edebi olmayan kimse sadece kendine kötülük etmiş olmaz, belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.
Mesnevi.1.79-80
Eğer her şey göründüğü gibi olsaydı Peygamber sav onca göz aydınlığıyla, keskin ferasetiyle yine de “Ya Rabbi bana her şeyi olduğu gibi göster” der miydi?
Güzel görünür çirkin çıkar, çirkin görürsün altı hazinelerle gizlidir.
Ey insan nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyorsun?
Nasıl her şeyi anladığını bildiğini iddia edebiliyor ve söylediklerinin, yapıp ettiklerinin mutlak hakikat olduğuna inanıyorsun?
Gördüğün, duyduğun, inandığın her şey gerçekmiş gibi sağa sola saldırıyor, kınıyor, ayıplıyor, lanetliyorsun?
Edepten lafı açtık ya; Edebi kimden öğrenelim?
TDK sözlüğü edebi toplum kurallarına uymak olarak tanımlamış. Mecazi olarak daha da geniş bir kavram lakin, tamam toplum kuralı olsun. Peki biz hangi toplumuz? Adımıza ne derler? Babaannelerimize dedelerimize göre edep olan bugün edepsizlik olmuş. Onlara göre edepsizlik olan birçok davranış bugün normalleşmiş. O zaman onlarla aynı toplum değiliz gibi görünüyor. Başka bir millet ve başka bir topluluk olmuşuz.
Geçtiğimiz günlerde şöyle bir hadise vuku buldu. Bodrumda ecnebi bir şarkıcı konser vermiş, ezan okununca İslam toplumunun edebi budur diye herhalde, şarkısını kesip beklemiş, güya bu topluma ait bir kısım zevatı devam et diye onu protesto etmişler. Hani sabah ezanına namaz uykudan hayırlıdır diye bir ibare eklenir ya. Bu zevat için de şarkı ezandan hayırlı hale gelmiş. Üstüne kitap yazılacak mevzu. Hatırlıyorum, biz ortaokuldayken arsada futbol oynardık. Ezan okununca durur ezanın bitmesini beklerdik. Ezan okununca radyo televizyon kapatılırdı eskiden. Hala birçok yerde devam eder bu uygulama. Peki hiçbir kutsalı olmayan bu insanlar kim? Ecnebi desen değiller. Müslüman desen onlara da benzemiyorlar. Hadi hiçbir kutsalları yok kabul. Lakin içinde yaşadıkları topraklarda beraber oldukları insanlara da saygıları yok. Edep yok. İrfan yok. Ezandan rahatsızlar, namazdan rahatsızlar, kendileri gibi giyinmeyenlerin giysilerinden rahatsızlar, sakalı, bıyığı sevmezler. Kendileri gibi olmayanlardan nefret ederler.
Dedik ya edebi kimden öğrenelim?
Bu edepsizlerden öğrenebiliriz. Baştanbaşa nefis olmuş akıl ve ruhtan bihaber bu zevat bizim için edep öğretmeni olabilir. Hiçbir şey bilmeseniz bile yaptıklarının tersini yapın yeter. Bizim kadim kültürümüzün de öğretisidir. “Nefis neyi dilerse tersini yap”.
İnsanlık tarihi edepsizlerin yüzünden yaşanılan felaketlerin de tarihidir. Musa as zamanında gökten inen yiyecekler edepsizlerin hani soğan hani mercimek demesi yüzünden kesildi. İsa as zamanında Allah duası bereketiyle yeniden gökten sofra indirdi. Yine bazı edepsizler güvenmeyip gelenleri saklamaya kalkıştılar ve yine kesildi nimet.
Şükür nimetin tuzağıdır der Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri.
Kardeşler biz İslam Ümmetiyiz. Biz edebi Kuran’dan öğreniriz. Peygamber sav den öğreniriz. Onun varisleri olan sünnetine sadık ulema ve meşayihten öğreniriz. O yüzden Kuran’a ve sünnete uymayan her davranış bize göre edebe mugayirdir bu böyle biline.
Hep medeniyet vurgusu yapıyorum yazılarımda, medeni olmak, başta kendimiz olmak üzere edebi öğrenmekle başlar.
Yine başladığımız gibi bitirelim:
Kim dost yolunda pervasızlık ederse erlerin yolunu vurucudur, namert odur. Edepten dolayı bu felek nura gark olmuştur ve yine edepten dolayı melekler masum ve tertemiz olmuştur. Mesnevi.1.90-91.
Unutma, şeytan edepsizliği ve küstahlığı yüzünden kapıdan sürülmüştür.