İki haftadır, bu satırlarda Hollanda’daki Türk ekmeği’ne yapılan hileler, Hollanda’da Türk baklavasına gösterilen lakaytlığı anlatmaya gayret ettim. Aynı duyarsızlığı et sektöründe, sucuk, kuru gıda ve diğer alanlarda da görmemiz mümkün.
Adam yıllanmış ceviz içini, fındık içini tekrar kavurarak baklavalarda kullanıyor. Bu ve benzeri konularda haftalarca yazabiliriz. Zira iki haftadır gerek sözlü gerek yazılı gelen reaksiyonları burada dile getirmeye kalksam emin olun yemek kültürümüz altüst olur.
Neler anlatıyorlar neler!
Yazılmamak kaydıyla anlatılanları duydukça, insanın yemek yemesi bir hayli güçleşiyor. İnsanın iştahı kaçıyor.
Yoğurt’tan ne isterler bilmem ki?
Varsın yoğurt bir iki hafta sonra koksun. Adam yenisini alsın. İçine koyulan bir madde ile neden aylarca yoğurdun ekşimesi ve bozulması önleniyor bilmem ki?
Daha neler neler?
İki avro’ya bir kilo kıyma satılıyor kasaplarda. Bu kıymadan lahmacun yapılıyor. Hem bizim çocuklarımıza hem Hollandalılara satılıyor bu ucuz lahmacunlar. Peki bu kadar ucuz kıymanın içinde ne var Allah aşkına?
Bu insanların hiç mi vicdanları yok.?
Vicdanlı olanlar elbette var. Allah’tan korkanlar var elbette.
Amsterdam West’teki “Anatolia” kasabından Uğur beyle konuşuyoruz bir düğün esnasında. Üç kilo kıymayı nasıl 10 avroya veriyorsun soruma gelen cevap çok manidar.
Abi, emin ol, zarar yapıyoruz. Bir defa kampanyada bu fiyatı duyurduk. Bir daha geri adım atamıyoruz. Kıyma’dan zarar ediyor diğer etlerden kazanmaya çalışıyoruz diyor Uğur bey.
Devamla etlerimizi de kendimiz kesiyoruz. İsteyenler gelip bizzat görebilir. Bu iş bize babadan geçme. Babama da dedemden geçme. Kasaplık biz de tam dört kuşak boyunca bie meslek olmuş diyor. Eyvallah diyoruz. Amsterdam’da eti nereden alacağımızı, yani işin erbabını öğrenmiş oluroyuz böylece.
Evet. Avrupa’da ve Hollanda’da girişimcilerimiz her geçen gün çoğalıyorlar.
Sayıca kendileriyle övünmekteyiz.
Ancak yaptıkları ve ortaya koydukları daha doğrusu iş ahlakları ile de kendilerinden iştiyakla bahsetmemiz gerekiyor.
Bozuk mal satan, hileli ekmek üreten, kalitesiz baklava yapan ehliyetsizleri girişimcilerimiz kendi aralarında kurmuş oldukları bir tür ahilik mekanızmasıyla bertaraf etmeliler.
Hem Türk esnafının adını kötüye çıkartacak işler yapan hem temsil ettiği kültürün ürünlerini bozan sözde girişimcileri sektörden dışlamalılar.
Bu bir ahlak meselesidir elbette!
Geçmişimizde oluşturduğumuz ve birbirlerini kontrol eden, terbiye eden ahilik sistemini girişimcilerimiz mutlaka bilmeli ve öğrenmeliler. Ahilik sistemini aynen almamız belki mümkün olmayabilir ancak, tecrübe edilmiş o sistemden faydalanmak hem girişimcilerimizin hem insanlığın faydasına olacaktır.
Ahilik sistemiyle tanışacak kasap bozuk et satamayacak, fırıncı kaliteli un kullanacak, baklavacı kokmuş ceviz içi kullanmayacak, baharatcı tarihi geçmiş kuru yemiş satamayacaktır.
Söz girişimcilerimizin kendi aralarında kuracakları sisteme gelince, Hollanda’daki Türk girişimcilerimizin toplandıkları kuruluşlarımızın bu yönde bir şeyler yapıp yapmadıklarını doğrusu merak ediyoruz?
Hollanda’da Türk girişimci dernek ve vakıflarımızı gelecek hafta ele alalım…