Türkiye jeopolitik konum itibariyle dünya üzerinde etkin olduğu kadar politik konumuyla da etkilidir. Orta doğu başta olmak üzere İslam coğrafyası üzerinde sert esen kan kokulu fırtınaları dindirecek olanda dillendirecek olan da Türkiye’dir. Zira Türkiye Osmanlı Devleti gibi büyük bir devletin torunudur.
Osmanlı devletine baktığımız vakit gördüğümüz şudur ki; 637 senelik İslam nizamı ile yönetilen topraklar ve bu topraklarda büyük çapta sıkıntıların yaşanmamış olması. Gayrimüslimlerin yakınlarına yazdıkları mektuplarında “Osmanlı’ya sığının” ifadesi Osmanlı’nın yönetiminin başarılı olduğunun en güzel kanıtıdır.
Hal böyle iken elbette Osmanlı’nın devamı niteliğinde görünen Türkiye’de etkinliğini devam ettirmektedir. Osmanlı Devleti’nin yıkılışını salyalı ağızlarla bekleyen dış güçler aynı şekil de Türkiye’yi de kaosa sürüklemeye çalışıyorlar. Gezi olayları, dershaneler, paralel yapılanma derken cumhurbaşkanlığı seçimlerine geldik. Burada bir not düşmek de fayda var. Daha önceki dönemlere baktığımızda her seçim bir sıkıntı arifesi olmuştur fakat son dönemlere baktığımızda oldukça rahat seçim yapan bir millet olduk.
Burada duralım, Cumhurbaşkanlığı seçimleri…
10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kulvarda 3 isim karşımıza çıkıyor:
Recep Tayyip ERDOĞAN
Ekmeleddin İHSANOĞLU
Selahattin DEMİRTAŞ
Son adayı kadrajımıza dahi almadan iki isim üzerinden konuşalım 10 Ağustos’u.
Recep Tayyip ERDOĞAN;
26 Şubat 1954 (Kasımpaşa?) doğumlu RTE “Milli Görüş” kimliği ile Sayın ERBAKAN’IN talebesi olarak başladı siyasi hayata. 2002’de Milli Görüş kimliğini çıkarıp Adalet ve Kalkınma ceketini giyer. Siyasi yasağı kalkar kalkmaz Başbakan olan ERDOĞAN 2002’den bu yana 12 senelik Adalet Ve Kalkınma Partisi’nin genel başkanlığını yürütmektedir.
Ekmeleddin İHSANOĞLU:
26 Aralık 1943 yılında Kahire’de doğdu.
2004 senesinde Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’IN talimatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği görevine getirildi.
Görevini hakkiyle yaptığı söylenemez. İslam ülkeleri zulüm altında iken harekete geçmemesi ve yahut diğer bir ifade ile sessiz kalması özellikle Mısır konusundaki tutumu unutulmayacaktır. Öyle ki Mısır’daki zulüm karşısındaki tavrı nedeniyle Sayın Başbakan ile de ter düştüğü bilinmektedir. 20’den fazla üniversiteden ödül alması ve yahut fahri görevler atfedilmesi elbette ki görevini yaptığı kanısını taşımaz.
CHP teşkilatının hazırladığı el broşüründe Sayın İHSANOĞLU’nun Kur’an’ı Kerim’i hıfzettiği ve amel ettiği yönünde bir ifade var ve sayın ERDOĞAN’ın sadece okuduğu diye bir ifade geçmektedir.
Güldüm açıkcası aşırı gülünç bir durum. Bu adamlar, zamanında Kur’an ulemasını asmadılar mı? Ezan’ı Türkçe’ye çevirmediler mi? Kur’an eğitimini yasaklamadılar mı? Bu adamlar ya kendileriyle ters düşüyorlar ve yahut kendilerini bulmaya çalışıyorlar.
Sayın başbakanın İHL mezunu olduğunu bilip sıkıntı çıkarmadılar mı? Yoksa hepsini unuttular mı?
Sayın İHSANOĞLU;
“ İsrail elbette kendilerini terörist saldırılara karşı koruyacaktır.” İfadesiyle hiç de şuurlu bir izlenim vermiyor. Zira Orta doğunun özellikle Filistin’in hali gözler önündeyken hiçbir şekilde harekete geçmemesini neye bağlayabiliriz?
Şimdi birileri kalkıp birilerini sempatik ve şirin göstermeye çalışmasın bu ülke ERDOĞAN’IN yaptığı doğru ve yanlış icraatları biliyor.
İHSANOĞLU için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir. Çünkü Sayın İHSANOĞLU kim olduğu tam bilinmemekle beraber CHP ve MHP’nin çıkardığı aday olması hasebiyle zaten kura birkaç sıfır yenilerek başladı. Ne diyelim ki birine rey vereceksek kim olduğundan ziyade Hakk’a ve hukuka ne kadar riayet ettiğine bakılmalıdır.
Tayyip ERDOĞAN sanal çerçeveden bakıldığında halkın adayı olarak görünüyor peki İHSANOĞLU kimin adayı? Milletimiz neye göre kime oy verecek? Gerek ERDOĞAN’ı gerekse İHSANOĞLU’nu ne kadar tanıyoruz? Ve yahut diğer bir ifade ile bizi ne kadar temsil ediyorlar?
İslam dünyası kan ağlarken biz nerede duruyoruz?
…
Düşündürücü sorulara girmeden; Rabbim Hakk’ın hâkimiyeti için canla başla çalışacak idareciler versin.
Selam ve dua ile.