AMMAN (AA) - LEYS CÜNEYDİ - Ürdün, son yıllarda, ABD ile ittifakının yanı sıra, Körfez ülkelerinin en önde gelen müttefikleri arasında yer aldığı klasik iş birliği ağını korumasına rağmen, Amman yönetimi içinde bulunduğu ekonomik darboğazı aşmak için bölgede yeni ittifak arayışlarına girdi.
Ürdün, 2018'in şubat ayında Washington'un beş yılda 6 milyar 375 milyon dolarlık destek vermesini sağlayan stratejik ortaklık konusunda ABD ile bir mutabakat zaptı imzaladı.
Körfez ülkeleri, benzer şekilde Ürdün'deki protestolar sonrası düzenlenen Mekke Zirvesi'nde, Amman'a toplamda 2,5 milyar dolara varan yardım paketi açıkladı. Katar da Haziran 2018'de tek başına Ürdün'e 500 milyon dolarlık yatırım ve Doha'da 10 bin Ürdünlü gence iş fırsatı sağlayacağını duyurdu.
Ancak bütün bu yardımlar Ürdün'ü bölgedeki olaylardan etkilenmesi sebebiyle düştüğü ekonomik krizden çıkarmaya yetmedi.
Ürdün'ün misafir ettiği 1,3 milyon Suriyeli, Arap Baharı öncesinde ekonomik zorluklarla mücadele eden Amman yönetiminin bütçesine her geçen yıl ek yük getirdi.
Bunun yanı sıra, savaşın getirdiği risk ortamı ve iki ülke arasındaki ticaret hacmine vurduğu darbe sonucunda, Ürdün ekonomisini giderek daralttı.
- Sokak protestoları hükümeti devirdi
Ürdün hükümetinin, geçen yıl parlamentoda görüştüğü, akaryakıt, motorlu taşıtlar, elektrik, ithalat gibi geniş bir yelpazede ürün ve hizmetlerde vergi artışı yasa tasarısı, Ürdünlüleri geniş katılımlı protestolarla sokağa döktü.
Ürdün'de protestocuların öfkesini dindirmek için Başbakan Hani el-Mulki koltuğunu kaybetti. Göreve gelen, Başbakan Ömer er-Rezzaz da halkın öfkesi sonrasında zor durumdaki bir ekonomiyi devraldı.
Ürdün hükümeti, IMF'nin bütçe dengesi için talep ettiği tedbirleri uygulamakta zorlanırken, 2019 yılı bütçesindeki cari açığı yaklaşık 910 milyon dolar şeklinde tahmin ettiklerini duyurdu.
- Yeni müttefik arayışı
Bugüne kadar uluslararası yardımları temel ekonomik girdileri arasında tutmayı başaran Ürdün hükümeti, ekonomik krizden çıkmak için ittifak ağını genişletme çabalarını da bu dönemde hızlandırdı.
Amman yönetimi, bu süreçte, ilişki ağını Ankara'dan Bağdat'a yeni başkentlere genişletmeye çalıştı. Ürdün Başbakanı Rezzaz, göreve gelmesinin ardından ilk yurt dışı ziyaretini 26 Aralık'ta Türkiye'ye gerçekleştirdi.
İki ülke arasında 2011 yılında hayata geçen serbest ticaret anlaşması Ürdün tarafından 2018 yılında tek taraflı olarak durdurulmasının ardından gelen ziyaret, uzmanlar tarafından Ürdün'ün bölge ülkelerinde ekonomik ortak arayışı şeklinde yorumlandı.
Aynı şekilde, Ürdün ve Türkiye, 2018 yılında Suriye savaşı, Filistin meselesi gibi bölgesel krizlerde benzer pozisyonlar sergileyerek ortak tutumlarını güçlendirdi.
Ürdün Başbakanının ziyaretinden kısa bir süre sonra, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safdi, iptal edilen anlaşmayı telafi etmek adına iki ülkenin ticaret hacmini artırma konusunda fikir birliğine vardığını duyurdu.
- Petrol zengini Irak
Ürdün Başbakanı Rezzaz'ın bir diğer durağı, Ürdün'ün sınır komşusu, petrol zengini Irak oldu. Ürdün, 2003 yılındaki Irak savaşının ardından uygun fiyatlı petrol tedarikçisi ve değerli bir yakın pazarını yitirmişti.
Ürdün'ün Irak'a yeniden yönelmesinin ardından, Bağdat yönetimi de benzer şekilde komşusuyla ilişkilerini geliştirmek için adım attı. Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih'in liderliğindeki bir heyet Amman'ı ziyaret etmiş, benzer şekilde Irak Maliye Bakanı Fuad Hüseyin de geçen yıl Amman'ı ziyaret eden isimler arasında yer almıştı.
- "Ürdün bakış açısını değiştirmeli"
Ürdün Üniversitesi Siyaset Bilimleri Öğretim Görevlisi Bedri el-Mazi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ürdün'de yaşanan protestoların Amman'ın eski veya yeni ittifak arayışlarından önce bir iç muhasebe yapması gerektiğini ortaya çıkardığını belirtti.
Mazi, "Ürdün hükümetinin, Ortadoğu'daki stratejik ortaklıklarını gözden geçirmesini gerekiyor. Ürdün sokaklarında yaşananlar, Amman'ın bakış açısını değiştirmesi ve ülkesindeki kalkınma projelerine odaklanmasını gerektiriyor." diye konuştu.
Dış yardımlara dayalı bir ekonomik modelin bağışçı ülkelerin keyfiyetine bağlı olması nedeniyle Ürdün için sürdürülemez hale geldiğine işaret eden Mazi, "Amman'ın ulusal projelerine odaklanması gerekiyor. Sonrasında, eski ittifaklarını yitirmeden, kendisine daha geniş bir alanda hareket etmesini sağlayacak yeni müttefikler aramalı." ifadelerini kullandı.
Mazi, Ürdün'ün dış politikasındaki seçenekleri çeşitlendirme eğilimlerinin görülmeye başladığına işaret ederek, Türkiye ve Irak ile yakınlaşmanın bunun göstergesi olduğu değerlendirmesinde bulundu.
- Dış yardımlar Ürdün'ün ekonomik girdisinin yüzde 30'unu oluşturuyor
Ürdünlü Uzman Mazin Merci ise Amman'ın siyaseti ve ekonomisinin bağlı olduğu sınırlar gereği dış ittifaklara mecbur olduğunu belirterek, "Filistin meselesi, Ürdün'ü tarihi boyunca dış ittifaklara bağımlı kılan unsurların başında geliyor. İkinci olarak Ürdün, ekonomik olarak dış yardımlara bağlı bir ekonomik kalkınma modelinin dışına çıkamıyor." değerlendirmesini yaptı.
Dış yardımların Ürdün'ün ekonomik girdilerinin yüzde 30'unu oluşturduğunu belirten Merci, çevre ülkelerde yaşanan savaşların "ticari, ekonomik ve sosyal" açıdan Ürdün'e olumsuz etki ettiğine değindi.
Merci, Irak'ın Ürdün açısından en önemli tedarikçi ve pazarlar arasında yer aldığını ancak Bağdat'ın savaştan sonra bu pozisyonunu kaybettiğini belirterek, "Türkiye ile ilişkilerinde iki ülkenin birbirine çekimi söz konusu. İki ülke ilişkileri daima iyi seviyede oldu. Türkiye, Ürdün'ün baş ithalat ortakları arasında yer aldı. Serbest ticaret anlaşmasının iptalinin hata olduğunu düşünüyorum ve teknik sebeplerle gerçekleştiğine inanmıyorum. Bunun arkasında Suudi Arabistan'ın baskısı olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Türkiye'nin bölgede önemli bir ekonomik, siyasi ve askeri güç olduğuna işaret eden Merci, Ürdün-Türkiye ilişkilerinin iki ülkenin ortak çıkarlarına bağlı olduğunu belirterek, özellikle Filistin meselesi başta olmak üzere, iki ülkenin ortak hareket ettiğine işaret etti.
-"Ürdün, dış politika seçeneklerini çeşitlendiriyor"
Ürdünlü Ekonomi Uzmanı Muin el-Kattamin de Ürdün'ün ilişkilerini bölgedeki tüm ülkelerle güçlendirmesi gerektiği görüşünü paylaşarak, örneğin Suriye'nin 2011 yılı öncesinde Ürdün ürünleri için önemli bir pazar olduğuna değindi.
Ürdün'ün klasik ittifak ekseninden çıkmak gibi bir çabası olmadığını belirten Kattamin, "Amman'ın, Suriye ve Irak sınır kapılarını açması, Türkiye ile ilişkilerini büyük ölçüde geliştirme çabası, Ürdün'ün Amerika'nın güdümünden çıkacağı anlamına gelmiyor." diye konuştu.
Kattamin, Amman'ın başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle ilişkilerinin aynı şekilde iyi düzeyde devam ettiğini belirterek, "Ürdün'ün, Suriye, Irak ve Türkiye ile yakınlaşması dış politika seçeneklerini çeşitlendirmesi anlamına geliyor. Bu eskiden gelen müttefiklerini tasfiye ettiğini göstermez." yorumunu yaptı.
Ürdün geçen ekim ayında üç yıldır kapalı olan Suriye ile sınır kapısını yeniden açma kararı almıştı.