ANKARA (AA) - GÖKHAN ERGÖÇÜN/BAHATTİN GÖNÜLTAŞ - Türkiye'nin "ekonomik kalbi" İstanbul'un olası bir depreme karşı güçlendirilmesinin, can kayıplarının önlenmesinin yanında ekonomik kayıpların azaltılmasını da sağlayacağı belirtiliyor.
Pamukkale Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Özgür, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, İstanbul'un, Türkiye'nin ekonomik kalbi olduğuna işaret ederek, gerekli tedbirler doğru şekilde zamanında alınmazsa meydana gelecek olası bir depremin, Türkiye ekonomisine yıkıcı etkisinin milyarlarca dolar olacağını söyledi.
Özgür, İstanbul'un hem kamu hem de özel sektör anlamında ulaşım (kara, deniz, hava), finans, altyapı ve güvenlik gibi hizmetlerin merkezi konumunda bulunduğuna dikkati çekerek, "İstanbul'daki deprem başka yerlerden farklı olacaktır. Türkiye ekonomisine yıkıcı etkisi oldukça yüksek olacak ve ekonomi çalışamaz hale gelecektir. Kurtarma ve yeniden yapılandırma faaliyetlerinden kaynaklanan maliyetler de artacaktır." diye konuştu.
Depremlerin etkilerinin iki kademeli olduğunu belirten Özgür, bunlardan ilkinin doğrudan yıkım, ikincisinin de deprem bölgesinde yaşayan insanların bölgeyi terk etmesi sonucu ekonomik hareketliğinin yok olması olduğunu söyledi.
Özgür, depremlerin özellikle petrol kimya sanayinde bazı önemli sanayi yangınlarına da yol açtığına işaret ederek, İstanbul'daki ekonomik faaliyetlerden mümkün olanlarının stratejik bir planlamayla Anadolu'ya kaydırılmasının ülkenin ekonomik sürekliliği için şart olduğunu dile getirdi.
- "Hasar tespiti çok zor yapılır, ekonomik faaliyetler durabilir"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sigorta Eksperleri İcra Komitesi Başkanı Yalçın Kaya da İstanbul merkezli olası bir depremin Türkiye ekonomisini zora sokacağını söyledi.
Kaya, "Büyük ölçekli depremlerle ABD ve Japonya gibi teknoloji devi ülkeler de başa çıkmakta zorlanıyor. İstanbul gibi büyük bir metropolde oluşacak bir depremde hasar tespiti çok zor yapılır. Ekonomik faaliyetler durabilir. 17 Ağustos sonrası devletin yaptığı en önemli düzenleme Doğal Afet Sigortaları Kurumunu (DASK) kurmasıdır." dedi.
- "Poliçe yenileme oranı düşük"
TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Başkanı Hüseyin Kasap da İstanbul'da olası depremin ekonomik maliyetinin çok yüksek olacağını ifade etti.
Tapu devri, elektrik ve su abonelikleri işlemlerinde DASK'ın zorunlu hale getirilmesinin poliçe oranını yükselttiğine işaret eden Kasap, buna rağmen oranın istenilen seviyede olmadığını belirtti. Kasap, zengin bir bölge olan Marmara'da poliçe oranının yüzde 55 olduğunu, DASK'ın 4,7 milyar dolarlık bir teminatı karşılayabilecek durumda bulunduğunu bildirdi.
Kasap, 17 Ağustos depreminden sonra verilen depremden korunma eğitimlerine işaret ederek, şunları söyledi:
"Şimdi bu eğitimler yok gibi bir şey ama halk çok şey öğrendi. DASK kuruldu, zorunlu deprem poliçesi getirildi. Tapu, elektik, su aboneliklerinde poliçe kontrolü poliçe oranını artırdı ama bir yıl sonra yenileme oranı düşük oluyor. Yeniler sisteme girdikçe poliçe artıyor. Sürekliliği sağlayamıyoruz. Hayatın başka bir gerçeği depreme karşı tedbir olarak karşımıza çıktı. Kentsel dönüşüm. Bu bir şans. Ayrıca ülkenin ekonomik olarak büyümesi yeni ve lüks konut talebini patlattı. Bu konutlar depreme dayanıklı konutlar. Asıl tedbir bu oldu. Çünkü deprem öldürmüyor, dayanıksız evler öldürüyor. İlk zamanlar binaların güçlendirilmesi herkesin gündemiydeydi, şimdi unutuldu. Hükümet önümüzdeki 10 yılda kentsel dönüşüm için ciddi bir yol haritası çizmiş durumda, bence en önemli tedbir bu olacak."
- 17 milyar dolarlık ekonomik kayıp
Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Konur da olası depremin kısa ve uzun dönemde ülkenin mali politikalarına etkisinin olacağını, ama önceden alınacak tedbirlerin ekonomik kayıpları azaltacağını söyledi.
Konur, 17 Ağustos depreminde toplam maliyetin (kayıplar) Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğine (TÜSİAD) göre 17 milyar dolar, Dünya Bankasına göre 12-17 milyar dolar olduğunu belirterek, "Yine TÜSİAD’ın değerlendirmesine göre deprem, 1999 yılı GSYH'nin yüzde 9’unun, Dünya Bankasına göre yüzde 6,3-9’unun kaybına neden olmuştur." dedi.
- Türkiye ekonomisinin kalbi İstanbul'da atıyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, geçen yılın sonu itibarıyla Türkiye nüfusunun yüzde 18,5'i (14 milyon 804 bin 116 kişi) İstanbul'da yaşıyor.
Türkiye'nin Gayrisafi Yurt İçi Hasılası'nın (GSYH) yaklaşık üçte birini sırtlayan İstanbul, vergi mükellefleri açısından da başı çekiyor. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) verilerine göre Türkiye'de Mart 2017 itibarıyla 1 milyon 829 bin 553 gelir vergisi mükellefi bulunurken, İstanbul'da bu sayı 487 bin 174 olarak kayıtlara geçti. Buna göre, Türkiye'deki her 4 gelir vergisi mükellefinden 1'i İstanbul'da bulunuyor.
Aynı dönemde İstanbul, 272 bin 957 kurumlar vergisi mükellefiyle ülkedeki toplam mükellef sayısının yüzde 37,4'üne ev sahipliği yaptı. Geçen yıl tahakkuk ettirilen 651 milyar 822 milyon liralık verginin, 280 milyar 798 milyon lirası İstanbul'da ödendi.
TÜİK verilerine göre, Türkiye geçen yıl 142,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, bu rakamın yüzde 53,4'üne denk gelen 76,2 milyar dolarlık kısmı İstanbul tarafından sağlandı.
Geçen yıl yapılan 198,6 milyar dolarlık ithalatın da 116 milyar dolarla yüzde 58,4'ünü İstanbul'daki firmalar gerçekleştirdi. Böylece Türkiye'nin 341 milyar 162 milyon dolarlık dış ticaret hacminin 192 milyar 178 milyon dolarlık bölümüne denk gelen yüzde 56'sı İstanbul tarafından yapıldı.
AA