İSTANBUL (AA) - ERHAN CİHAN ÜNAL - Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) yarınki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faizlerde değişiklik beklemiyor.
Küresel ve jeopolitik gelişmelerin Türk lirasındaki (TL) değer kaybını tetiklemesiyle enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklerin artması ve görünümün bozulması sonucu Merkez Bankası'nın perşembe günü yapacağı PPK toplantısında faizlerde bir değişiklik öngörülmüyor.
Ziraat Bankası ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, PPK toplantısına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, parasal genişleme konjonktüründe enflasyonun, bazı ülkelerde merkez bankaları hedefinin altında kaldığını, bazılarında ise hedefin üzerinde seyrettiğini ifade etti.
Küresel ekonomide beliren "reflasyon" konjonktüründe, enflasyon oranlarının hedeflere doğru yakınsadığına işaret eden Yılmaz, bu kapsamda gelişen ülkelerin düşük ve yüksek enflasyonlu olmak üzere ikiye ayrılabileceğinden bahsetti.
Yılmaz, düşük enflasyonlu ülkelerin para politikasını normalleştirme arayışındaki gelişmiş ülke merkez bankaları ile senkronize hareket ettiğini vurgulayarak, "Çekya, Polonya, Güney Kore akla ilk gelen örnekler. Bu ülkelerde enflasyon oranları hedefe yakınsadıkça faizler artış baskısıyla karşı karşıya. Enflasyonist ülkelerde ise faiz indirim döngüleri görüyoruz. Rusya, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan, Endonezya bu grupta yer alan ülkelerden. Bu ülkelerde enflasyon hedefe doğru iyileştikçe merkez bankaları faizleri indiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve Meksika'nın ise yüksek enflasyonlu ülkeler grubunda bekleme olduğunu aktaran Yılmaz, her iki ülkede bu yıl enflasyon oranlarının ani yükseldiğini anımsattı.
- "Tüketici enflasyonu aralık ayı ile birlikte düşüş sürecine başlayabilir"
Yılmaz, Türkiye'de son beş yılın enflasyon ortalamasının yüzde 8,3 olduğunu anımsatarak, enflasyonun şu anda bu rakamın üzerinde bulunduğunu bu nedenle, sıkı para politikası duruşunun korunduğunu söyledi.
Tüketici enflasyonunda aralık ayı ile birlikte düşüş sürecinin başlamasını öngördüklerini aktaran Yılmaz şunları ifade etti:
"Genel anlamı ile hem merkez bankasının kendisi hem de piyasa enflasyon patikasında hemfikir. Mart ayına ulaştığımızda tüketici enflasyonunun yüzde 7'lere üretici enflasyonunun da yüzde 8'lere ulaşarak iyileşmesi mümkün. Ancak çekirdek enflasyon hizmet fiyatlarındaki katılık nedeniyle önümüzdeki seneden önce gevşemeyeceğe benziyor.
Önümüzdeki ocak ayında yeni yıl fiyat ayarlamalarının tamamlanmasıyla enflasyon beklentilerinde gerileme başlayabilir. Bir diğer konu da merkez bankasının beklenti anketinin geçmiş verilere hassasiyeti. Genellikle gerçekleşme doğrultusunda beklentiler şekilleniyor. Eğer aralık ayında beklediğimiz geri çekilme ortaya çıkarsa ocak ayında yeni yıl fiyat ayarlamalarının tamamlanmasıyla beklentilerde düşüş için uygun ortam belirebilir."
Yılmaz, merkez bankasının yeni düzenlemesinde yılda sekiz kez toplandığını anımsatarak, bu nedenle ocak ayından sonraki ilk toplantının mart ayında gerçekleşmesini beklediklerini bildirdi.
Enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin ocak sonrası dönemde ortaya çıkacağını göz önüne alırsak merkez bankasının politika duruşunu değiştirmek için mart ayını bekleyeceğini söyleyen Yılmaz, yakın vadede fonlama maliyetinin mevcut seviyelerinde sürdürüleceğini düşündüklerini aktardı.
-"TCMB'nin sıkı duruşunda belirgin gevşeme beklemiyorum"
Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvci Tokalı da, TCMB'nin sıkı duruşunda değişiklik olması için, öncelikle enflasyon dinamiklerinden iyileşme sinyallerinin alınması gerektiğine dikkati çekti.
Tokalı, yıl sonundan itibaren baz etkisinin yıllık enflasyonun düşmesine yardımcı olacağına dikkati çekerek, "Kalıcı bir dezenflasyon sürecinden bahsetmek için, gıda enflasyonunun kontrol altına alınmasına yönelik önlemlerin sonuç verdiğinin gözlenmesi, hizmet enflasyonu direncinin kırılmasına yönelik gelişmelerin gözlenmesi, talep kaynaklı enflasyon baskısının bulunmaması, kurun belli bant içindeki hareketinin devamı gibi destekleyici unsurların sürmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Küresel normalleşme ile ilgili belirsizliklerin sürdüğü mevcut konjonktürde TCMB'nin sıkı duruşunda belirgin bir gevşeme beklemediğini belirten Tokalı, 2018 yılında da küresel normalleşmenin yavaş ilerleyebileceğine dair öngörülerinin altında, enflasyonda düşüşün de eşlik etmesi halinde, ortalama fonlama maliyetinde gevşemenin gözlenebileceğini söyledi.
- Para piyasalarının risk algısında bozulma var
DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Strateji Yönetmeni Orkun Gödek, genel piyasa yaklaşımına paralel bir şekilde ekim ayı PPK toplantısında herhangi bir faiz aksiyonu alınmasını beklemediğini bildirdi.
Eylül ayı ortasından bu yana küresel risk iştahının para piyasaları ayağındaki risk algısında bozulmanın söz konusu olduğuna dikkati çeken Gödek, ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin sağladığı mevcut avantajın dahi TL'nin bu ortamda değer kaybetmesine engel olamadığını kaydetti.
Gödek, kurun seviyelerinden ziyade TL'nin oynaklığının ve öngörülebilirliğinin enflasyon açısından kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Bu nedenle son yaşanan hareketi de göze aldığımızda 2018'in ilk çeyreğinde TCMB'den beklenen kısmi finansal koşul gevşemesinin ikinci çeyreğe doğru ötelenebileceğini düşünmeye başlayabiliriz." dedi.
Enflasyonun TCMB'nin para politikasında belirleyici unsur olduğunun altını çizen Gödek, 12 Ocak'tan bu yana uygulanan mevcut politikanın da iki çıkış noktasından birisinin yine enflasyon olduğu bilgisini verdi.
AA Finans'ın, PPK toplantısına yönelik beklenti anketine katılan 20 ekonomist faizlerde değişiklik beklemiyor. TCMB, PPK'nın eylül ayı toplantısında politika faizini yüzde 8'de, faiz koridorunun alt ve üst bandını sırasıyla yüzde 7,25 ve yüzde 9,25 düzeyinde, GLP borç verme faiz oranını da yüzde 12,25'te sabit tutmuştu.
AA