Başlıktaki sözün tamamı şöyle: Ele verir talkını, kendi yutar salkımı…
Talkın malum: Ölüye mezarı başında söylenen söz…
Samanyolu Televizyonu’nda yayınlanan iki dizi var…
Hani, yok Taşkent’te, yok Sille’de, yok Tatköy’de çekiliyor derken bir de bakmışız Kilistra’da çekilen Tek Türkiye ve Şefkat Tepe’den bahsediyorum…
Bu diziler Konya’da mekân bulunca da ‘işte Konya’da da film çekiliyor’ diye sevinen, hatta film setlerine giderek mübarekleri tebrik eden zevata, ta o zamandan seslenmiştim…
Hikâyesi Güneydoğu Anadolu’da geçen filmlerin Konya’da çekiliyor olmasının neresi iyi…
Demek ki Konya’da da gelişmemiş yerler var, anlamına geliyor bu dizilerin mekân olarak Konya’yı tercih etmeleri…
Nihayetinde bana söyleyin…
Asmalı Konak dizisinin Göreme’ye sağladığı katkıyı bu iki dizi Konya’ya sağlayabilmiş midir?
Bir Allah’ın kulu da, Tek Türkiye ya da Şefkat Tepe burada çekildi diye, mevzubahis mekânlara gelmiş midir?
Bunu geçelim…
Diziler muhteva itibariyle yoğun mesaj yüklü…
İşte ‘başka Türkiye’nin olmadığı’, ‘kardeşçe geçinmek gerektiği’ falan hikâye ediliyor…
Buna sözümüz olamaz.
Lakin bu iki dizinin Kilistra’da yapılan çekimleri esnasında ve sonrasında ortaya bırakılan tablo, metin yazarından yönetmenine, oyuncusundan set ekibine kadar herkesin ‘mesaja ihtiyacı olan’ kişiler olduklarını ortaya koyuyor…
***
Haftasonunda bölgeye tırmanış için giden dağcı ekipten benim de kıymetli abim Mali Müşavir Fikret Küçükmumcu anlattı ilkin…
Kilistra’yı film seti olarak kullanan -bu sözüm ona- sanatçı tayfası canım abidelere yapmadıklarını bırakmamışlar…
Duvarlara koca koca çiviler çakmışlar, yazılar yazmışlar…
Kilisenin tepesine hoyratça, tahtadan bir haç saplamışlar, burada çukur oluşmasına neden olmuşlar…
Daha neler…
***
Konuyu hızlıca araştırmak istediğimde geçtiğimiz aylarda bisikletleriyle bölgeye giden Emin İlker Palaz’ın internette paylaştığı benzer düşünceleri görüp hemen kendisini aradım…
Bisiklet severler olarak 10 Temmuz’da Murat Yılmaz ve Murat Suvari ile birlikte Kilistra’ya gittiklerini, gördükleri manzara karşısında şok olduklarını anlattı…
Şunları söyledi: Tek Türkiye dizisinin sahne dekorları, kullanılan araçların büyük bir kısmı burada bırakılmış. Köy halkı da bu görüntüden rahatsız. Biz gezerken buraya gelen yabancılar da hoşnut olmadılar bu görüntülerden. Çektiğimiz fotoğrafları ve izlenimlerimizi ‘kulturvarlikmuze@kultur.gov.tr’ adresine de ilettik
***
Bisikletçilerin Kilistra ziyareti Temmuz’da gerçekleşmişti…
Bizim dağcı arkadaşlarsa Pazar günü oradaydılar…
Yani Kilistra’nın çığlığını o gün bugündür duyabilen bir yetkili yok…
Tarihi bölgeyi kendi emekleriyle oluşturdukları set gibi pervasızca kullanan ekip bir de çöplük muamelesi yapmışlar buraya. Mobilya takımları, revir çadırı ve malzemeleri (sahne dekoru), gaz maskeleri, orijinal ölçülere yakın yapılmış maket silahlar, bilgisayar, kıyafet dolapları, sahne kıyafetleri ve sahne ekipmanlarını bırakıp gitmişler…
Geldikleri gibi de gitmemişler anlayacağınız.
***
Şimdi biz son çare olarak Vali’mize soralım… O da soracağı yerlere sorsun…
-Tek Türkiye ve Şefkat Tepe dizilerinin Kilistra’da çekimi için izin alınmış mıdır, alınmışsa hangi makamdan izin alınmıştır?
-Çekim ekipleri bölgede film çekmek karşılığında bir bedel ödemiş midir?
-Film çekilmeden önce ve çekimden sonra bölgede tespit yapılmış mıdır?
-Bölgedeki tahribatın boyutları ne düzeydedir?
-Tarihi mekanın zarar görmemesi için herhangi bir kontrat imzalanmış mıdır, imzalanmışsa bölgeye verilen tahribatın tanzimi nasıl gerçekleşecektir?
-Film çekimleri sona eren ekipler, tarihi mekanı ardiye olarak kullanmaya devam etmektedirler, bunun karşılığında kira bedeli ödeyecekler midir?
-Setten geriye kalan malzemelerin tarihi mekandan kaldırılması için bir çalışma başlatılacak mıdır?
Sözün bittiği yerdeyim, umarım Kilista'yla kendisini ilgili hisseden birisi çıkar da bu ayıbın hesabını sorar.
Umarım, sorar.