Ne yoğun bir hafta sonu geçirdik yav öyle...
Hüseyin Üzmez’in düştüğü durum...
Konyaspor bir gol atıp ligi garantileyemedi...
Okyanus grubuna yapılan emniyet baskını...
Askerliğinin bitmesine ramak kalan delikanlıların cenazeleri...
Moralimiz, sinirimiz bozuk bir şekilde...
Gittiğimiz düğünde pirincin fiyatı artmış diye abandık pilava, akşam yemeğine yer kalmadı...
Sonra pazartesi...
Geldik baktık ki, Hürriyet gazetesi hala Hüseyin Üzmez’le uğraşıyor. Son aylarda belirgin şekilde Müslüm-Fadime haberlerine benzer arayışların tezahürü bunlar tabi...
Buldukları en küçük ayrıntıyı abartıyorlar...
Ali Kırca büyük televizyon ankormanı iken otel odasında bir kadınla özür dilerim ‘sevişiyordu’ ve bunu herkes gördü, ama hiç böyle bişey olmamış gibi. Adam çıkıyor siyaset meydanı yapıyor, ona buna laf ediyor. Hani Hürriyet’in manşetleri...
Üzmez’i hiç savunamam, ama Hürriyet’i de...
Cumhurbaşkanı Gül’ün 17 yaşındaki oğlu şirket kurmuş. Şirket dediysem beş bin lira sermayeli...
Hürriyet tutmuş bunu analiz etmiş. ATO Başkanı Sinan Aygün, ‘ihale alacağına şirket kurmuş, destekliyorum’ demişse de bu açıklama küçücük bir yer bulmuş sayfada. Vay efendim bu çocuk daha küçük imzası geçmez, babası da ‘sorumlu’ tutulamaz, ne olacak şimdi? Sanki ortada bir suç var ve Gül ortadan sıvışmış...
Ayıp mayıp falan yok artık. Doğan grubu gemi azıya almış, vuruyor gitsin...
Bu iktidarın ilk iki üç senesini hatırlıyorum da Hürriyet’i mürriyeti başbakanın ağzına bakıyordu. Bütün yazarlar övgü yarışındaydı. Her şey fıstık gibi gidiyordu. İktidar da bunları bişey sandı, hep yanlarında arkalarında duracağını düşünerek...
...
Çocuktum, caminin hoparlöründen ‘eli gaşşık dutannar filanın düğününe buyursunlar gelsinler’i ilk duyduğumda. Annem elime bir kaşık verdi ve gideceğim yeri tarif etti...
Gittim, bir kenarda benim emsal çocukların yanına. Bir sofraya oturttular ve karnımı doyurdum. Olup biteni tam anlayamasam da bu anonsu caminin hoparlöründen her duyduğumda aklıma kaşık ve yemek gelirdi...
Hele düğün sezonundaysanız. Eylül ayından kışın ortasına kadar...
Şimdiki gibi pilavın üstüne kuşbaşı et gelmezdi. İlk tepsi pilavın üstünde kaburgada bir orta eti olurdu. Sonraki pilavlar etsiz gelir, zerde ile yenilirdi...
Konyalıysanız bilirsiniz, pilavın önemini...
Ama pirincin bir gün ülke genelinde kaos gibi sunulacağına inanmazdım. Hala da inanamıyorum. Pirince zam gelmiş...