Gündemi sallayan MİT-PKK görüşmesi kayıtları Taraf yazarı Emre Uslu'nun da gündeminde. Kaydın kimler tarafından ve neden sızdırıldığını sorgulayan Uslu, iç bağlantıları olan bir yabancı istihbarat servisini işaret etti.
Sözkonusu kaydı yapanların görüşmeyi seçimler öncesinde sızdıracağı yönünde duyumlar aldığını ancak emin olmadığı için yazmadığını kaydeden Uslu, esas amacın barış görüşmelerine son vermek olduğunu savundu.
İşte Emre Uslu'nun "MİT-PKK görüşmesi" başlıklı yazısı:
MİT-PKK görüşmesinin internete sızması, beklendiği gibi olay yarattı. Tartışmalar iki noktada odaklanmış durumda. İlki, görüşmenin içeriğiyle ilgili. Görüldüğü kadarıyla görüşmenin içeriğine ilişkin beklenen tartışma ve sokak hareketleri için kasetin içeriği tek başına yeterli olmayacak. Hatta içerik olarak daha kötü kayıtlar olabilir. Zira Öcalan’ın açıklamalarından MİT ve askerlerin Emniyet’i Öcalan’a şikâyet ettikleri izlenimi ediniyorum. Öcalan yaptığı açıklamalarında MİT ve Genelkurmay’ın iyi, Emniyet’in kötü olduğunu ifade etmiş, bu analizini de gelen heyetlerden aldığı bilgilere dayandırmıştı. Öcalan’ın bu açıklamasından sonra PKK’nın eylemlerinin polise kaydığını artık herkes görüyor.
İkinci tartışma konusu, elbette görüşmeyi kimin sızdırdığı bilgisi. Bana göre her iki tartışma da çok önemli ve birbirinden ayrılmaz tartışmalardır. Ama öncelikle herkesin merak ettiği ikinci kısımdan başlayayım. Twitter hesabımdan da paylaştığım bendeki bilgi şu şekilde. Seçimlerden bir süre önce görüştüğüm ve genellikle bilgi ve analizlerine güvendiğim bir devlet yetkilisi bana, devletin Öcalan ile anlaşmaya vardığını, seçimlerden sonra ev hapsi de dâhil olmak üzere PKK’nın silahları bırakması ve barışın gelmesi koşuluyla birtakım düzenlemelerin yapılacağı bilgisini vermişti. Ancak seçimlere gidilirken gördüğü riski de şu şekilde ifade etmişti: PKK-MİT görüşmeleri yurtdışında bir ülkede yapıldı. Ancak bir yabancı istihbarat servisi bu görüşmeleri kaydetti. Özellikle içeride Ergenekon yapıları ile en azından taktiksel ve stratejik bağlantıları bulunan bu istihbarat servisi bu görüşmeyi seçimden önce sızdırabilir. Bundan murat AKP’nin zarar görmesidir ve AKP’ye zarar vermektir.
Doğrusu o dönemde AKP’nin seçimi kazanmaması için ortaya konulan ayak oyunlarını oldukça sık yazdığımdan ve her şeyin seçim için meşru görüldüğünü sıklıkla ifade ettiğimden bu bilgiyi kullanmaktan çekinmiştim. Hem biraz uçuk bulmuş hem de böylesi bir bilgiyi kullanıp bilgi doğru olsa bile görüşme kaydı sızdırılmazsa güvenilirliğim zedelenir kaygısıyla bilgiyi kullanmamayı tercih etmiştim.
Ancak o konuşmada geçen bazı bilgileri daha sonra başka kaynaklardan da teyit ettikçe zaman zaman kullanmıştım. Örneğin devletin Öcalan ile anlaştığı bilgisini bundan bir süre önce yazmıştım ve Taraf da manşet yapmıştı. Şimdi internete düşen kayıtlar o bilginin doğruluğunu bir kez daha ispat etti.
Yine hepimizin dikkatinden kaçan ve Başbakan’ın seçimlerden önce yaptığı bir konuşmada MİT-Öcalan görüşmelerinin hükümetin direktifi ile yapıldığını açıklaması da aslında o bilgiyi doğruluyordu. Bu konuda Başbakan’ın Öcalan’ın beklediği mesajı bu bilgiyi kamuoyuna açıklayarak yaptığını ifade etmiştim. Şimdi gelinen noktada, Başbakan görüşüyor ki bu kaydın seçimden önce yayınlanması olasılığına karşı ön almak için o açıklamayı yapmış olabilir.
Yani işin özeti devlet Başbakan da dâhil bu kayıtın bir yabancı gizli servisin elinde olduğunu biliyordu. Bunun kritik bir zamanda sızacağını da bekliyordu. Bu kritik zamanın seçimler öncesi olacağını tahmin ediyorlardı ama bu tahmin doğru çıkmadı.
Çok büyük olasılıkla da kayıtın bir yabancı ülke gizli servisinin elinde olduğu bilgisinin Türk muhataplarıyla paylaşılması operasyonun düğmeye basıldığı tarihtir. Herkes kaset şimdi neden internete düşürüldü sorusunu soruyor ama asıl soru şu: Devlet ve PKK liderleri yabancı bir ülkede görüşmeler yaparken bu görüşme kayıtlarının bir yabancı ülke gizili servisinin elinde olduğu ve seçimler öncesinde sızdırılabileceği fısıltısı neden yayıldı? Neden ta biz gazetecilerin kulağına kadar geldi bu bilgi?
Bu bilgi yayıldı çünkü o gizli servis PKK liderleri ile yapılan bu girişimi sekteye uğratmak istiyordu. Türk istihbarat birimleri de bu oltayı yuttu ve sürdürülmesi gereken o görüşmeleri kesti. Devlet görüşmelerin güvenliği kaygısı ve gerekçesiyle o görüşmelerin yurtdışında yapılmaması kararı alırken İmralı ile görüşmelere devam edildi. İşte bu durum PKK içindeki liderlik mücadelesi veren bir grup tarafından panikle karşılandı.
Yani devletin kendilerini sattığını, sadece Öcalan’la görüşmelerin barış için yeterli olmayacağını düşünmeye başladılar. Bu nedenle de biraz da panikle saldırılarını arttırdılar. Saldırıların başlatılması sürecinde şahin tavrıyla öne çıkan Mustafa Karasu’nun bu görüşmelerde yer alıp aynı zamanda birden bire şahinleşmesini nasıl açıklayacağız? Belli ki Karasu da kendi tabanı nazarında görüşmelerin çökmesi nedeniyle yaşadığı olumsuzluğu bastırmak için daha şahin bir tavır sergiliyor. Devletin sertleşmesi de biraz bu hayalkırıklığının göstergesi.
Yani bu görüşmelerin önce fısıltı gazetesi yoluyla Ankara’da dolaşıma sokulması sayesinde beklenen sonuca böylece ulaştılar ve çatışmalar başladı. Aynı kayıtların internete verilmesinden maksat ise muhtemelen yeni görüşmelerin önünü kesmek –kaset PKK’ya yakın siteden yayına sokuldu– ve çok daha önemlisi önümüzdeki günlerde yeni bir plana zemin hazırlamak içindir.
Yukarıda da belirttiğim gibi kaset tek başına AKP’ye zarar vermez. Hatta AKP’nin yararına sonuçlar da doğurabilir. Ancak PKK’nın önümüzdeki günlerde yoğun çatışmalar ve sürekli öldürmeleri ile hatta çok sayıda asker veya polise saldırıp batıya çok sayıda şehit gelmesiyle plan ikinci evreye geçmiş olacak. Bir yandan PKK asker, polis öldürerek aynı zamanda batıda da bir dalgalanma yaratmak için birtakım ”sivil toplum” kuruluşları protesto gösterileri veya Kürtlere saldırılar düzenleyebilir. Unutmamalı ki o istihbarat servisinin Türkiye’de eli uzun birileri, açılım yapalım derken hiç açılmaması gereken yerleri açmış olabilirler. Bu bakımdan önümüzdeki günlere dikkat!