Son zamanlarda sık sık salgın hastalıklar gündemin birinci maddesi.
Gerçekten zor bir durum, özellikle de bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmek çok zor.
Sınırları aşıyor, denizleri aşıyor bir şekilde sizi buluyor.
Bu nedenle oldukça dikkatli olunmalı.
Her kış çeşitli grip salgınlarından binlerce insan hayatını kaybediyor dünyada.
Bir grip deyip geçilmemesi gerektiğinin en büyük kanıtı her yıl gripten binlerce insanın hayatını yitirmesidir.
Allah muhafaza ne tür hastalık olursa olsun insan için zararlıdır.
Ölümcül olmasa bile insanın hayat enerjisini düşürür, iş yapma kapasitesini düşürür, halsizlik, çaresizlik kimi zaman fizyolojik hastalığı psikolojik bir soruna dönüştürebilir.
Bu nedenle bedenimizi, ruhumuzu sağlıklı tutmaya özen göstermeliyiz.
Çünkü nihayetinde insan ruh et ve kemikten müteşekkil bir varlık.
Hangisi işlevini yitirmeye başlarsa başlasın sonunda bütünü sarar ve sizi hayattan koparır.
Sağlıklı ruhlarımız, sağlıklı bedenlerimiz olsun ki, geleceğe sağlıklı nesiller bırakalım.
Geleceğe insanlığa faydalı eserler bırakmak için de kendi beden ve ruh sağlımızı yitirmememiz gerekiyor.
Dünyanın geleceği konusunda kurgu yapanlar maalesef çoğu defa kara ütopya yazıyorlar.
Dünya şöyle güzel olacak, ya da şöyle güzel bir toplum inşa edilecek diyen bir kurgu neredeyse yok gibi.
Gelecekte böyle bir dünya olacaksa güçlü kalmalı, güçlü nesiller yetiştirmeliyiz.
Demek ki daha çok mücadele edeceğimiz bir döneme giriyoruz.
Daha dayanıklı insanların hayatta kalabileceği bir dünya bizi bekliyor.
Koskoca Kanunu Sultan Süleyman boşuna demiyor ‘Halk içinde yok muteber devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”
Ancak görünen o ki gelecekte bir nefes sıhhatten daha çok şey gerekecek bize….
En büyük servetin sağlık olduğu gerçeği tüm zamanların değişmez gerçeği olarak kalacak…