Türkiye Cumhuriyeti Devleti uzun yıllardan beridir iç karışıklıklar ve sınırlarımızda küresel güçlerin kontrolü altındaki terör örgütleri üzerinden oluşturulmaya çalışılan yapay sorunlar nedeniyle kafasını bir türlü kaldıramamıştır. Ne zamana kadar? 1980’li yılların son dönemlerinde ağırlığını hissettirmeye başlayan doğalgaz enerji ihtiyacı ile birlikte dünyada yeni bir dönem başlamıştır, şeklinde okuyabiliriz! Türk Devleti jeo-stratejik konumu gereği bu tarihten itibaren hem kendi ihtiyaçlarını gidermek, hem de Avrupa’nın enerjisine de çözüm getirebilmek hedefleri doğrultusunda bir dizi doğal gaz ve enerji hatları notasından anlaşma ve sözleşmelere imza atmıştır. Türk Devletinin enerji aktarım hatlarının çözüme yönelik girişimleri sürekli olarak akametle sonuçlanmıştır! Neden? İçerideki siyasi, sosyal ve ekonomik krizlerle boğuşturulmak suretiyle enerji zaviyesindeki tüm girişimlerinde hiçbir zaman bir adım ileriye gidememiştir! Neden ve nasıl olabilirdi? Neler oluyordu? Tanımlayamadığımız bir el sürekli olarak yapmış olduğumuz tüm bu hamlelerin önüne geçmek için her şeyi yapıyordu? Peki, kim veya kimler bunları yapıyordu? Tabii ki Türk Devleti ve Türk milletinin bağımsız politikalar geliştirmemesi için girişimlerde bulunan iç ve dış mihraklar! 15 Temmuz hain darbe kalkışması sonrası engellerinden bir bir kurtulan Türk Devleti her alanda olduğu gibi enerji konusunda da çok etkin bir konuma geçmeye başlamıştır! Akdeniz ve Doğu Akdeniz’deki enerji bölgelerindeki doğal gaz arama çalışmalarında Türk Devletinin yapmakta olduğu hamleler ise bir kenarda durmaktadır!
Türkiye’nin coğrafi konumu, doğusundaki Hazar Denizi havzası ve güneyindeki Ortadoğu bölgesinin zengin petrol ve doğalgaz kaynakların, büyük tüketim pazarı olan Avrupa ve açık denizlere ulaşımı açısından büyük bir önem arz etmektedir. Türkiye’nin bu konumu, enerjide sadece Enerji Koridoru değil aynı zamanda bir Enerji Üssü olma stratejisiyle de uyumlu hale gelmektedir. Türkiye, Rusya ve Azerbaycan ile geliştirdiği işbirliğinde, hem enerji ihtiyacını uygun koşullarda karşılamakta, hem enerji koridoru oluşturmakta, hem de rafineri ve diğer enerji yatırımlarının önünü açarak enerji üssü haline gelmesini sağlayacak fırsatları yakalamaktadır. Doğalgaz hatları, stratejik açıdan pek çok ülke için çok önemli bir konudur! Türkiye’nin jeopolitik konumu gereği, Asya’dan Avrupa’ya uzanması gereken enerji hatları, topraklarımız üzerinden geçmektedir. Bir başka deyişle topraklarımızdan çıkmayan enerjinin transferinden devlet ve millet olarak, hem maddi olarak gelir elde ediyor, hem de enerji ihtiyacımızı daha ucuza karşılayabiliyoruz.
1980’li yıllardan itibaren günümüze kadar, Türk Devletinin imzalamış olduğu enerji ve doğalgaz anlaşmalarına kabaca bir baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır. Rusya – Türkiye doğal gaz boru hattı; Alternatif enerji kaynaklarının araştırılması çalışmaları sonucunda, 18 Eylül 1984 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti ve Eski Sovyetler Birliği hükümetleri arasında doğal gaz sevkiyatı konusunda hükümetler arası bir anlaşma imzalanmıştır. Bu kapsamda, 14 Şubat 1986 tarihinde, Ankara’da, BOTAŞ ile Soyuz Gaz Export arasında 25 yıl süreli Doğal Gaz Alım-Satım Anlaşması imzalanmıştır. Mavi Akım Gaz Boru Hattı; 15 Aralık 1997 tarihinde BOTAŞ ve Gaz export arasında imzalanan 25 yıllık Doğal Gaz Alım- Satım Anlaşması kapsamında, doğal gaz Rusya Federasyonu’ndan Karadeniz geçişli bir hat ile Türkiye’ye ulaşmaktadır. Doğu Anadolu Doğal Gaz Ana İletim Hattı (İran – Türkiye); Yıllık 10 milyar m3 İran doğal gazının boru hattı ile Türkiye’ye arzı amacıyla 8 Ağustos 1996 tarihinde İran ile Türkiye arasında Tahran’da Doğal Gaz Alım - Satım Anlaşması imzalanmıştır. Bakü – Tiflis - Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı; Azerbaycan’ın Güney Hazar Denizi kesiminde yer alan Şah Deniz sahasında üretilecek doğal gazın Türkiye’ye arzını amaçlayan Boru Hattı 12 Mart 2001’de Türkiye - Azerbaycan hükümetler arası anlaşması çerçevesinde hayata geçirilmiştir. Türkiye - Yunanistan Doğal Gaz Enterkoneksiyonu; Avrupa Birliği INOGATE Programı kapsamında geliştirilen Güney Avrupa Gaz Ringi’nin ilk aşaması Türkiye ve Yunanistan doğal gaz şebekelerinin enterkoneksiyonunu ile doğal gazın Türkiye üzerinden Yunanistan’a arz edilmesine olanak sağlayan boru hattıdır. Trans - Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (Tanap) projesi; Ülkemizin artan doğal gaz talebinin karşılanabilmesi amacıyla Azerbaycan Hükümeti ve Azerbaycan’ın Şah deniz Sahasını geliştiren Şah deniz Konsorsiyumu ile görüşmeler yürütülmüş ve 25 Ekim 2011 tarihinde 2018 yılından başlayarak Azeri gazının Ülkemize arzını öngören anlaşma imzalanmıştır.
Türk Akım Gaz Boru hattı projesi; Bu projeye yönelik siyasi destek sağlamak ve teknik, ekonomik, hukuki çerçeveyi belirlemek amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Başkanı Putin arasında 10 Ekim 2016 tarihinde İstanbul’da bir anlaşma imzalanmıştır. Daha önce Avrupa kıtasına doğalgaz satışını Ukrayna üzerinden yapan Rusya, Ukrayna ile yaşanan sorunlar sonrasında yeni bir çözüm arayışına girmiştir! Toplamda dört ayrı hattan oluşması planlanan ve gerçekleştirilmesi beklenen doğal gaz transfer miktarı ise yıllık 63 milyar metreküptür. 63 milyar metreküplük doğalgazın 14 milyar metreküpü Türkiye’nin ihtiyacı için kullanılacak ve geri kalan kısmı ise Rusya tarafından Avrupa’ya ihraç edilmesi hedeflenmektedir. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen bir törenle Türk Akımı Projesi'nin deniz bölümüne döşenen son boru, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla denize indirildi. Emeği geçenlere çok teşekkür ederim.