Ercan Uslu’yu yazmam gerekiyor artık.
Geçtiğimiz hafta Konya’da Bosna Hersek Fahri Konsolosluğu açılışı için konsolosluk binasında dinledim herkesle birlikte Ercan Uslu’yu ben de.
Birlikteyken bile kaçırdığım ne çok şey olmuş bitmiş Ercan Bey’de.
Uzun yıllardır tanırım. Yolculuklarımız oldu. Bir çok projede yer aldık birlikte. Hatta en geriye gidip tam olarak ne zaman başladı birlikteliğimiz diye düşündüğüm oluyor; fakat o kadar uzun olmuş ki net bir resim gelmiyor gözüme. Uzun olduğunu söyleyebilirim o kadar.
Ercan Uslu ile ilgili bir çok insanın farklı algıları oldu hep. Farklı sıfatlarla algılanageldi. Savaşçı dediler, mücadeleci, lider, zor, projeler insanı, laf dinlemez, doğrularının peşinde, ince, merhametli, hayalci daha bir sürü. Çoğunu onunla birlikte dinledim. Üzüldüğünü gördüm. Hırs yaptığını, hayal kırıklığına uğradığını, kendini anlatmaya uğraştığını sonra vazgeçişlerini. Çoğunu gördüm. Ben de çoğu kez bazen haklı bazen haksız çok eleştirdim kendisini. Hala da dilimi tutamam arada.
Aksiyoner olduğunu herkes kabul ederdi oysa. Büyük düşündüğünü. Birikimini. Zekasını. Belki kendisi de şimdilerde, geçmiş yıllarda gençliğin de verdiği heyecanla gurubundan fazla önde gidip yalnız kalışını fark ettiğinde hissettiği yorgunluğu anlamakta güçlük çeker. Tahammül sınırlarını zorlardı ancak yine geri döner yine çekip çevirmekten vazgeçmezdi ekibini. Hep ekip halinde çalışmayı yeğlerdi.
Aksiyonerliğine şahitliğim 93 yılında oldu ilk kez en yakından. Bursa Uludağ’da birlikte bir program için birlikte olduğumuz bir gün. Bursa’ya inelim dedi. Benim siyah doğanla Uludağ’dan aşağı virajlar alarak indik. Yolda Arnavutluğun Enver Hoca sultasından yeni kurtulduğunu ve bu ülkeyle ilgilenmemiz gerektiğinden bahsediyordu. En çok Arnavut Bursa’da olur, muhtemelen dernekleri filan da vardır bir dolaşalım istedim dedi. Arnavutluğu kurtarmak? Hiç gerçekçi gelmemişti bana o zaman kendimizi ve şartlarımızı düşününce. Sonuçta belli maaşları olan memur takımıydık. Bir kuruluş ya da kurum hiç değildik. Sanki büyük bir ülkenin dışişleri bakanı gibi hissedip konuşuyordu. Cümleler tam da böyleydi. Dolaştım o gün yanında Bursa sokaklarında. Sora sora birkaç isim ve telefon aldık. Birkaç kişi ve dernek yetkilisiyle görüştük. Sonra da kendimizi iki hafta sonra birkaç koli ilaçla Tiran’da bulduk. Öyle başladı Sadav(Sosyal Araştırmalar Ve Dayanışma Vakfı) macerası. Sonrası yıllarda kendimizi Balkanlarda, Rusya’da, Ortadoğu’da ve Dünyanın bir çok yerinde özellikle savaş ve kriz bölgelerinde insanların yanında bulduk. Bununla da yetinmedi Ercan Uslu. Gittiği yerlerde kültürel ittifaklar kurdu. O yörelerin dillerini öğrendi. Müziğini dinledi. Şarkılarını söyledi. Sadece ülke dışında değil yurt içinde de çok çeşitli projelere imzasını attı. Artık takip edemez olmuştuk. Her telefonunu tuşladığımızda ya başka bir şehir ya da başka bir ülkeden sesi gelir olmuştu.
Bu süre zarfında giderek yapısının ve olgunluğunun hangi düzeye ulaştığını fark edememişim ki, geçen hafta Sayın Dışişleri Bakanımız Ahmet Davudoğlu’nun da bulunduğu açılıştaki konuşmasını büyük bir hayranlıkla dinledim. Kendisi hem Saraybosna kentinin fahri hemşehrisi ve hem de Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin Fahri Konsolosu ilan edilmişti. Tören bu yüzdendi. Konuşmasına aslında Balkanlarla etnik bir bağının olmadığını söyleyerek başladı. Ben dedi. Konya’nın Bilecik köyündenim. Hafız Memedin oğluyum…
Psikolojide olgunlaşma kriterlerinden biri de kişinin başladığı yere geri dönüp yeniden entegre olmasıdır. Bunu görmek inanılmaz güzeldi. Çok duygulandım dinlerken. Geçmişini ve geleceğini mezcedip tüm biriktirdiklerini iyice hazmetmiş bir Ercan Uslu hepimize keyif verdi.
Bugün Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Ve Sosyal İşler Daire Başkanılığıyla birlikte SADAV’ın da başkanlığını yürütüyor. Fahri Konsolosluğu’nu zaten söyledim. Onun dışındaki bir çok sosyal proje hariç.
Bir çok insanın üzerinde emeği var Ercan Uslu’nun. Bende de öyle. Bugün yazıp çizdiklerim ve biriktirdiklerim için vefa duyduğum insanlar arasındadır. Mesnevi ile tanışmamı O sağladı. Kitaplar konusundaki teşviği ve yayınlanması konusundaki katkılarını unutamam.
Mesnevi’nin bir çok dile tercümesindeki katkısı büyüktür. Yurt içinde ve dışında emeğinin geçtiği çok fazla sayıda etkinlik olduğunu biliyorum.
Zihinlerimizdeki eski Ercan Uslu yerini yepyeni birisine bırakmış. Herkes onu yeniden tanımalı bence.
Hem Konya hem de ülkemiz adına hepimiz için büyük bir kazanç oldu Ercan Uslu.
İyi bir aile babası da aynı zamanda.
Bundan sonrasında yeni Ercan Uslu çok daha önemli ve nitelikli işler yapacaktır eminim. Bundan hiç kuşkum yok. Dua ediyorum kendisine.
Allah hepimizi güzel işlerle meşgul etsin. Kendi yolunda yürütsün. Bizden razı olmadan da bizi bu dünyadan göçürmesin.