Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "En son Milli İstihbarat Teşkilatımız, Kosova istihbaratı ile yaptığı dayanışma içerisinde 6 tane Balkanlar'daki en üst düzey FETÖ temsilcisini anlaşarak aldılar, getirdiler ve emniyet teşkilatımıza teslim ettiler. Dedik ya 'onlar kaçacak, biz kovalayacağız', neresi olursa olsun ve bunları paketleyerek buraya inşallah getireceğiz. Burada da hesaba çekeceğiz." dedi.
Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında partililere hitap etti.
Bugüne kadar AK Parti'nin yapılan il kongrelerini anımsatan Erdoğan, şu ana kadar partinin 43 il kongresine kendisinin, 29 kongresine Başbakan Binali Yıldırım'ın, bir il kongresine de bir bakanın katıldığını söyledi. Erdoğan, bu hafta sonu cumartesi günü İstanbul'daki bazı ilçe kongrelerine, pazar günü ise Adana ve Hatay il kongrelerine katılacağını belirtti.
Bir sonraki hafta ise Aydın, Denizli, Siirt ve Van kongrelerine iştirak etmeyi planladıklarını aktaran Erdoğan, "Nisanın son haftası İzmir, mayısın ilk haftası için de İstanbul il kongrelerini gerçekleştirerek inşallah kongre maratonumuzu, büyük kongremizin dışında, bitirmiş oluyoruz. Daha sonra da partimizin yetkili kongrelerinde tarihini belirleyeceğimiz büyük kongremizi farklı bir şekilde icra etmenin planlaması içindeyiz." dedi.
Erdoğan, mayısta başlayacak ramazan ayına işaret ederek, bu mübarek ayı da en güzel şekilde ihya ve idrak etmek için hazırlıkları sürdürdüklerini bildirdi.
Kongreler dolayısıyla ziyaret ettikleri şehirlerde vatandaşların kendilerine gösterdiği hüsnükabulün memnuniyet verici olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Hatta bazı illerde seçim dönemlerindeki mitinglerimizde dahi görmediğimiz bir katılıma ve coşkuya şahit olduğumuzu söyleyebilirim. Tabii nispeten zayıf olan yerler de yok değildi. Buna rağmen çok çalıştığımızda bugüne kadar yaptığımız hizmetlerin ve bundan sonra da hayata geçireceğimiz projeleri yeterince anlattığımızda, 2019 seçimlerindeki hedeflerimize ulaşabilmemize mani bir durum kesinlikle görmüyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir noktaya dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Buradaki anahtar kelime 'çok çalışmak'tır'. 'Çok çalışmak' derken de şahsınız için değil, partimiz ve ülkemiz için çok çalışmayı kastediyorum." diye konuştu.
- "Neresi olursa olsun ve bunları paketleyerek buraya getireceğiz"
AK Parti'yi, milletle kurduklarına, bugüne de hep milletin desteğiyle geldiklerine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"AK Parti'ye ne bu kifayetsiz muhalefet zarar verebilir ne FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri zarar verebilir ne de dış güçler zarar verebilir. İşte en son Milli İstihbarat Teşkilatımız, malum Kosova istihbaratı ile yaptığı dayanışma içerisinde 6 tane Balkanlar'daki en üst düzey FETÖ temsilcisini anlaşarak aldılar, getirdiler ve emniyet teşkilatımıza teslim ettiler. Dedik ya 'onlar kaçacak, biz kovalayacağız'. Neresi olursa olsun ve bunları paketleyerek buraya inşallah getireceğiz. Burada da hesaba çekeceğiz."
Erdoğan, AK Parti'ye zarar verebilecek tek şeyin bu perspektifi, anlayışı ve dava şuurunu kaybeden kendi içlerindeki arkadaşları olduğunu vurgulayarak, "Her kim ki AK Parti'yi bırakıp sadece kendisi için çalışmaya başlamışsa bu partiyle birlikte ülkeye de yanlış yapıyor demektir. Her kim milleti bırakıp sadece kendine çalışmaya başlamışsa milletle birlikte bize de yanlış yapıyor demektir." ifadesini kullandı.
- "Hatada ısrar edenlerle yolumuzu ayırdık"
Erdoğan, "Türk siyasi hayatında, geçmişte önemli seçim başarıları elde etmiş hatta hiç de küçümsenemeyecek hizmetler yapmış olup da bir süre sonra cismiyle ve ismiyle silinip giden partilerin ortak özelliği işte bu hataya düşmüş olmalarıdır." dedi.
Bir partide "küçük olsun, benim olsun" zihniyetini türemişse ve kök salmaya başlamışsa orada durumun vahim olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"AK Parti'yi 2001 yılı Ağustos ayından beri bu zihniyetten uzak tutmak için elimizden geleni yaptık. Elbette zaman zaman bu yanlışa kapılanlar oldu. İkazlarımızı yaptık, müeyyidelerimizi de uyguladık. Hatasını anlayıp yeniden davaya sarılanlara ve onlarla birlikte yolumuza devam ettik, hala da ediyoruz. Buna rağmen hatada ısrar edenlerle de yolumuzu ayırmak mecburiyetinde kaldık.
Benim, partimize genel başkan olarak yeniden döndüğümde hatırlarsanız dile getirdiğim bir ifade vardır, o da 'metal yorgunluğu' ifadesiydi. Metal yorgunluğuyla kast ettiğim hususlardan birisi işte buydu. Hamdolsun, kısa sürede gerçekleştirdiğimiz değişimle partimizin metal yorgunluğu, bu tehditten kurtuldu. Şimdi yeniden diriliş hamlesi başlamış oldu. Arada ufak tefek eksikler varsa inşallah onları da zaman içinde telafi ederek yolumuza devam edeceğiz."
- "Partimizin ilkeleri var, bunu kimse unutmamalı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve millet olarak 100 yılda bir yakalanabilecek tarihi bir fırsat döneminden geçtiklerinin farkında olduklarını dile getirdi. Böyle bir fırsatı, kimsenin şahsi hırsları ve hesapları yüzünden kaçırılmasına izin veremeyeceklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz, bu uğurda 7 düvelle mücadele ederken, birilerinin sadece kendi küçük dünyalarını, müdafaa için etrafı kırıp dökmesine asla tahammül edemeyiz. Duygusal, hissi hareket edemeyiz. Partimizin ilkeleri var ve biz bir siyasi partiyiz, bunu kimse unutmamalı.
Biz, bir defa dostlarımızı artırmaya, düşmanlarımızı azaltmaya gayret etmeliyiz. Bu gayretin içerisinde geleceğe yürümek durumundayız. Bunun için genel merkezimizle il teşkilatlarımızla hükümetimizle belediyelerimizle 2023 hedeflerimize odaklanmış durumdayız."
Erdoğan, Türkiye'yi, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapacaklarını söylediklerini anımsatarak, yola da böyle çıktıklarını anlattı.
Türkiye'yi, en güçlü devletlerinden birisi haline getirmeden kendileri için durma ve dinlenmenin olmayacağını ifade eden Erdoğan, "Unvanı ne olursa olsun, bu mücadeleye katkı sağlayan herkesin başımızın üzerinde yeri vardır. Bunu da böyle bileceğiz. 'Şu böyledir, bu böyledir', buna hakkımız yok. Ayağımıza bağ olanlarla ise bir an önce kurtulmak da boynumuzun borcudur. Çünkü onlarla beraber yürümek de zor." diye konuştu.
Türkiye'nin 2017'de yüzde 7,4 oranında büyüme kaydettiğinin altını çizen Erdoğan, 2002-2016 yılları arasında ortalama yüzde 5,7 büyüme oranı elde edildiğini, 2016'da darbe girişimi ve terör olaylarına rağmen yüzde 3,2'lik bir büyüme oranında kalmanın başarıldığını ifade etti.
"Geçtiğimiz yıl yeniden bizim şahlanış yılımız oldu." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yüzde 7,4'lük büyüme oranıyla dünya ekonomisinin yüzde 85'ini temsil eden G20 ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyoruz. OECD ve Avrupa Birliği'nde de yüzde 7,8'lik büyüme elde eden İrlanda'nın hemen arkasından ikinci sırada yer alıyoruz. AB ortalamasının yüzde 2,4 olduğu dikkate alındığında Türkiye'nin başarısı daha iyi anlaşılacaktır. Kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemizin aleyhinde nasıl yayınlar yaptığını, Türkiye'ye küresel sermayenin girmemesi için ne gibi gayretler içerisine girdiklerini biliyorsunuz. Hatta bu oyuna gelip aramızdaki bazı arkadaşların, kusura bakmasınlar ülkemizdeki ekonomik durumun sıkıntılı olduğuna dair açıklamalar yapacak kadar yanlışın içerisine düştüklerini de ve bunu toplantılarda yaptıklarını da duymak bizi üzmüştür.
Ortada bu denli büyük başarı var. 11,2'yi üçüncü çeyrekte yakalamışsın ki görünen köy kılavuz istemez. Biz 7-7,5 konuşuyoruz ve hala bunlar konuşuluyor. Bir insan kendi ayağına kurşun sıkar mı, böyle bir şey olabilir mi? Ülkenin bu psikolojik üstünlüğünü uluslararası camiaya vermesi gereken arkadaşlarım bu tür yanlışı yaparlarsa bunun affedilir yanı olamaz. Felaket tellalları zaten davul, zurna dolaşıyorlar. Onlar yetmiyor mu? Bize ne oluyor? Her gün, her saat susmak bilmeyen kriz söylemlerine, yatırımcıları ürkütmek için ortaya atılan onca yalana rağmen elde ettiğimiz bu büyüme oranı tüm milletimize moral vermiştir."
- "Umuyoruz herkese ders olmuştur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisinin büyümesine ilişkin, "Kredi değerlendirme kuruluşlarının not oyunları, ardından döviz üzerinden yürütülen spekülasyonların tavan yaptığı bir dönemde böyle bir netice, umuyoruz herkese ders olmuştur. Bu var ya bu, ters köşe yapmak değil, dünyada ekonominin şartlarını adeta yeniden belirleme sürecidir. Bu da böyle bilinsin." ifadelerini kullandı.
Birilerinin "kur aşağı, kur yukarı" diye tutturduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin ekonomisinin ortada olduğunu, Türkiye'nin Afrin operasyonu, Gezi olayları ve 17-25 Aralık'ı geçirirken 11,2'yi yakaladığını vurguladı.
Ortalama olarak, şimdi de 7,4'lük büyümenin yakalandığını aktaran Erdoğan, "Demek ki sizin o koyduğunuz kuralların hiç birisi geçerli değil. Teori başka bir şeydir, pratik başka bir şeydir. Siz teori ile pratiği birleştirebiliyorsanız, bunu başarabiliyorsanız selamlarım. Ama başaramıyorsanız sen yoluna, biz yolumuza." dedi.
Erdoğan, dünyanın ABD ve Çin arasında baş gösteren ticaret savaşının sancılarıyla kıvrandığı bir dönemde hala Türk ekonomisini zayıf göstermeye çalışarak, huzursuzluk çıkaranların art niyetli olduklarını belirterek, onun için inanıp, başarıya kilitlenerek yolda da bu şekilde yürüneceğini söyledi.
- "Türkiye tüm oyunları bir kez daha bozacak"
Erdoğan, "Döviz kurunu öcü gibi kullanarak, milletimizin kafasını karıştırmaya çalışanlara şöyle bir kötü haber vereyim, üzülmesinler. Türkiye 2018 yılında elde edeceği yüksek büyüme oranıyla üzerinde oynanmaya çalışan tüm oyunları bir kez daha bozacak, haberiniz olsun." diye konuştu.
Yabancı yatırımcıların, Türkiye'ye olan ilgilerinin giderek arttığını dile getiren Erdoğan, sermaye, yatırımcı, girişimci söz konusu olduğunda yerli-yabancı ayrımı yapmadıklarını, çünkü Türkiye'nin büyümek için yatırıma, yatırım için de yatırımcıya ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin kapısının her zaman uluslar arası yatırımcılara açık olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Endişe etmeyin, özellikle yüksek teknoloji ve istihdam ağırlıklı yatırımlara her türlü desteği, teşviki de sağlıyoruz. Aynı şekilde kendi iş dünyamıza da destek sağlıyoruz. Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan yatırım ortamını iyileştirmek için çıkartılan kanun, bu doğrultuda atılmış bir adımdır. Devamı da gelecek. Ülkemizdeki girişimcilerimizin küresel çapta söz sahibi olmaya başladıklarını görmekten ayrıca memnuniyet duyuyoruz. İhracatımız geçtiğimiz yıl 157 milyar doları aşarak yeniden rekor seviyeleri zorlamaya başladı. Şubat ayı sonu itibarıyla yıllık ihracat 159 milyar doları geçerek tüm zamanların rekorunu kırdı.
2018 yılının bu bakımdan da bereketli geçeceği görülüyor. Geçtiğimiz haftalarda savunma sanayi firmalarımız yurt dışında katıldıkları tek bir fuarda 800 milyon dolarlık sipariş aldılar. İhracatçılarımız dünyanın dört bir yanını karış karış dolaşarak hem alternatif pazarlar arıyor hem de ürün çeşitliliğine gidiyorlar."
Erdoğan, iç piyasayı daha da hareketlendirmeye dönük çalışmaların da sürdürüldüğünü dile getirdi.
Hükümetin esnaftan çiftçilere kadar her kesime destek verecek yeni bir paketin çalışması içinde olduğunu anlatan Erdoğan, "Buradan tüm milletime, özellikle de iş adamlarımıza, 'piyasa' dediğimiz dünyayı oluşturan kesimlere sesleniyorum, lütfen Türkiye'ye güvenin, bozgunculara, dedikoduculara, kriz rantçılarına prim vermeyin. Türkiye'nin imkanları ve potansiyeli hem karşı karşıya bulunduğu sorunların üstesinden gelmeye hem de ekonomik hedeflerini gerçekleştirmeye yeterlidir." diye konuştu.
Suriye'den Türkiye'ye yönelen tehditleri ortadan kaldırmak ve Suriyelilere güvenle yaşayabilecekleri bir zemin hazırlamak için başlatılan Zeytin Dalı Harekatı'nın başarıyla sürdüğünü belirten Erdoğan, "Zeytin Dalı Harekatı'nda etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısı 3 bin 800'ü buldu." dedi.
Erdoğan, Siirt'te şehit olan 6 güvenlik korucusuna Allah'tan rahmet, yaralananlara şifa diledi.
Trafik kazalarına da değinen ifade eden Erdoğan, bütün altyapı yatırımlarına rağmen bazı araç kullanıcılarının dikkatsizlikleri sebebiyle ne yazık ki trafik kazalarının durmadığını, aynen devam ettiğini anlattı. Sürücülerin gece yolculuğunda uykusuna dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, bunlarda dikkatli olunmaması halinde bu işin bedelinin maalesef ağır olduğunu söyledi.
Afrin'de Raco ve Cinderes gibi önemli tahkimat noktalarının ardından Afrin şehir merkezinin de ele geçirilmesiyle operasyonun amaçlarına büyük ölçüde ulaşıldığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi Tel Rıfat başta olmak üzere çevredeki diğer bölgelerin kontrolünü sağlamak üzere harekata devam ediyoruz. Bu arada Münbiç de dahil olmak üzere Suriye'nin diğer bölgelerindeki terörist unsurlara yönelik planlamalarımız da sürüyor. Aynı şekilde İdlib'i güvenli hale getirmeye yönelik faaliyetlere verdiğimiz katkıyı da devam ettiriyoruz. Şu ana kadar 12 gözlem noktasından 7'si bizim kontrolümüzde. Bununla sınır bölgelerini bu 12 gözlem noktasıyla kontrole alıyoruz. Şimdi 7'si tamamıyla bizim kontrolümüzde ve oralardan sınır bölgelerini kontrol ediyoruz. Diğerlerini de inşallah çok yakında faaliyete geçireceğiz. Böylece Doğu Guta, Halep, Rakka benzeri facialardan birinin de İdlib'de yaşanmasının önüne geçmeyi hedefliyoruz."
- Verilen sözler
Erdoğan, Münbiç'te geçmişte kendilerine verilen çok açık söz, taahhüt ve beyanlar bulunduğuna işaret ederek "Biz oralardan hareketle bu konuşmaları, bu görüşmeleri yapıyoruz. Biz sıradan duyduğumuz laflarla hareket etmiyoruz. Sayın Obama'dan tutun bugüne kadar..." dedi.
Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın bizzat kendisine verdiği "YPG/PYD'yi, bunları biz Fırat'ın doğusuna göndereceğiz. Buraya da Münbiç'in kendi halkını alacağız." şeklinde sözü olduğunu dile getiren Erdoğan, "Kim onlar? Araplar çünkü oralarda yüzde 90 Arap dostlarımız yaşıyor. PYD'nin, YPG'nin orada yeri yok ama bunlar oraya tam aksine, onları doldurarak oranın yerli halkını ne yaptılar? Münbiç'ten çıkardılar. Şimdi biz diyoruz ki bunu tekrar geri döndürelim." diye konuştu.
Aynı şeyi eski ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ı kabulünde söylediğine dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Onun teklifi daha farklıydı. İşte 'Kuzey sizde olsun, güney bizde olsun.' Ben kendisine dedim ki 'Niye sizde, bizde olsun? Buranın sahipleri belli. Araplar. Tamamen onlara ait. Bırakılsın, teslim edelim. Biz belli bir süre burada bir güvenlik oluşturalım. Bunu birlikte yapalım. Ondan sonra da biz çekilelim. Orada sistemi oluşturalım, mekanizmayı oluşturalım, biz çekilelim ve gerçek sahiplerine burayı bırakalım.' Olay bu kadar basit. Ona da adeta hani 'Sükut ikrardandır' diyoruz ya sessiz kaldı ve o şekilde yol devam ediyor."
- "Müsaade edemeyiz"
Her şeye rağmen gecikmeyle de olsa bunların bir an önce yerine getirilmesini beklediklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ayn-El Arap, Tel Abyad, Resulayn, Haseke gibi Irak sınırına doğru olan bölgeleri de terörden temizlemek için gereken hazırlıklara başladık. Buralar bizim için her an bir tehdit unsurudur. Dolayısıyla sınırlarımızda biz bu unsurların bulunmasına tahammül edemeyiz çünkü bunlara artık alışığız, biliyoruz ve bakarsınız bugün değil, yarın her an bunlar yine buradan taciz atışlarına başlayabilirler. Bunlara biz fırsat veremeyiz. Elbette müttefikimiz olan ülkelerin askerlerine zarar vermek gibi bizim bir niyetimiz yok ama buralarda teröristlerin ellerini, kollarını sallayarak dolaşmalarına müsaade edemeyiz. Tespit ettiğimiz her teröristi etkisiz hale getirmek bizim milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Sen niye hükümet oldun? Şu anda devleti yönetmek için. Devletin bütün kurumlarını yönetme görevi kimde? Hükümetimizde. Öyleyse A'dan Z'ye hükümetimiz silahlı kuvvetleriyle tüm güvenlik güçleriyle bunu yapmak zorundadır. Yapmazsak bunu milletimize anlatamayız. Aynı şekilde Irak'ta da bölücü terör örgütünü üslendiği yerlerden çıkarmak ve faaliyetlerini tamamen sona erdirme kararındayız."
- "Aynı yılanın yavruları olduğunu biliyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi de gündeme Sincar'ın girdiğini ve Sincar ile ilgili değişik şeyler konuşulduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
"Sincar niye gündeme girdi? Sincar, Kandil'in bir alternatifidir. Bizim için Kandil neyse Sincar da odur. Dolayısıyla Sincar PKK'dan, terör örgütlerinden ismi ne olursa olsun temizlenene kadar bu devam edecek. Onun için bir gece ansızın oraya da gidebiliriz. Hiç belli olmaz. Tabii böyle tarih vererek vesaire filan bu işler olmaz. Anında. Ve Irak hükümeti, kendilerine söylüyoruz, eğer bu işi yapacaksanız yapın, yapmayacaksanız bırakın biz yapalım. Onlar da taahhüdünü verdiler. Hadi bakalım. Terör örgütünün faaliyetlerinin Irak topraklarında sona erdirilmesi hem bizim hem de Bağdat hükümetinin ortak sorunudur. Şayet arzu ederlerse Irak ile bu konuda birlikte çalışmaya da hazırız. Güney sınırlarımızla ilgili kararlılığımızı tüm dünyaya gösterdiğimize inanıyorum. Artık bu konuda Türkiye'ye yönelik eleştiriler getirilmesinin bir anlamı yoktur.
PKK ile PYD'yi aynı görmeyen, DEAŞ ile mücadeleyle YPG ile mücadeleyi eşdeğer tutmayan tüm yaklaşımlara kapımız kesinlikle kapalıdır. İster Suriye'de olsun ister Irak'ta isterse başka bir yerde terör örgütünün harf oyunlarıyla, ismini değiştirerek oynadığı oyuna katılmak isteyenler kendileri bilirler. Ha Ali ha Veli, bizim için değişmez. Onun için biz bunların hepsinin de aynı yılanın yavruları olduğunu biliyoruz. İsteyen herkese belgeleriyle gösteriyoruz. Video kayıtlarıyla gösteriyoruz, fotoğraf çekimleriyle gösteriyoruz ama inanmıyor. İnanmıyorsa yoluna devam. Biz de kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Biz teröristlere isim koymakla değil, onları ortadan kaldırmakla meşgulüz."
Fransa'nın tamamen yanlış buldukları ve yanılgılardan kaynaklandığını umdukları bu tavrından fevkalade üzüntü duyduklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Geçen hafta Macron'un kendisiyle bizzat görüştüm. Baktım garip garip şeyler söylüyor. Tabii garip garip şeyler söyleyince de kendisine biraz frekansı yüksek oldu ama söylemek zorunda kaldım. Çünkü bizim Silahlı Kuvvetlerimizi, bizi, kalkıp da asla kabullenemeyeceğimiz bir yere oturtmak kimsenin haddine değil. Eskiden beri ülkelerinde serbestçe faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarını dün bir kez daha en üst düzeyde ağırlayanlar, bunun Türkiye'ye karşı husumet ifadesinden başka bir anlamı olmadığını bilmelidir."
Erdoğan, aynı terörist grubunun bir kısmının, bu sabah yol yapım çalışması gerçekleştiren işçilerin emniyetini sağlamakla görevli güvenlik güçlerine saldırdığına dikkati çekerek, bu saldırıda 6 güvenlik korucusunun şehit olduğunu, 4 asker ve 3 güvenlik korucusunun da yaralandığını aktardı.
Şehitlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dileyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyanın neresinde yol yapan işçilere, hasta taşıyan ambulanslara, eğitim veren öğretmenlere saldıran bir terör örgütü vardır? Türkiye'dekiyle Suriye'dekiyle Irak'takiyle hepsi de aynı olan bu terör örgütü işte böylesine alçak bir yapıdır. Neymiş, 'o PKK değilmiş, bize göre terör örgütü PKK'ymış.' Ey Batı, 'SDG' dediğiniz Suriye Demokratik Güçleri, bu terör örgütünün aynısıdır. Bunlarla siz bizi aldatmaya çalışıyorsunuz.
Kusura bakmayın, biz bunların hepsinin temelini biliriz, hücrelerini okuruz. Dolayısıyla bunları bize yutturamazsınız. Bunların adresine varana kadar, hepsinin künyesi bizde var. 24 saatte bir ismini değiştirseniz, biz bunları tanırız. Bizde çok bunların tanımını yapan ifadeler var da onları böyle bir resmi toplantıda kullanmak işime gelmez. İkili olarak karşı karşıya otursak onu da anlatırım."
- "Haddini ve boyunu çok aşan bir beyandır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Elysee Sarayı'nda, Suriye'de terör örgütü PYD'nin başını çektiği SDG'den bir heyeti kabul etmesi sonrasında yapılan açıklamalara yönelik ise şunları söyledi:
"(YPG'ye destek garantisi verdik) lafa bak. 'Türkiye ile SDG arasında aracı olabiliriz' lafı, eğer bu şayet doğruysa ki Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'ne bunu, muhatabı olarak kendisi vermiştir o da bu ifadeyi kullanmış, bunu söyleyen kişinin haddini ve boyunu çok aşan bir beyandır bu. Hani bizde bir söz var ya 'Gelin güvey olmak' falan, sana böyle bir görevi kim verdi? Boyunu aşan işlere girme.
Bizim arabulucuya ihtiyacımız yok. Türkiye'nin ne zamandan beri terör örgütleriyle bir masaya oturmak gibi sorunu var? Nereden çıkardınız bunu? Siz, terör örgütleriyle masaya oturabilirsiniz ama Türkiye, terör örgütleriyle mücadelesini Afrin'de olduğu gibi yapar. Siz yine aynen devam edin. Siz kim oluyorsunuz ki bir terör örgütüyle Türkiye arasında arabuluculuk ifadesini ağzınıza alabiliyorsunuz? Daha kendi kirli ve kanlı geçmişlerinin hesabını verememiş olanlar, bugün de kendilerini terör örgütleriyle yan yana tahayyül edebilirler ama Türkiye için böyle bir durum asla söz konusu değildir."
"Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu" atasözünün bu süreci çok iyi tanımladığını vurgulayan Erdoğan, "Bunların arkadaşlarının YPG'liler yani bölgemizdeki en eli kanlı, en ahlaksız, en haysiyet yoksunu, en insanlık düşmanı teröristler olduğunu gördük. Bu tavrından sonra Fransa'nın hiçbir terör örgütünden, hiçbir teröristten, hiçbir terör eyleminden şikayetçi olma hakkı kalmamıştır. Teröristlerle yatıp kalkan hatta onları saraylarında ağırlayanlar, yaptıkları yanlışı er geç anlayacaktır." dedi.
- "Ümit ediyoruz ki bizden yardım istemeye kalkmazlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröristleri böylesine pervasızca destekleyenlerin ortaya çıkacak sonuçların hesabını Fransa kamuoyuna vermeye de hazır olmaları gerektiğinin altını çizdi.
Her an Türkiye'nin yaşadığı sıkıntıların onların başına da gelebileceğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim bu konuda şakamızın olmadığını, en küçük bir müsamahamızın bulunmadığını anlamaları için daha ne söylememiz, ne yapmamız lazım bilmiyorum. Yıllarca kendi ülkelerindeki canileri, sırf başlarından def etmek için bilinçli olarak DEAŞ saflarına yönlendirenler, şimdi evlerine dönen bu profesyonel teröristlerle ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Bugünlerde hararetle destekledikleri PYD konusunda yaşayacakları durum da farklı değildir. Suriye'den, Irak'tan canını kurtarıp kaçan teröristler, Fransa'nın bu politikasından aldıkları cesaretle oraya doluştuğunda ümit ediyoruz ki bizden yardım istemeye kalkmazlar."
Erdoğan, Türkiye'nin bu konudaki gündemi ve tavsiyelerinin bambaşka olduğunu belirterek, "Bize göre bundan sonra yapılması gereken bu tür gereksiz tartışmalar yerine, Suriye'de ve Irak'ın kuzeyinde nasıl bir gelecek inşa edilebileceğinin, Türkiye ile birlikte planlanması ve uygulanmasıdır. Biz bu konuda, bizimle çalışmak isteyen herkesle görüşmeye, konuşmaya, ortak eylem planları hazırlamaya varız." dedi.
- "Kaç tane Suriyeli mülteciyi Fransa'da ağırladınız?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıkılan Suriye şehirlerini yeniden ayağa kaldırmak, Türkiye'deki milyonlarca mülteciye Suriye topraklarında yerleşim alanları inşa etmek konusunda yapılabilecek iş birliklerini konuşmak istediklerini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elysee'de 7 tane teröristi ağırlıyorsun da acaba Türkiye 3,5 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlarken 'bana da ne düşüyor?' diye bir sorunuz oldu mu? 'Ben ne yapabilirim?' diye bir sorunuz oldu mu veya kaç tane Suriyeli mülteciyi acaba Fransa'da ağırladınız? Bana bunun cevabını verebilir misin? Ama 7 tane teröristi, Elysee Sarayı'nda ağırlayacak kadar teröre karşı olduğunuzu böylece tescil etmiş oldunuz.
Son 7 yılı adeta gasbedilen Suriyeli kardeşlerimize yeniden nasıl aydınlık bir gelecek kurabileceğimizi hiç konuştuk mu? Artık bizimle Suriye meselesini konuşmak isteyenler, bu tür gündemlerle bizim karşımıza gelmelidir. Yoksa Suriye topraklarını teröristlerden arındırma ve Suriyelileri huzur içinde yaşayabilecekleri güvenli bölgelere kavuşturma konusundaki tavrımızı operasyonlarımızla gösterdik, göstermeyi de sürdüreceğiz."
Türkiye'nin en az diğer sorunları kadar önemli bir sorunun da anamuhalefet sıkıntısı olduğunu dile getiren Erdoğan, bu konunun uzak durmaya çalıştıkları halde gelip ayaklarına dolandığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi geçmişiyle tamamen koparma noktasına getirdiğini gördüklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sürekli sözünü ettikleri Mustafa Kemal'in partisi. Bununla ilgili bugünkü CHP'nin uzaktan yakından bir ilgisi kalmadığı açıktır. Yerli ve milli en küçük bir refleksi olmayan, kendisine bölücüleri, terör örgütü yandaşlarını, ülkemize husumeti varlık sebepleri haline getirmiş tüm kesimleri yoldaş edinen bu yapı, bırakınız Mustafa Kemal'i Türkiye'nin partisi olamaz. Ağzından hakaretten, yalandan, iftiradan, çirkeflikten başka bir şey çıkmayan bu zatı, muhatap alarak kendimize haksızlık ettiğimizi biliyoruz. Hezeyanlarına cevap vermeyen kendini yok hükmünde gördüğümüzü anlamayıp, haklı olduğunu düşünecek kadar derin idrak sorunları yaşayan bu kişi, artık tamamen siyasetin konusu olmaktan çıkıp, tıbbın meselesi haline gelmiştir."
Kılıçdaroğlu'nun kendisine nasıl hastalıklı bir dünya kurduğunu, son grup toplantısındaki beyanlarından anlamanın mümkün olduğunu belirten Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun ekonomideki büyüme rakamlarına rağmen geçen 15 yılı karalamaya ve bunu özellikle enerji alanında yapmaya çalıştığını aktardı.
Kılıçdaroğlu'nun şehit yakınlarını tahrik etmek için de yalanlara başvurduğunu ifade eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun "Sakın Afrin'e girmeyin." dediğine, şimdi ise hiçbir zaman Afrin'e karşı gelmediğini söylediğine dikkati çekti.
- "Bu zat 2014 Ağustos ayında Türkiye'de yaşamıyor muydu?"
Kılıçdaroğlu'nun kendilerine "Ortadoğu bataklığında ne işleri olduğu" sorusunu yönelttiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hadi bu meseledeki esas karın ağrısını son dönemde Esed rejimiyle olan muhabbetine bakarak az çok tahmin ediyoruz. Peki bizim cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal ettiğimizi söylemesine ne buyurursunuz? Bu zat 2014 Ağustos ayında Türkiye'de yaşamıyor muydu? Bunlar 14'lü koalisyon kurmadılar mı? Karşılarında bir Tayyip Erdoğan vardı, Tayyip Erdoğan'ın karşısında da 14'lü bir koalisyon vardı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir başka adayı desteklemek için bu zat kapı kapı dolaşıyordu. Milletimizin teveccühüyle cumhurbaşkanı seçilip, yemin etmek için Meclis'e gittiğimizde bunlar orada değil miydi? Herhalde bunlar, bu olayların bir kısmını da kaçırdılar. Genel Kurul Salonu'ndan apar topar kaçacaklarına keşke orada bulunup da milletin iradesinin nasıl tecelli ettiğine şahit olsaydılar. Belki o zaman cumhurbaşkanlığı koltuğunun işgal altında değil, milletin iradesinin teminatı altında olduğunu anlarlardı. İnşallah 2019 seçimlerinde sandıktan çıkan neticeye saygılı olurlar da bu tarz yanlışlara düşmezler."
- "İsteseler de istemeseler de saygı duyacaklar"
Kılıçdaroğlu'na 250 bin liralık tazminat davası açtığını belirten Erdoğan, "Çünkü grup konuşması... bu artık yenilir yutulur bir konuşma değil, ahlaksızlıkta tam bir tavan yapmış konuşma. Biz, bunları yiyemeyiz. Bu bizim ne onurumuzla ne şahsiyetimizle ne iktidar partisi olarak partimin genel başkanlığının asla kabullenebileceği ifadeler değildir." dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, 2019 seçimleriyle ilgili CHP'nin çamura yatmaya, boykot tartışmalarıyla yenilgi ve hezimetlerine daha şimdiden bahane uydurmaya başladığını belirterek, "Millet iradesinden kaçış yok. Kaçarsan kaç, sandık orada. Bizim muhatabımız millettir, bizim muhatabımız sandıktır. Biz meydandayız. 2019'da o sandıktan çıkacak neticeye, isteseler de istemeseler de saygı duyacaklar, tabi olacaklar." diye konuştu.
Milletle gönül bağlarını daha da sıkılaştırıp, alın teri, gayret ve haklarıyla o sandıktan çıkmalarının önemine vurgu yapan Erdoğan, "Sandığı yok sayacak adamı, bu millet hepten yok sayar, bu da böyle bilinsin. Rabbim onca meselesinin arasında başına musallat olan böyle bir anamuhalefet partisini de çekmek zorunda kalan bu milletin yardımcısı olsun." ifadesini kullandı.
Toplantının hayırlara vesile olması temenni eden Erdoğan, öğleden sonra çalışmaların Hayati Yazıcı başkanlığında yapılacağını söyledi. Erdoğan, bazı uluslararası ve ulusal görüşmelerle bazı illerle ilgili görüşmeler gerçekleştirecekleri bilgisini verdi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın da bir heyetle gittiği Bosna Hersek'te ziyaretler yaptığını anımsatan Erdoğan, başarı dileklerini ifade etti.