Önceki gün Ereğli’deydik iftarda. Gazeteden, “Ereğli’ye gidiyoruz, sen de gelir misin Hacıabi” dediler, epeydir gitmediğim için hemen atladım. İftara iki saat kala vardık Ereğli’ye. Öğürüm Ahmet Can’la hasret giderdik. Bizim gazetenin Temsilcisi Cuma Ali Koçak da bizi yalnız bırakmadı. Zayıflamayı kafasına koymuş, Ramazan’da tahminlerimin ötesinde çok az yiyerek beni şaşırttı Cuma Ali. Ama bilmeli en az 30 kilo daha vermeli, rahatlaması için…
Ereğli’ye Adese tarafından yapımına başlanan alışveriş merkezi sevindirdi beni. Düşünün 50-60 il merkezinden büyük Ereğli’de sinema yok hala. Adam gibi her şeyi rahatlıkla bulacağınız bir market yok. Marka mağazalar yok. Bu eksikliği geç olsa da gören Adese’ye Ereğlililer gereken desteği vereceklerdir.
Kwangjin park restoranda bizden başka Ereğlili muhtarlar da iftar yemeğindelermiş. Sol Sahil Yolu Sulama Birliği’nin davetiyle. Bazılarıyla görüşme fırsatımız oldu.
İftardan sonra nargile eşliğinde; Belediye Reisi Ahmet Özdoğan, İl Genel Meclis Üyesi Nevzat Bayram, diş hekimi Ayhan Yürekli, işadamı Bilgin Kamış, Albayraklar’da yönetici Ahmet Can ve daha pek çok ehbapla muhabbeti koyulaştırdık. Milletvekili Abdullah Çetinkaya Ankara’da olduğu için bu muhabbeti kaçırmış oldu artık.
Konya’ya dönerken aklımızda pek çok şey kaldı tabi, ama en önemlisi, Ereğli’de siyaset yapmanın zorluğuna kanaat ettim bu sefer. Bu zorluk aynı zamanda içerisinde belli bir kolaylığı da besliyordu ama. Nasıl mı?..
Ereğlililer’in Bektik, Dağlı, Kürt gibi sıfatlarla kendi insanını tasnif ettiğini ve bu tasnifin de hala sürdüğünü müşahede ettim. Ben şuyum diye çıktın mı ortaya, senin gibi olanların oyları cebinde. Mesela şuan Ereğli’de iktidar Bektikler’in elinde. Vekil de reis de Bektik. Demek ki Ereğli’de Bertiklerin dönemi. Eğer şuanki durumdan memnun olmayanlar, bektik değil de dağlı, ovalı, Kürt gibi birlik yapsalar olay değişir. Herkesi memnun etmek çok zor anlayacağınız Ereğli’de.
Bir dostumuz anlattı orada, falanca seçimden evvel uzun bi liste yapılmış, listeye bakan falan kişi, ‘yav bunların şu kadarı dağlı’ deyivermiş. Yani Ereğli’de isimlerin önemi yok denecek kadar az. Dağlısın veya Bektiksin. Bunu iyi yöneten işi götürür, yönetemeyen hattizatında başarılı birisi bile olsa becerip öne çıkamıyor.
Bir başka dostumuz dedi ki, Karapınar’da Kürt barınamaz. Niye? İçlerine almazlar kolay kolay yabancıyı dedi. Ereğli’de de öyle olmadığına hayıflanır gibiydi. Bence yanlıştı tabi bu. Çünkü kökte bütün insanlar Adem ile Havva’dan gelir. Var mı bunun gayrısı dostlar. Tamam, uzun yıllar içerisinde birbirinden çok değişik kültürler gelişmiş ve yan yana iyi geçinemeyen topluluklar meydana gelmiş, ama unutmayalım ki her insanın mayasında iyilik vardır. Çünkü her insan İslam üzere doğar. Sonradan değişir gider…
Biz iyiysek, bizden olan da iyi olur. Bizim toplumumuz iyiyse, bizim toplumumuza sonradan gelenler de iyi olmak zorundadır. Kötüleri içerisinde barındırmayan, bir mekanizma zaten doğal olarak vardır. Safraları atamayan toplumlar, ayakta kalamazlar…
Ereğli’de siyaset zordur. Ama Ereğli’de siyaset aynı zamanda da kolaydır. Farklılıkların olduğu, çeşitliliğin olduğu yerlerde farkında olunmadan hoş gürünün dozu da fazladır aslında. Ereğlili dostlara birlikte geçirdiğimiz muhabbet dolu saatlerden dolayı teşekkür ederim. İlk fırsatta Ereğli konusunu tekrar işleriz inşallah…