Ereğlispor son haftalarda aldığı 7 puanla düşme hattından hızla uzaklaşmaya başladı. Pazar günü lider olarak gelen Keçiörengücü’nü bir puanla göndererek liderlik koltuğundan etti.
Pazar günü tribünleri dolduran yüzlerce Ereğlispor taraftarı takıma destek verdi. Ereğlispor taraftarı şu mesajı veriyor: Takım iyi oynasın, mücadele etsin biz sonuna kadar destek oluruz.
Ereğli, futbolu da futbolcusunu da çok sever. Hele sahada mücadele eden, hırsını yansıtan futbolcuyu bağrına basar. Takım başarılı oyunu sürdürdükçe destek çığ gibi büyüyecek.
Tabii benim de herkes gibi merak ettiğim konular var. Başarıyı yakalayan takıma bakıyorum, 9 yeni transferden 2, bilemediniz 3 futbolcu oynuyor. Gerisi nerede? Bu takımın şampiyon olma şansı yok, ama ligde kalma mücadelesi veriyor. Bu mücadele için 9 futbolcunun 7’si oynamıyor. Şimdi transfer yapıldı densin diye mi transfer yapıldı?
Ben ilk maçına çıktığında bu takımdaki sporcuların bu işi başarabileceklerini yazmıştım. Bu inancım hala devam ediyor. Birçok futbolcunun sahada amatör ruhla oynadığını görüyordum. Bugün de oynuyorlar. Ali Bingöl hoca takımın başında iken 5–6 hafta arka arkaya yenilgi alan takım, yardımcı Hoca Ertuğrul Sanlav’a kalınca toparlandı, iki deplasman beraberliği almıştı hatırlarsanız.
Serkan’ın bir Ereğlili olarak kalede yer alması, seyirci için ayrı bir anlam kazandı. Ereğlili bir sporcunun olması Ereğlispor’a desteği artırdı. Serkan’ın kalede olması Salih’in kötü oynadığı anlamına da gelmez. Mesela benim en beğendiğim sporculardan birisi de Melih, efendiliği ve sahada mücadelesi ile bana göre örnek bir sporcu.
Sahada basmadık yer bırakmıyor. Sağda Cüneyt, hırsı ile, mücadelesi ile seyircinin gözüne girdi.
Gökhan’ı Ereğli seyircisi ayrı bir seviyor. Arif belki bekleneni sahaya yansıtamıyor ama takımın başında kaptan olarak çıktığı maçlardaki başarı dikkat çekiyor ve boş alanlara yaptığı koşular ile de elinden geleni yapıyor. Arif ileride yalnız kalmanın sıkıntısını yaşıyor, rakip defansın içinde kayboluyor. Çetin ve Serdal’ı hala seyirci gibi ben de çözemedim ama iyi niyetliler. Kenan görev adamı, Murat Akay, Cemil ve Soner’i ileride yazacağım.
Ereğlispor’un oyunu rakip sahaya yıkamamanın sıkıntısı tabii bu. Defans ve orta saha ileri ikiliye ataklarda yardım etmek zorunda ama ben bugün için bunu beklemiyorum. Kötü oynasa da puanları alsın, seneye ne yapılacaksa yapılsın.
Gelelim asıl konumuza… Geçen yıl da yazmıştım, bu yıl da yazıyorum, belki önümüzdeki yıl da yazacağım. Bu protokol tribününe kim bakıyorsa, kim görevli ise görevini yapsın. Elini kolunu sallayan gelip oturuyor. Geçen yıl giden Emniyet Müdürümüz Necmettin Bey bir maçta oturacak yer bulamadığı için maçı terk etmek zorunda kalmıştı. Geçen haftaki maçta da aynı sahneler… Protokol üyelerine yer bulunamadı, neden? Çünkü başkaları oturuyordu. Olmaz kardeşim, orası protokole aitse onlar oturacak. Burayla kim ilgileniyorsa buna bir düzen getirsin. Sonra ben protokol üyesiyim diye eşini dostunu yanına alıp gelmesin. Yarın oradan takım oyuncularına veya hakeme olacak saldırının sorumlusu kim olacak hiç düşündünüz mü?
Ha bir de protokole yapılan çay servisine taktım. Çok merak ediyorum. O çay servisi kimin icadı, ya o kadar insanın önünde 10–15 kişinin çay içmesi normal mi? Hem de birbirine ikram ede ede… Çay servisi yapılacaksa devre arasında, içeride olur. Seyirci takımı desteklemek için boğazını yırtsın. Öte tarafta ayak ayak üstünde çay servisi… Bu da olmaz, buna da bir çekidüzen lütfen. Seyirci buna çok kızıyor. Seyirci “Hepimiz erkek adamız, ne olur ne olmaz” diyor.