Ergenekon ve medya ilişkisi

Ergenekon operasyonunu kısaca hatırlatan Ilıcak, yazısının sonunda “Dileğim, adaletin yerine gelmesi ve suçsuz olan herkesin beraat etmesi” diyor

"İklim Bayraktar ve taciz olayının Ergenekon'la ne ilgisi var? İş sulandırılıyor mu?" diye soranlara rastlıyorum. Eğer Oda TV'nin Ergenekon'la bir ilişkisi kurulabilirse, diğer gelişmeler de, bu kapsamda mütalâa edilebilir. Önce, Ergenekon'un ne olduğunu hatırlayalım:
"Ergenekon, Analiz, Yeni Yapılanma, Yönetim ve Geliştirme Projesi, 29 Ekim 1999" isimli belgede, söz edilen "yeni yapılanma" nedir? Hatırlatalım: Ergenekon denilen yapı, bir yandan sivil toplum örgütleriyle, diğer yandan medya ile ilişkilendirilecek, böylece, kamuoyunun arzu edilen istikamette etkilenmesi sağlanacaktı. Bu doğrultuda, daha sonraki yıllarda, bazı gelişmeler de ortaya çıkmıştı. Bunlardan en önemlisi, 2004 tarihini taşıyan ve Nokta dergisinde yayınlanan sivil toplum örgütlerine ilişkin belgeydi. Genelkurmay Psikolojik Harekât Dairesi'nin talebi üzerine, Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Korg. Aslan Güner imzasıyla hazırlanan yazıda, "toplumsal gelişime destek faaliyetleri" çerçevesinde işbirliği yapılacak sivil toplum kuruluşlarıyla müşterek hareket edilebileceği değerlendirilmiş ve ekte, "Haklarında herhangi bir olumsuz kayda rastlanmayan STK'ların listesi" sunulmuştu. Jandarma Genel Komutanlığı'nda, Şener Eruygur döneminde, Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun bu maksatla oluşturulduğu da unutulmamalı. Ergenekon dokümanında, Medya başlığı altında, örgütün kendi medya kuruluşlarını oluşturması ve diğer medya kuruluşlarını kontrol altına alması gerektiği belirtiliyordu. LOBİ dokümanında ise, Ergenekon'un, gerçekleştirdiği faaliyetlerde, amaçlarına uygun kamuoyu oluşturması ve destek sağlaması için, basını yönlendirmesi üzerinde duruluyordu. Benzer amaçlar, Oda TV baskınında ele geçtiği söylenen "Ulusal Medya 2010" isimli belgede de tekrarlanıyor. Ayrıca Soner Yalçın'ın Halk TV'yi satın alma girişimlerini biliyoruz. Ergenekon'dan yargılanan kişilerin, pek fazla rağbet görmese bile, birer televizyon kanalına sahip olmaları, sadece bir tesadüf mü? Tuncay Özkan-Kanal Türk, Mustafa Özbek-ART, Mehmet Haberal-Kanal B, Doğu Perinçek-Ulusal TV. Sıraladığımız kişiler muhalif yayın yaptıkları için mi Ergenekon'dan tutuklandılar? Yoksa -yayınlar devam ettiğine göre-, başka ilişkiler mi ortaya çıktı? Karışık bir tabloyla karşı karşıyayız. Bir yanda düşünce özgürlüğü, basın hürriyeti. Diğer yanda, Ergenekon belgelerindeki medyayı kontrol altında tutma çabası. Ve son bir not: "Baykal, Halk TV'yi satmaya direnirse, Varan 2" yazısının Oda TV'nin bir bilgisayarında ortaya çıkması ne anlama geliyor? Geniş bir açıdan baktığımızda, taciz iddialarının örgütle irtibatlandırılması mümkün görünüyor. Zaten, Baykal da, "Komployu Soner Yalçın düzenledi ama arkada kimler var onu merak ediyorum" (9.3.2011-Taraf) derken, herhalde daha derinlere giden bir bağlantı ihtimalinin üzerinde duruyor. Tekrar edeyim: Dileğim, adaletin yerine gelmesi ve suçsuz olan herkesin beraat etmesi. Ama gelişmelerin tek başına basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesine karşıyım. Nazlı Ilıcak-Sabah

Medya Haberleri

Yapay zeka ile Müslüm Gürses albümü
Hataylı Minik Yetenek Ahmet Kazar, Haluk Levent ile Aynı Sahneyi Paylaşmak İstiyor
Okan Yalabık’ın Gençlik Hali Görenleri Şaşırttı!
Ankaralı Turgut’tan kötü haber geldi
Akasya Durağı’nın Dilek'i yıllar sonra ortaya çıktı