Ahmet Kekeç / Star
Ergenekon’un zafer haftası
Mustafa Sarıgül parti kurmaktan vazgeçmiş... “Halkımızın sesine, vicdanımızın çağrısına kulak vererek, tüm gücümüzle Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz” buyurmuş...
İyi olur, destekleyin...
Destekleyin ki, biricik demokratikleşme projesi “Silivri’ye selam göndermek” ve “merdiven altı başörtülülerini kafalamak”tan ibaret olan yetersiz politikacılarla bir beş yılımız daha heba olsun.
Peki ama, halkınız size “Parti kur Mustafa” diye ne zaman görev tevdi etti de, bu hakkınızı daha “ehven” olanından yana kullanıyorsunuz?
Bir şeyler oluyor...
Kimilerine göre “iyi bir şeyler...”
MHP lideri Devlet Bahçeli, “Hükümetin bölücü terör örgütüyle müzakeresinin kanlı terör saldırısını artırdığını” öne sürmüş ve 7 Ocak 2010 tarihini “hükümetten kurtuluş günü” ilan etmiş...
Bölücü terör örgütü de ne ola?
BDP’yi (eski ismiyle DTP’yi) kastediyor herhalde.
İşin ilginç tarafı şu: “Bölücü terör örgütü” suçlamasına maruz kalan BDP de, tarihsel hasmı MHP’yle birlikte “aynı hedefe” ateş ediyor.
Bakın bu partinin “ılımlı” kanadını temsil eden genel başkan Selahattin Demirtaş ne diyor: “Hükümetin demokratik açılım sürecinde başarısız olmasından dolayı terör olaylarında son günlerde artış yaşanmıştır.”
Türk milliyetçilerinin partisi “açılım fazlalığı”ndan, Kürt milliyetçilerinin partisi de “açılım azlığı”ndan yakınıyor.
İlginç değil mi?
Problemi “açılım azlığı”na bağlayan parti, hükümetin müzakere girişimlerini elinin tersiyle itmiş, “İmralı’dan işaret gelmeden biz bir katkıda bulunmayız” diyerek, bütün diyalog kapılarını kapatmıştı.
Problemi “açılım fazlalığı”na bağlayan parti de, İmralı’nın denkleme dahil edildiğini, hükümetin terör örgütüyle pazarlığa oturarak “ihanet suçu” işlediğini öne sürmüştü.
Peki, İmralı’daki şahıs ne diyordu?
Ne diyecek, “muhalefet haklı” türküsünü çığırıyordu.
Hatta, daha da ileri giderek, “AK parti’nin bölgede geriletilmesi konusunda ilerici mahfillerle işbirliği yapmaya hazır olduklarını” söylüyordu.
Başka “iyi şeyler” de oluyor...
Bunları da maddeler halinde dercedelim:
BİR: Ergenekon davası yeni bir safhaya girdi... Yargıtay’ın “fotokopi” üzerinden verdiği tahliye kararı, Silivri’de yatan Ergenekon sanıkları için emsal teşkil edecek. Bundan sonra büyük çaplı tahliyeler bekleniyor.
İKİ: Balyoz davası sanıkları peş peşe tahliye ediliyor. İkinci posta tahliyeler dün gerçekleşti ve Çetin Doğan’dan sonra Şükrü Sarıışık da serbest bırakıldı.
ÜÇ: Yargıtay, dünya hukuk tarihinde bir “ilk”i gerçekleştirdi ve Mehmet Haberal’ı tahliye etmeyen dokuz hâkimi tazminat cezasına çarptırdı.
DÖRT: Anayasa Mahkemesi’nin, referanduma sunulan anayasa değişikliği paketini “esastan” görüşüp iptal edeceği bekleniyor. Bu ihtimal gerçekleşirse, parlamentonun (dolayısıyla hükümetin) varlık nedeni ortadan kalkacak, Anayasa Mahkemesi “kurucu irade” fonksiyonu icra edecek.
BEŞ: Müjdeler olsun ki, içeride “terör”le sıkıştırılan hükümetin “dış dünya”da da bazı ciddi düşmanları var. Mavi Marmara hadisesinden sonra, İsrail ve Amerika’nın Erdoğan’ı gözden çıkardığı söyleniyor... Muhtemelen yola, “sorun çıkarmayan” bir partnerle devam edilecek.
Ne mi olacak?
Ergenekon kazanacak...