KAYSERİ (AA) - ORHAN CANBULATEL - Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Genom ve Kök Hücre Merkezinde (GENKÖK), kadınlarda ölümcül seyreden yumurtalık (over) kanserine karşı antikor (bağışıklık proteini) üretildi.
ERÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağrı Şakalar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversite bünyesindeki GENKÖK'te kanser konusunda çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Kanserin giderek önemi artan bir hastalık olduğunu vurgulayan Şakalar, kanserin görülme sıklığının da gerek yaşam koşulları gerek beslenme alışkanlıklarının değişmesi ya da elektromanyetik dalgaya maruz kalınması sebebiyle giderek arttığına işaret etti.
Antikorların kanser tedavisinde çok kullanılan yeni bir tedavi yöntemi olduğuna dikkati çeken Şakalar, "Biyoteknolojik bir ürün olan antikorların, dünyada milyar dolarlık bir pazarı var. Biz de ülkemizde kullandığımız antikorların hepsini dışarıdan alıyoruz. Ülkemizde henüz ticari olarak üretilen ve kansere karşı kullanılan bir antikor yok" diye konuştu.
Şakalar, yaklaşık 3 yıl önce TÜBİTAK'tan aldıkları proje kapsamında yumurtalık kanserine karşı antikor üretmeye çalıştıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Laboratuvar ortamında 2 antikor ürettik. Bu antikorların kanser hücrelerince üretilen proteine bağlandığını da gösterdik. Halen bu antikorların kanser hücrelerini öldürüp öldürmediğini test ediyoruz (preklinik çalışma). Sonraki aşamalarda ise fare deneyleri ve klinik çalışmalar yapılacak. Bu antikorları şu açıdan önemsiyoruz; Ülkemizde kanseri hedef alan antikor üretimini başarabildik. Türkiye'de bunu yapabilen az sayıda laboratuvar var, bunlardan biri de biziz. İleride bu antikorların ilaç olarak kullanılabilme potansiyeli var. Ayrıca patenti alınıp ülkemize ekonomik katkı sağlama imkanı da var."
- 300 bin lira destekle geliştirildi
Geliştirdikleri antikorların insanlarda kullanılabilmesi için uzun bir süreç gerektiğini aktaran Şakalar, şunları kaydetti:
"Öncelikle preklinik çalışmalarının yani fare kanser modellerinin de denenmesi lazım. Bu birkaç yıl sürecektir. Sonrasında da faz 1, faz 2 ve faz 3 olarak adlandırılan klinik çalışmaları oluyor. En az 3-5 yıl da bu çalışma sürecektir. Tahminen, her şey yolunda giderse bu antikorların tedavide kullanılabilmesi 8-10 yıllık bir sürecin ardından mümkün olabilecek. İlaç üretim aşamaları zaman alan, zorlu, maliyetli süreçlerdir. Bu nedenle dünyadaki büyük şirketler üretilen antikorları laboratuvar ortamında alırlar ve onu ilaca dönüştürmek için ciddi yatırımlar yaparlar. Laboratuvar ortamında bulunan ilaçların da yüzde 10'u belki de daha azı üretime dönüştürülebiliyor ama ilaç üretebilmek için de bu süreçleri yaşamak gerekiyor."
Doç. Dr. Çağrı Şakalar, projeye TÜBİTAK'ın ilk etapta yaklaşık 300 bin lira destek verdiğini, preklinik çalışmalar için de 300 bin lira ile 1 milyon lira arasında bir bütçenin yeterli olacağını ancak klinik çalışmalar için daha yüksek bütçeler gerektiğini anlattı.
Yumurtalık kanserine karşı antikor üretirken diğer kanser türlerine karşı antikor üretebilecek altyapıyı da oluşturduklarını vurgulayan Şakalar, "Yarın meme kanserine, kolon kanserine ya da pankreas kanserine yönelik antikor çalışmalarımız da olabilir. Bu altyapıyı, birikimi en azından başlangıç için elde etmiş olduk" dedi.
Yeni bir TÜBİTAK projesi daha aldıklarını dile getiren Şakalar, "Bu proje kapsamında da meme kanseri tedavisinde kullanılan 'herceptin' isimli antikoru, ülkemizde yerli imkanlarla üretebilir miyiz? Bunu deneyeceğiz. Projeye bu yıl başladık" ifadesini kullandı.
AA