Eşime bile mi? Konuşma nerede başlamıştı, neden başlamıştı? Hatırlamıyorum şimdi. Dönüp dolaşıp sır konusuna gelmişti. İnsanın mutlaka kendine ait bazı özellerinin olması gerektiğini anlatırken söylemişim. Eşime bile mi? evet eşinden bile özellerin olmalı demişti. Habire yolun başından beri. Bir zor lafıdır gidiyor. Yol zor. Yolda yürümek zor. Yaşamın kendisi zor. Hayat sarp bir yokuş. Kolaylıklarla beraber bir zorluk bu. Öyle olmasına karşın. İstenmeyen zorluk olduğu için onu daha çok vurguluyor kılavuzumuz. İşte bir zor daha. İçinde tutmak. Kendine ait kapalı bir alan bulundurmak. Bu elbette ki en çok yolda olanlar için. Bir amacı, hedefi, yapacakları bulunanlar için. Diğerleri için de ama en çok hedefleri olanlar, birikimleriyle bir yerlere gelmek isteyenler için. Özellikle de liderler için. Liderlik burada tekrar söylüyorum öyle ince bir yol ki. Hem gerçek dışı olmayacak söyleyeceklerin hem de her şeyi söylemeyeceksin. İçinde tutacaksın. Liderlerin dışındakiler için de. Bizim için de. Herkes için. Ve kılavuzumuz özellikle mayınlı alanları çok net ifade etti:Şu üç şey hakkında dudağını kıpırdatma Gittiğin yol, paran, bir de mezhebin. 1/1047 Çünkü bu üçünün de düşmanı çoktur. Düşman bildi mi sana pusu kurar. 1/1048 Nereye gittiğin: bu hem yolculuk anlamında hem de yaşam hedeflerinle ilgili. Para, mal, mülk servet. Bir de mensubiyetin. Topkapı sarayını gezenlerimiz bilirler. Padişahlar meşveretlerini, sefer hazırlıklarını çoğu kez saklarlarmış. Çok sınırlı sayıda paylaştıkları zamanlarda da suyun sesli aktığı havuzun başında konuşurlarmış. Bunlarla ilgili dudağını kıpırdatma derken Kılavuz nedenini de açıklıyor. Bu üç şeyin düşmanı çoktur. Düşmanı çok olan şeyler en çok tercih edilen şeyler anlamında da aynı zamanda. Yol, hedef, makam, ulaşılacak yer. Oraya ulaşmak isteyenlerin sayısınca çelmelenme oranı da artacaktır. İktidar mücadeleleri desem yeterince açık olmaz mı? Şimdi de tarihte de. Düşmanı çoksa düşman ne yapar? İlk akla gelen engellemek ister. Enerjinizi hedefiniz dışında engelleri aşmak için de harcarsınız. Elbette hedefe ulaşmak engellerle mücadeleyi de gerektirir. Fakat bir yandan da olabilecek engelleri azaltmak ta yolda güzel yürümenin şartlarındandır. Hedefiniz için harcayacağınız enerji miktarı ne kadar fazlaysa başarı şansınız da o kadar yüksektir. Düşman engel çıkarır. Yani pusu kurar. Bunu bilirse yapar. Bilmezse yolunuz açıktır. Bildirmemeyi öneriyor Kılavuzumuz. Haset evresindeyse bir de düşmanınız tehlikeyle de karşı karşıyasınız demektir. Bunu özellikle günümüzde siyasi bir takım hedefleri olanlar çok iyi bilirler. İyi de sır olması gerekenleri ayırt etmek neyle ilgili ? bu zekayla, tecrübeyle,birikimle,potansiyelle ve daha başka niteliklerle de ilgili. Yine de zorlanırsak işte o zaman istişareye, danışmaya ihtiyaç var bu yüzden yolu ve hedefi olanlara önerim danışmayı önemsemeleri ve güvenilir kendisiyle yüzleştirici danışmanlarının Kılavuzlarının olması gerektiğidir. Zira denilir ki : Allah bir idarecinin başarısını murad ederse ona doğru sözlü kişilikli yardımcılar verir. İşte danışmanımız koçumuz kılavuzumuz da neyin hedefleriniz açısından gizli kalmasını bilemediğiniz zamanlar için net mesajını vermiş. Gittiğin yol,paran ve mensubiyetin. Danışma, danışmanlık ve istişare müessesesinin tek başına varlığı da yetmiyor. Ayrıca usulleri de var bunun. Birebir bile olsa kendi adına bir dili de olmalı bunun. Bir şifresi. Kendi içinde bir gizliliği de olmalı. Zira bununla da ilgili kılavuzumuzun mesajı var yine :Üstü örtülü, güzel bir tarzda, kurtulmak için konuşur danışırlar. Danışmaları görenleri yanıltacak şekilde kinayelerledir. 1/1051 Peygamber kapalı bir tarzda meşveret ederdi. Eshab cevap verir düşman haberdar olmazdı. 1/1052 Düşman baştan ayağı bilmesin , bir şeyi sezmesin diye reyini kapalı misalle söylerdi. 1/1053 Danışmanın danışanıyla ortak ve kinayeli bir dili olmalı diyor. Başkaları farklı şeyler konuştuklarını zannettikleri zamanlarda bile. Kıbrıs savaşı zamanında hatırlıyoruz mesajı : Ayşe evine dönüyor.Devam ediyor Kılavuzumuz mesajlarına : Bir iki kimseye söyledin mi, artık o sırra veda et iki kişiyi aşan , bir başkasına da söylenen her sır yayılır. 1/1049 İki üç kuşu birbirine bağlasan elem içinde yerde mahpus kalırlar. 1/1050 Sır uçar. Tek başınayken en iyi. Sırrın özellikle de yukarıda bahsedilen para hedef ve mensubiyetle ilgili olanlar bir başkasıyla paylaşıldığı anda kanatları birbirine bağlı iki veya daha fazla sayıda kuşa benzetilmiş. Uçar mı dersiniz özgürce ve tek başınayken ki gibi.Başlangıcımızda zorluktan söz ettik. Sırrın zorluğu, saklanmasında, içerde tutulmasında. Çünkü içerde tutulan sır ciddi bir ıstıraptır. Diken gibi batar. Acı verir. Sır senin esirindir. Paylaşırsan sen esir olursun demişti. Ali Bin Ebi Talip. Esiri muhafaza etmenin gerçek anlamda bile zorluğu ortada. Bir esirin sürekli kaçma ve kurtulma planları yaptığı düşünülürse. Fakat gelişme için gerekli bir ıstıraptır bu. Takdir edilen, kazandıran insanı büyüten bir davranış. Bir de evrensel gerçeklere ait aşka ait, Tanrıya ait sırları taşımak zorunda olanlara ne demeli. Onlara ilişkin bilgimiz sadece bilgi çerçevesinde. Sırrı veren ağzı da mühürlermiş.Eşime bile mi ? mümkünse. www.pozitifdegisim.com