Larende Caddesi üzerinde yer alan Sahip Ata Hanigahı, yoldan geçerken bile tüm dikkatleri üzerine çeken bir görüntüsü çarpıyor gözlere. Girişi ayrı bir mükemmellik taşıyan taş işlemelerinin yanında içerisinde bulundurduğu tarihi hazineleriyle de ayır bir önem taşıyan Sahip Ata Hanigahi hem yakın tarihimize hemde Selçuklu tarihine ışık tutuyor. Selçuklu Beylikler döneminde gezginlerin ve yoksul dervişlerin misafir edildikleri yer olan hanigaha Sahip Ata Külliyesi’nde de yer verilmiştir. Hanigahın girişi normal ölçülerde bir kapıdır. Arkasında koridor şeklinde bir geçit ve kapalı avlu durumunda divanhaneye geçilir.
Bu bölüm külliyenin en yüksek ve en kütlevi yapısıdır. Orta mekânı örten aydınlık fenerli bu kubbe pandantifli olup, Selçuklu eserleri arasında az görülen bir yüksekliğe sahiptir. İçerisinde bir de mihrabın olduğu güney sofasının iki yanında da birer derviş hücresine yer verilmiştir.
Konya Tarihine yolculuk
Adeta tarihi bir yolculuk serüvenini sonun bu Hanigah içerisindeki malzemelerle de Konya tarihini anlatıyor. Anadolu’ya özgü kilimleri, Kur’an ve dini el yazma eserleri, Cami Alemleri gibi büyük değer taşıyan müze günümüzde halen ücretsiz olarak misafirlerini bekliyor.
Hanigah büyük merkezlerde yer alan ve genellikle şeyhin, pîrin türbesi bulunan geniş programlı tarikat yapılarına denir. Eşik anlamına da gelen “Hanigah” Farsça’dan gelen bir kelime olup, bir yüceltme ve onurlandırma ifadesi olarak kullanılmıştır.
İlahi kelimesi ile birlikte kullanıldığında “Allah’ın Katı” şeklinde bir mana kazanır. Hanigahlar birer dergâhtırlar. Sahip Ata Hanigahı plan olarak 13. yüzyılın bilinen Selçuklu tekke ve Hanigahları arasında en büyüğü ve simetriği olandır. Mimarı belli olmayan bu abidevi eserin Merv ve Tirmiz bölgelerindeki 11’inci ve 13’üncü yüzyıllara ait merkezi kubbeli ve aksiyal eyvanlı Orta Asya evleri ile yakın benzerliği oldukça dikkat çekicidir.
Yapım tarihi doğuda yer alan taç kapının kapı açıklığı üzerindeki dilimli kemer içerisinde yer alan dokuz satırlık inşa kitabesinden anlaşılmaktadır. Hanigaha doğudaki klasik Selçuklu taç kapısından girilmektedir. Taç kapının iki yanında dükkânlara yer verilmiştir. Üçü kuzeyinde, ikisi güneyinde olmak üzere beş dükkânın bu cephe üzerinde yer almasıyla cephedeki simetriyi bozulmuştur. Yapı tamamen incelendiğinde, tıpkı bir Rönesans yapısı gibi oldukça simetriktir. Dolayısıyla dükkânlardan kuzeyde yer alan üçüncü dükkân, kanımızca sonradan eklenmiştir.
HANİGAH İÇİNDEKİ TÜRBE
Türbe, külliye tasarımında caminin güney duvarına bitişik konumdadır ve cami ile Hanigah arasında yer alır. Türbeye, caminin güney duvarındaki hacet penceresinin yan tarafındaki küçük bir açıklıkla, türbenin batı duvarındaki bahçeye açılan bir kapı ve Hanigahın kuzeydoğusundaki bir holde yer alan bir kapıyla da giriş sağlanır. Türbe, ilkin Sahip Ata’nın iki oğlu Taceddin Hüseyin ve Nasreddin Hasan’ın, Akşehir Kozağaçta, Karamanoğlu Mehmet Bey’le yapılan savaş sonucu şehit düşmesi üzerine 1277–1278 yıllarında inşa edilmiştir.
Daha sonra Sahip Ata burayı aile kabristanına çevirmek isteyince eski türbenin temelleri üzerine 1283 yılında bugünkü türbe inşa edilmiştir. Bu yapım tarihi, kubbenin oturduğu kemerin iç yüzündeki ayet kuşağının bitiminde yazmaktadır. Burada “Şu mübarek imaret 682 (1283 M.) senesi Muharreminin iptidasında tecdit edildi” ifadesi yazılıdır ( Önder 1962: 91). Türbe dikdörtgen bir alanı kaplamaktadır. Sivri kemerli bir atkıyla kare bir mekân oluşturularak üzeri kubbe ile kapatılmıştır. Yapı malzemesi olarak tuğla kullanılmış; kemer açıklıklarının kenarlarında kes - me taş kullanılmıştır.
Lahitlerin olduğu kare alan kubbeli olup kubbeye geçiş Türk üçgenleri ile oluş- turulmuştur. Kenarda kalan dar hol şeklindeki alan tonozla kapatılmıştır. İç mekânın aydınlatılması batıdaki kapının üzerindeki bir pencere, güneyde yer alan hacet penceresi ve onun üzerinde yer alan sivri kemerli pencere, caminin güney duvarındaki hacet penceresi ve tonozlu koridor şeklinde kalan alanın duvarında ki kare bir pencere ve onun üstünde yer alan sıralı dört küçük pencere ile sağlanmıştır.
Türbe iki katlıdır ve alt kısımda cenazelik kısmı yer almaktadır. Üç metre aşağısı ise bir kapı- dan girilen tonozla mekânı oluşturmaktadır. Bu mekânın üstünde ziyaretgâh vardır Servet R. Çolak – Memleket