Bugün Tarih boyunca sürekli tartışılan Eski Türk İnancından bir bölümü yazmak istiyorum.
Bu konuya başlamadan önce nereden başlayacağımı çok düşündüm.
Çünkü; Eski Türklerde (İslamiyet ten önceki Türkler) Din dediğimiz zaman herkes farklı yorumlamalar yapıyor, dolayısıyla ortaya doğru somut bir şey çıkmıyor.
Bilindiği gibi din, insanın inanç ve ibadetlerinin bütünüdür. Göçebe Türk halkı dini bir topluluk değildir. Daha çok siyasi bir karakter göstermiştir.
Din Adamları yerleşik kültürde çöl ve orman kavimlerinde görülenden farklı olarak Türkler arasında önemli bir rol oynamaz. Ancak bu duruma eski Türk sosyal hayatında bir inanç sisteminin olmadığı şekilde bakılmamalıdır.
Eski Türklerde (İslamiyet ten önceki Türkler) Totemciliğin var olduğu ileri sürülmüş ise de küçük ailelerde (Klan) bu inanış görülmüş, Türklerde genel olarak Kurt'a tapma yada başka totemlere tapma yoktur.
Eski Türk toplumunun inancı üç noktada toplanır, bunlar 'Tabiat Kuvvetlerine inanma, Atalar Kültü ve Gök Tanrı Dini' dir ben burada bu üç inancı başka bir yazıma bırakıp göçebe yaşayan toplulukların dini inançlarının Şamanlığa bağlanması gelenek haline geldiği için bende şamanlardan kalan, içimize örf olarak giren şamanlık öğütlerinden bahsedeceğim.
Bu yazımızdan sonra öğütlerin bir çoğunun dinimizin emirlerine de çok benzediğini görecek ve Eski Türklerin (İslamiyet ten önceki Türkler) inanışları hakkında bilgi sahibi olacağız.
İşte Şamanlardan Kalan Öğütler;
İçmeyin. Hiç içmeyin! Alkol vücudu, beyni ve ruhu öldürür. Ben yıllardır içmiyorum. Eğer şamansanız veya ruhsal bir insansanız içerek bir süre sonra tüm güçlerinizi bitireceksiniz ve ruhlar sizi cezalandıracaktır. Alkol gerçekten de öldürür, aptalca şeyler yapmayın.
Hayat çok kısadır. Bunu gözyaşları, kavgalar, küfür ve alkol ile çarçur etme. İyi şeyler yapabilir, çocuk yetiştirir, dinlenir ve daha fazla mutluluk verici şeyler yapabilirsiniz.
Oldukça güzel bir deyiş vardır: Veren eli kısıtlı görme. Eğer mümkünse zayıf ve ihtiyacı olanlara para ver. Miktarı önemli değil ancak vermiş olmak önemlidir.
Eğer Dünya’yı değiştirmeyi amaçlıyorsan önce kendini değiştir.
Ahlaki olarak önceliğiniz başka birine zarar vermemek olmalıdır. Bu prensip oldukça güçlü olmalıdır. Sadece şöyle düşünün: “Hiçbir zaman hiç kimseye zarar vermeyeceğim.”
Size saygı gösterilmesini istiyorsanız başkalarına saygı gösterin. İyilik için iyilik, kötülük içinse bu kötülüğü yok saymak yapılacak en doğru şeydir. Sizi kötü yapmaya çalışan biri onu yoksaydığınız için kendini gerçekte daha kötü hissedecektir.
Tüm gücünle diğer insanlara yardım etmeye çalış. Eğer mutluluk veremiyorsan en azından zarar verme.
Zorluklar birer formalitedir. Ciddi zorluklar, daha ciddi olsalar bile hala formaliteden ibarettir. mesela bir uçağa binerek aynı mavi gökyüzüne ulaşmak mümkündür. Herkese barış!
Bir hayale ulaşmak için bazen tüm gereken bir adım atmaktır. Zorluklardan korkmayın, her zaman vardırlar ve olacaktırlar.
Canlılar için bir mutluluk kaynağı olabilirseniz siz kendiniz en mutlu olursunuz. Ve başkalarına acı çektirirseniz siz kendiniz de acı çekersiniz.
Sevebilme yeteneği Dünya üzerindeki en önemli yetenektir. Herkesi sevmeyi öğrenin, düşmanlarınızı bile.
Akarsulara çöp atmayın. Asla! Suyun ruhu çok sinirlenebilir. Ruhu yatıştırmak için ekmek, süt yada para atabilirsiniz.
Genelde geçmişimizi “altın çağ” yada “altın günler” olarak adlandırırız. Bu bir hatadır. Hayatımızda yaşanan her an tam olarak altın çağdır.
Her zaman hatırla: Doğru din, doğru inanç ya da en becerikli şu veya bu inancın din adamı yoktur. Tanrı birdir. Farklı din ve inançlar bu tepeye ulaşmanın farklı yollarını sunarlar. Kime istersen dua et, ancak bil ki senin asıl amacın günahsız olmak değil, tanrı’ya ulaşmaktır.
Eğer bir şey yapmaya karar verdiysen kendinden şüphe etme. Korku seni kendinden ve doğru yoldan saptırmaya çalışacak. Çünkü bu kötülüğün ana silahıdır.
Hayatta çok önemli bir şeyi hatırla. Herkes hak ettiğini bulur. Problemlerin ruhuna ve düşüncelerine girmesine izin verme böylelikle problemler vücuduna da ulaşamaz.
Hayat sana yüzünü ya da başka bir tarafını çevirmiş olabilir. Ancak sadece çok az kimse aslında hayatı çevirenin gerçekte kendisi olduğunu anlayabilir.
Asla pişmanlık duyma! Ne olursa olsun bu ruhların isteğiyle olur ve bu her zaman en iyisidir.
Kalbinizde her hangi bir baskı olmadan rahat nefes alabilmek için, ağlamayı öğrenin.
Kadınlar alışveriş yaparken ailelerinin önlerindeki günlerdeki mutluluğunu satın alırlar. Her bir taze, güzel, olgun ve güzel kokan meyve bu ailede mutlu ve sakin bir hayattır. Erkek, kendi tarafından kadına para sağlamalıdır. Böylece kadın en iyi kalitedeki ürünleri seçebilir. Yiyeceğe harcanan paradan kısan bir aile fakirleşir ve mutsuzlaşır. Bu kısıntı aslında sevdiklerinin mutluluğundan kısılır.