Eşkıya şehre indi

Vakit diye bir eşkıya gazetesi var...

Ahmet Hakan'ın köşe yazısı

Elinde bir kara, önüne gelene çalıyor bu Vakit eşkıyası...


Eşkıyanın son kara çalma yöntemi şöyle bir şey:

Doğan Grubu’nun mahkemelerdeki davasına bakan yargıçların yedi cetleriyle ilgili kendisine servis edilen bilgileri bir eline alıyor...

Öbür eline de Doğan Grubu çalışanlarının yedi cetleriyle ilgili servis edilen bilgileri alıyor...

En sonunda...

“Yargıçların yedi cetleri” ile “Doğan Grubu çalışanlarının yedi cetleri” arasında bir alaka, bir bağ kurmaya çalışıyor...

Herhangi türden en küçük bir yakınlık mı buldu?

Hemen çalıyor karasını:

“Böyle hâkime can kurban” diye...

Hem yargıcı töhmet altında bırakıyor, hem de hiçbir şeyden haberi olmayan Doğan Grubu çalışanını...

Yargıç görevini yasalar çerçevesinde yapmakla mükellefmiş...

Doğan Grubu’nda binlerce kişi çalışıyormuş... Kimin kiminle akraba olduğunu bilmek mümkün değilmiş...

“Eşkıya”nın umurunda değil...

Yaptığı yargıya müdahale imiş... Yargıcın güvenilirliğini zedeleme imiş...

“Eşkıya”nın bu da umurunda değil...

* * *

Bu “eşkıya”ya dur diyen yok...

“Yapma” diyen yok... “Ayıp ediyorsun” diyen yok...

Aksine sırtı sıvazlanıyor eşkıyanın...

“Aferin... Gayet iyi eşkıyalık yapıyorsun” diye taltif ediliyor... Uçaklarda falan ağırlanıyor...

Görmezlikten geliyorsun, azdıkça azıyor...

Görmeye kalkınca da muhatap almış oluyorsun...

Mahkemeye veriyorsun eşkıyayı... Çevirmedik dümen ve fırıldak bırakmıyor...

Davayı kazanıyorsun, bin türlü hile ve desise ile yargının verdiği cezalardan yırtıyor...

Bu öyle bir eşkıya ki...

İnsanlık ölçüleri içinde kendisiyle mücadele etmek imkânsız...



Vakit eşkıyasının çaldığı son kara

DOĞAN Grubu’na kesilen vergi cezası ile ilgili davanın görüleceği gün Vakit eşkıyasının manşetindeki haber şu:

“Böyle hâkime can kurban”.

Haberin altındaki spotta ise şu bilgiler yer alıyor:

“Aydın Doğan’ın trilyonluk davasına bakan hâkim Fatih Alphan’ın kuzeni Milliyet Gazetesi’nde, yengesi ise Hürriyet’te çalışıyor.”

Kimmiş bu “kuzen” ile “yenge”?

“Hâkim Fatih Alphan’ın kuzeni”, Milliyet çalışanı Umut Alphan imiş...

“Hâkim Fatih Alphan’ın yengesi” ise, Hürriyet’in Kelebek ekinde yazan Melis Alphan...

* * *

Konuyu araştırmaya başladım...
Umut askerde...

Ona bir şey sormak mümkün değil...

Hemen Melis’i aradım...

Melis, “Ben Fatih Alphan diye birini tanımıyorum... Böyle biriyle hiç karşılaşmadım aile içinde... Umut’tan da Fatih Alphan diye bir yargıcın adını hiç duymadım... Ama Umut’un annesine bir sormam lazım” diyor.

Soruyor...

Umut’un annesinin verdiği yanıt şöyle:

“Bizim Fatih Alphan diye bir akrabamız yok.”

Fakat “eşkıya”, çok iddialı...

Elinde servis edilmiş bilgiler var...

Sen istediğin kadar “Bizim Fatih Alphan diye bir akrabamız yok” de...

“Eşkıya” senin bile tanımadığın akrabanı tanıyacak denli sağlam servis alır...

* * *

Akşama doğru tekrar Umut’un annesi Merih Alphan’ın kapısını çalıyoruz:

“Emin misiniz? Gerçekten böyle bir akraba yok değil mi?”

Merih Alphan “Yok” diyor...

Hatta yakınlarını, akrabalarını, kardeşlerini falan arıyor...

Onlardan da “Bizim böyle bir akrabamız yok” cevabını alıyor.

En sonunda Merih Alphan’ın aklına yıllar önce çıkardıkları “aile soyağacı”na bakmak geliyor.

Ve soyağacına bakılıyor ki orada bir yerlerde “Fatih Alphan” diye biri var...

* * *

Sonunda gerçek ortaya çıkıyor:

Yargıç Fatih Alphan’ın dedesi ile Milliyet çalışanı Umut’un dedesi kardeşmiş.

Ancak Fatih Alphan, yıllar önce aileden kopmuş...

Ailenin bir kanadıyla temasını kesmiş...

Umut’un babası ve amcasının yıllar önce vefat etmesi nedeniyle aile içinde Fatih Alphan’ı tanıyan kalmamış...

Yani...

Yargıç Fatih Alphan ile Milliyet çalışanı Umut Alphan arasında bir akrabalık var...

Fakat...

Yargıç Fatih Alphan’ı Umut Alphan tanımıyor... Deniz Alphan tanımıyor... Umut’un annesi Merih Alphan tanımıyor... Yakın aile çevresi tanımıyor...

* * *

Eşkıya Vakit’in “kara çalma” hikâyesinin bütün ayrıntıları böyle...

İşin özü şudur:

Yargı kararları karşısında çevirmediği dolap ve dümen kalmayan bir şehir eşkıyası, herkesi kendi gibi bildiğinden olacak, almış eline nüfus kütük bilgilerini, bir “dümen ve dolap hikâyesi” çıkarmaya çalışıyor.

Amaç: Kara çalmak... Amaç: Yargıyı etkilemek... Amaç: Töhmet altında bırakmak... Amaç: Yargıcı zan altında bırakmak... Amaç: Doğan Grubu çalışanlarını zan altında bırakmak...

Ama yağma yok...

Eşkıya Türkiye’ye hükümdar olamayacak...

Medya Haberleri

Yapay zeka ile Müslüm Gürses albümü
Hataylı Minik Yetenek Ahmet Kazar, Haluk Levent ile Aynı Sahneyi Paylaşmak İstiyor
Okan Yalabık’ın Gençlik Hali Görenleri Şaşırttı!
Ankaralı Turgut’tan kötü haber geldi
Akasya Durağı’nın Dilek'i yıllar sonra ortaya çıktı