Pakistan'ın Zülfikar Ali Butto'su var Bizim Menderes'imiz Pakistan Butto'yu astı
Biz de Menderes'i
Pakistan'ın Ziya-ül Hak'ı vardı,
Bizim Kenan Evren'imiz.
Sıkı durun.
Şimdi biz Kenan Evren'i yargılıyoruz ya, Pakistan'da 'Biz de darbecilerimizi yargılayalım' diye bir tartışma başladı.
Türkiye'ye bakarak darbe yaptılar, şimdi Türkiye'yi örnek alarak darbecileri yargılamak istiyorlar.
Kenan Paşa, sadece kendisini değil, Pakistan'daki darbecileri de yaktı.
Önceden darbe ihraç eden Türkiye vardı, şimdi ileri demokraside model olarak gösterilen bir Türkiye var.
Komünizmin tehlike olarak görüldüğü soğuk savaş döneminde Pakistan ile Türkiye'ye aynı kader çizilmişti.
'Yeşil Kuşak' projesinden söz ediyorum.
Pakistan'dan, Türkiye'ye uzayan çizgide Sovyetlerin etrafı, İslam ülkelerince çevrildi.
Bunların bir görevi Sovyet yayılmasını önleyip, batı dünyasının güven içerisinde yaşamasını sağlamaktı.
Ama aynı zamanda komünizme karşı cephe ülkeleriydi.
Yeşil Kuşak'ın, cephe ülkeleri
Peki bu ülkelerin kendi vatandaşlarına ilişkin bir yükümlülükleri yok muydu?
Vardı.
Soğuk savaşın en sert uygulamaları bu ülkelerde yapıldı. Darbeler yapılıp, hükümetler alaşağı edildi. Başbakanları asıldı, gençleri vuruldu, işkencelerde öldürüldü, faili meçhul cinayetlere kurban edildi, kalanı da asıldı.
Bir gün geldi, gong çaldı. Oyun bitti.
Soğuk savaş tarihe karışırken, 'Yeşil Kuşak' tehlikenin yeni adı oldu.
Sovyetler bir kış günü Afganistan'a girdiler.
Mücahitlerin direnişi, doğu blokunun yıkılmasına neden oldu.
Soğuk savaşı Afgan mücahitleri bitirdi.
Batı'nın 70 yıllık kabusu bitmiş, kapitalizm galip gelmişti.
Haliyle mücahitlerin ödüllendirilmesi gerekiyordu.
Ödüllendirdiler.
Soğuk savaş bitti, sıcak savaş başladı.
Batının ilk işgali Afganistan oldu.
Soğuk savaş döneminde tehdidin adı, Komünizmdi. Sıcak savaş döneminde ise tehlikenin adı, 'İslam' oldu. İslamofobia.
Başbakanlarımızı bile astık ama bunlara yaranamadık.
Ödülümüzü önce Afganistan'la, sonra Irak'la aldık.
Pakistan'da Cumhurbaşkanlığı sarayının girişinde Ziya- Ül Hak'ın, sarayın değişik duvarlarında ise Benazir Butto'nun fotoğraflarını görmek bana bunu düşündürdü.
Pakistan'da şimdi en ciddi tartışma konusu ABD'ye ait Predatörlerin 24 Pakistan vatandaşını vurması konusu.
ABD özür dilemediği için NATO zirvesine yansıyan bir krize dönüştü bu konu. Başbakan Erdoğan da Başbakanlık'taki törende yaptığı konuşmada bu konuya değindi.
'Pakistan'daki şehitlerimiz nedeniyle ABD'nin özür beyanını hatırlatmak istiyorum. Burada çok net hata var' dedi. Dikkat edin Başbakan, 'Pakistan'ın şehitleri' demedi, 'şehitlerimiz' dedi.
Zaten buradaki her törende, hem Başbakan hem Pakistanlı muhatapları tarafından yapılan 'kardeşlik' vurgusu çok ön planda.
Pakistanlılar araları gergin olan iktidar ve muhalefetin barıştırılmasını da Başbakan Erdoğan'dan istediler.
Şöyle oldu. Başbakanlıktaki basın toplantısında Pakistanlı gazeteci, Başbakan'dan bunu talep etti.
'Muhalefet lideri Navaz Şerif'le kardeşim Gilani arasında dostluğun olmasını isterim' dedi Başbakan.
Bunun bir öncesi var. Başbakan Pakistan Meclisi'nde konuşacağı zaman Muhalefet lideri, 'Biz iktidarla ipleri koparmıştık. Parlamentoya gelmeyecektik. Her gün kavga oluyor ve biz bugünden itibaren parlamentoda olmayacaktık. Ama siz gelince geldik' demişti.
Bu arada Pakistan Meclisi'nden bazı görüntüleri paylaşmak istiyorum. Bu coğrafyada demokrasiyi yaşatmaya çalışan bir ülke Pakistan. Biz bir adım önde olsak da, bu yönüyle de bize benziyorlar.
Kadınlar hatırı sayılı bir ağırlık oluşturuyorlar. Zaten meclis başkanı da bir bayan. Milletvekilleri seçildikleri bölgenin yerel kıyafetleriyle geliyorlar Meclise. Temsil ettikleri kesimleri, yerel giysileri ile temsil etmeye ayrı bir özen gösteriyorlar.
Başbakanlık'taki törende de yerel kıyafetle protokol imzalayan bakanları vardı. 29 ayrı dilin konuşulduğu, 4 ayrı eyaletin olduğu, eyaletlerin yerel parlamentoları tarafından yönetildiği bir ülke Pakistan.
Ama burada iş yapanlar açısından zorlukları da var. Başbakan Erdoğan da bir dönem bizdeki ağır bürokrasi ve yabancı sermayeye soğuk bakan yapıyı anlattıktan sonra 'kızım sana söylüyorum, gelin sen anla diye bir söz var' dedi.
Mesajı aldılar. Sıra uygulamada.
Son söz.
Cumhurbaşkanlığı'ndaki resmi yemeğe ve Başbakan Erdoğan'a fahri doktora verilmesi törenine giderken, otomobili Pakistan Başbakanı Gilani kullandı.
Pakistan içinde bulunduğu zorlukları demokrasi içinde aşmanın mücadelesini verirken, direksiyonda Türkiye'nin olmasını istiyor.