Eyyamcı: Yani günübirlik yaşama. Günü kurtarmayı düşünen, geleceği inşa etmek adına proje üretmeyen insanlar için kullanılır bu tabir.
Küreselleşmenin bütün sınırları yerle bir ettiği bir zamanda yaşıyoruz. Tüketici olmaktan başka bir özellik taşımayan insan, biberonu eline aldığı gün bu sınıfa girmiş oluyor. Medyanın renkli dünyalara ilişkin yaptığı reklâmlar Türkiye’de çok geniş bir kesimi etkiliyor. Popüler kültür adı altında sunulan bu yaşam tarzı 17–25 yaş arasındaki gençliği adeta maceraya itiyor. Gayet masum hane olarak başlayan bu süreç marka, moda, müzik derken içki, kumar ve uyuşturucu illetine kadar uzayabiliyor.
Bu köksüz kültür ve yaşam tarzı emek vermeden, ter dökmeden, kısa yoldan para kazanmanın yollarını göstermekle kalmıyor, aldığı kurbanlarla bu gün ülkeyi sarmal gibi kaplamış durum da.
Asilik, serserilik, hele ailede sorunlar varsa veya anne baba ayrı ise, hayatı tümüyle anlamsız olan genç, soluğu sokakta kendisi gibi olanların yanında alıyor. Metropollerde bu söylenilen özelliklerin kat kat fazlası hatta çeteleşmeye kadar giden boyutlarını bu ülkenin masum insanları esefle seyrediyor. Gençliğin geleceğin nasıl bir tehlike altında olduğunu görmeyen yoktur. Seydişehir gibi nüfus bakımından küçük yerlerde ise bu sorunlar daha küçük çaplı polisiye olaylarla kalırken son zamanlarda ise yaşanan iki büyük olay Seydişehirli’yi huzursuz etmeye yetti de arttı bile. Geçen yıl sonunda bir mutemedin para yüzünden öldürülmesi, yakın bir zamanda bir petrol bekçisinin aynı şekilde hunharca katledilmesi adeta Seydişehirli’nin kanını dondurdu. İnsanlar arasında ‘ne oluyoruz?’ soruları çoğaldı.
Velhasıl eyyamcı toplumun büyük şehirlerdeki yansımaları küçük şehirlerde daha sert daha acı oluyor. İstanbul’da üst kattaki komşusunun alt kattakinden haberi yok ama 60 bin nüfuslu şehirdeki bir olay tüm şehir tarafından anında duyuluyor. Bu olaylar o şehirde yaşayan dürüst vatandaşları tedirgin ettiği kadar suça meyilli sorunlu insanlara ise kötü örnek olması açısından o kadar büyük bir talihsizliktir.
Toplumda yaşanan bu hızlı değişim yeni çıkan yasalardan kaynaklanan boşluklardan yararlanarak ertesi gün serbest bırakılan suçluları sokaklarda görmek toplumdaki güvensizliği artırıyor. Güvensizlik sonucu oluşan kaoslara toplum kendince önlemler almaya çalışarak kendi güvenliğini kendi almaya çalışıyor.
Her toplumun kendine göre kültürel yapısı kendine göre değerleri vardır. Bu toplumun kendi değerlerini dışlar zorla başka değerler dayatırsanız kim bilir hangi kaoslarla karşılaşacağız.
Oluşturulan bu eyyamcı toplum Gençlerin geleceğini tehdit eder duruma gelmiştir. Umarız bu sosyal gerçek öğretim sistemimizin keşmekeşliğini biraz daha göz önüne serer ve eğitimin önemine dem vurur.