Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2025 yılının ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini 250 baz puan indirerek mali genişleme sürecini başlattı. Bu kararın, finansmana erişimi kolaylaştırarak konut sektörünü hareketlendirmesi bekleniyor.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Kerem Börü, faiz indiriminin konut talebini artırarak inşaat sektöründe yeni projelerin önünü açabileceğini belirtti. Düşük faizli konut kredilerinin, özellikle ilk kez ev sahibi olacak bireyler için önemli bir avantaj sunduğunu ifade eden Börü, piyasa fiyatlarının dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Konut Kredilerinde Düşük Faiz Dönemi
Bankalar, faiz indirimi sonrası "ilk kez ev sahibi olacaklara düşük faizli konut kredisi" kampanyaları başlattı. Bu durum, kredi maliyetleri nedeniyle yatırım kararını erteleyen bireyler için cazip bir fırsat oluşturuyor.
Börü, düşük faizlerin krediye erişimi kolaylaştırarak konut alımını teşvik edebileceğini ancak fiyat artış riskine de dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.
İnşaat ve Yan Sektörlerde Büyüme Beklentisi
Faiz indirimi yalnızca konut piyasasını değil, ekonominin diğer alanlarını da etkileyebilir. Konut sektöründeki canlanma, inşaat sektörünü hareketlendirerek istihdama ve ekonomik büyümeye katkı sağlayabilir.
Börü, inşaat sektöründeki hareketliliğin, çimento, demir, cam ve yapı malzemeleri üreticilerine yeni siparişler getireceğini belirtti. Bu durum, 2025 yılında yan sektörlerde de iyimser bir beklenti oluşturuyor.
Fiyat Hareketliliğine Dikkat Edilmeli
Uzmanlar, faiz indiriminin piyasa fiyatları üzerindeki etkisinin önümüzdeki aylarda daha net hissedileceğini belirtiyor. Yatırım yapmayı planlayan bireylerin, fiyat değişimlerini yakından takip etmeleri öneriliyor.
Börü, konut fiyatlarının makul seviyelerde tutulmasının sürdürülebilir büyüme açısından kritik olduğunu belirterek, düşük faizlerin fiyatları yukarı yönlü baskılayabileceğine dikkat çekti.
Konut sektöründeki gelişmelerin, faiz oranları, arz-talep dengesi ve genel ekonomik şartlara bağlı olarak şekilleneceği ifade ediliyor.