Klasik iftar davetlerinde yakınlar, arkadaşlar eve çağrılır, iftar yenir, teravihe gidilir ya da (sekiz miydi, yirmi miydi, gitsek mi kalsak mı diye konuşulup) gidilmez. Çay içilip kalkılır. Konya’da gördüğüm bir usul de davet ettiğiniz ailenin de sizi davet etmesidir. Misliyle mukabele yaklaşımı nedeniyle bir koşuşturma içinde az sayıda aile ile iftar yapılıp bereketli Ramazan ayı nihayete erdirilir. Bu sene bu şekilde iftar yapmanın dışında şahit olduğum iki tane iftar yönteminden bahsedeceğim.
Birincisi sekiz daireli bir apartmanda gerçekleştirildi. Her daire iftar yemeklerinden birisini hazırladı. Baylar bir dairede çocuklarla birlikte, bayanlar ise başka bir dairede iftar yaptılar. Pek az zahmetli bir şekilde komşular birbirlerine ikramda bulunmuş oldular. Aksi takdirde, büyük ihtimalle Ramazan’da bu binada az sayıda apartman sakini birlikte iftar yapabilecekti. Böylece her daire yedi komşusuyla bir günde bir araya gelmiş oldu.
İkincisinde ise 7-8 aile birincisine benzer şekilde işbölümü yaptı ve Karatay ilçesindeki Hobi bahçelerinin yakınındaki parkta bir araya geldiler. İki sofra kuruldu yemekler yenildi, akşam namazı ve teravih kılındı, çay içildi ve herkes evinin yolunu tuttu.
Şimdi bu iki yöntemi deneyenler ne kazandı? Ramazan davetlerinde yükün büyüğünü çeken hanımlar tek çeşit yemek yaptıkları için daha az yoruldu. Yemekler israf olmadı. Az zamanda daha fazla eş-dost ile iftar yapabildiler. Bu sene aile bireyleriyle baş başa iftar yapma imkânlarını artırmış oldular. İftar mekânına intikal amacıyla arabalara konan yakıt miktarı azaldığı için daha az çevre kirliliği söz konusu oldu, çok iyi oldu. Piknik alanında yapılan iftarda çocuklar rahat bir şekilde oynayabildiler. Bu şekilde iftar yapanlar, Ramazan ayı boyunca iftar koşuşturmalarını nispeten azaltmış ve daha fazla ibadet yapma fırsatı yakalamış oldular.
Bu iki iftar yöntemini bir deneyin bakalım siz de benzer değerlendirmelerde bulunacak ve aynı şeyleri hissedecek misiniz?
***
Çıdam Derneği’nin davetiyle Mustafa İslamoğlu dün Konya gündemindeydi. Bu vesileyle Harider adlı hadis derlemesinin hazırlayıcısı Abdullah Oruç’un hediye ettiği M. İslamoğlu’nun Hayat Kitabı Kur'an adlı meali’ni kısmen okudum. Eser hakkındaki ilk izlenimlerim mealin orijinal yönleri olduğu şeklinde. Mealin dili oldukça akıcı ve İslamoğlu’nun geniş birikimini yansıtıyor, tavsiye ederim.