Arapların Mağrip, Batılıların Morocco, Türklerin ise Fas dedikleri en batıdaki İslam ülkesi…
Fas’ta beş gün
Geçtiğimiz hafta boyunca Konya Ticaret Odası’yla birlikte Fas’a yaptığımız seyahati anlattım. Kazablanka ve Fes’te yaşadıklarımızdan hatırımızda kalanları paylaştım. Bir haftada bitirmek isterdim yazı dizisini; yeni haftaya yeni gündemle girebilmek için, ama olmadı. Çünkü Fas seyahatimiz esnasında pek çok yeni bilgiye ulaştık. Bu bilgileri sizlerle paylaşmak gerekiyordu. Yazılardan sonra aldığım tepkiler de olumluydu. Örneğin, Fas’ın kuzeyindeki iki şehrin halen İspanya tarafından işgal altında olduğunu bilmiyordum. Cebelitarık adında (Gibraltar) küçük de olsa bir devletten haberimiz yoktu. İsrail kurulduğunda en çok Yahudi nüfusa ihtiyaç duyuyordu. Bu nüfusun büyük bir bölümünü; 600 bin kadar yahudiyi İsrail’e göndererek İsrail’e büyük kıyak yapan Kral II. Hasan’ı bilmiyorduk…
Bugün de Fes’ten Meknes ve başkent Rabat’a oradan da tekrar Kazablanka’ya dönüşümüzü aktarıp Fas yazı dizimize son vereceğim…
Fes’te sabah kahvaltımızı erkenden yapıp otobüsümüze biniyoruz. İstikametimiz Meknes şehri. Zeytin ağaçlarıyla dolu, bereketli bir vadide kurulu Volibilis antik kentinin yakınından geçerek gidiyoruz Meknes’e. Eski Roma’ya, zeytinyağı, şarap, buğday ve en önemlisi gladyatör dövüşlerinde kullanılacak vahşi aslan ve kaplanların gönderildiği yer burası. Bir süre sonra 17. yüzyılda Filali Sultanı Mevlay İsmail tarafından başkent ilan edilen Meknes’e varıyoruz. Başkent olduğu dönemde Sultan’ın Avrupa’dan getirdiği kölelerle dillere destan olacak ihtişamlı günlerin yaşandığı Meknes…
Sultan, kraliyet sarayları, camiler, rengârenk bahçelerle kaplı bir kent projesini başlatmış ancak ölümü sonrasında kent harabeye dönmüş. Son yıllarda yürütülen yenileme çalışmalarıyla kent eski alımlı günlerine geri dönmeye başlamış. Otobüsümüz meşhur Mansur Kapısı’nın önünde durduğu için orayı geziyoruz ilkin. Sarayın içerisindeki Mevlay İsmail’in türbesini gezerken rehberimiz ‘burasını Türkiye’deki türbelerle karıştırmayın, bu kişi 80 civarında karısı olduğu rivayet edilen sultan İsmail’in kabri’ diyor. Bunu duyan Veli Öncan Bey, dua etmekten vazgeçip kendisini dışarıya atıyor hemen. Niye böyle yaptığını sorduğumuzda bize, ‘yahu adam zevk içinde yaşamış, şimdi bir de biz dua mı gönderelim’ deyiveriyor…
Meknes’te fazla durmuyor, meydanda birer çay içip biraz istirahat ettikten sonra otobüsümüze biniyoruz. Çünkü başkent Rabat’a gitmemiz gerekiyor. Rabat’ta Türkiye Büyükelçisi Tunç Üğdül’ü ziyaret programı var. Bu programa KTO yönetimi katılıyor sadece. Geride kalan bizler Evvela Kral V. Muhammed anıt mezarına gidiyoruz. Burada enteresan bir kule var, sonradan öğreniyoruz bu yapının bir minare olduğunu. 12 yy sonunda dönemin hükümdarlarından Yakub El-Mansur tarafından yaptırılmaya başlanan ancak tamamlanamayan Hasan Camii kalıntılarından kalan Hasan Kulesi olarak bilinen minare ve sıralanmış kısa sütunlar günümüze kadar ulaşmış.
Rabat, Sale şehri ile Buregreg nehrinin ikiye böldüğü Sale’ye bakan tepeye inşa edilmiş ve bugün Fas’ın politik, idari, mali ve üniversiteler başkenti ve Kazablanka’dan sonra ülkenin 2. anakenti. Nüfusu 1 milyon 400 bin civarında olan bu gelişmiş şehir, 12.yy’da Endülüs’e yapılan seferler için bir askerî üs olarak kurulmuş ve sonrasında gerilemiş. Rabat, 1912’de Fas’ın Fransa ile protektora (himaye) anlaşması imzalamasıyla Fransa’nın nüfuzu iyice artmış ve sonrasında koruma bölgesinin merkezi yapılınca, hızla gelişmiş, Fransız etkisiyle yeniden kurulmuştur.
Haçlı istilasından o bölge Müslümanlarını korumak için Kuzey Afrika’da Mısır, Tunus, Libya ve Cezayir’i topraklarına katan Osmanlı devleti, Fas’a girmemiş ve oranın ayrı bir sultanlık olarak hayatiyetini sürdürmesini sağlamış, ama zaman zaman yardım taleplerini karşılıksız bırakmamış ve Fas’ı kuvvetli olduğu dönemlerde hep korumuş. Osmanlı 19. yy.’da iyice kendi sorunlarıyla boğuşmaya başlayınca Fas’ı, İspanya, Portekiz, İtalya ve Fransa istila etmiş ve neticede karşımızda yıllarca Fransa sömürgesi olarak yaşamış bir Fas var. İşte bu Fas’ın başkenti Rabat ise bugün gösterişli kral sarayları ve anıt mezarlarla gelişmiş bir şehir…
Rabat’ta akşamlamadan tekrar ilk durağımız olan Kazablanka’ya doğru hareket ediyoruz. Sabah uçağıyla Türkiye’ye döneceğimiz için oteldeki odamıza erkenden giriyor ve uyuyoruz.
Beş gece konakladığımız Fas’tan damağımızda bıraktığı enteresan tadlarla ayrılacağız, ama bu renkgarek ülkeye ömrümüz olursa yakın zamanda bir kez daha gelip göremediğimiz Marakeş gibi şehirleri de görmek istiyoruz.
FAS GEZİSİNE KATILANLAR
Hüseyin ÜZÜLMEZ | KTO Başkanı |
B. İsmail HAYDAROĞLU | Ekip İnşaat Müh. Taahhüt Tic. Ltd. Şti. |
Veli ÖNCAN | Veli Öncan Motorlu Araçlar Ticaret |
Mustafa ZÖNGÜR | İtimat Ayakkabı Ve Malz. Tic. Ltd. Şti. |
Bekir ÇETİN | Bepaş Gıda Ltd. Şti. & Çetinler AVM |
Mehmet Ali ARLI | Delta Ltd. Şti. & Tuğba Kolonyaları |
Derviş KÜRKÇÜ | K.Y.S.Kürkçüoğlu Döküm Rulman Yatak. San. Tic. Ltd. Şti. |
Ali Haydar YILDIRIM | AHY Zahirecilik Ve Yemcilik Ticaret Sanayi Ltd. Şti. |
Bekir ODABAŞI | Odabaşı Zahirecilik Nakl. San. Tic. ve Paz. Ltd. Şti. |
Seviban KUŞYILMAZ | İmren Topt. Per. Gıda Ve İhti. Mad |
M. Şeyhşamil ÖZKAFA | Özkafa Dayanıklı Tüketim Malları San. ve Tic. A.Ş. |
Mehmet TEKELİOĞLU | Mesa Makina Döküm Gıda Sanayi Ve Ticaret A.Ş. |
Cemal DURGUT | Özgödeneli Mak.Oto.Dök.Metal San.Ltd. Şti |
Nuri BÜYÜKVADI | Nurdöksan Döküm Otomotiv Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. |
Nevzat GÜZEL | Başaran Gödeneli Döküm Ve Torna Sanayii |
Ömer Faruk ERÖLMEZ | Merkez Elektronik |
Ali Cenap ZEYBEKOĞLU | Sarraf Zeybekoğlu |
Mehmet YILMAZ | Altınyılmaz Petrolleri |
Muhammet ÖZBEY | M. Özbey Madencilik Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. |
Adem ALEMDAR | Memleket İletişim A.Ş |
. Fahri ÖZPARLAK | İnşaat Yüksek Mühendisi |
Erkan YILMAZ | KOSGEB Uzmanı |
İsmail AYDIN | KTO Özel Kalem Md. |
Hüsamettin GÜNGÖR | KTO Dış Ticaret Uzmanı |